1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'da nükleer rönesans

Andreina Bonanni16 Mart 2009

Nükleer enerji Avrupa’da rönesans yaşıyor. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde nükleer enerjiye geri dönüş tartışmaları yaşanırken, İtalya yirmi yıllık aranın ardından yeni nükleer santrallerin inşası için düğmeye bastı.

https://p.dw.com/p/HCzJ
Avrupa'da nükleer enerjiye rağbet artıyor
Avrupa'da nükleer enerjiye rağbet artıyorFotoğraf: AP

Avrupa nükleer enerjiye geri dönüyor. Avrupa’da nükleer enerjiyi terketme planına sadık tek ülke Belçika kaldı. Almanya’da koalisyon, bir önceki hükümetin nükleer enerjiyi terketme kararını yeniden tartışırken İngiltere ve Fransa birlikte yeni santraller inşa etmeyi planlıyor, İsveç 30 yılı aşkın bir sürenin ardından yeni reaktörler kurmak istiyor. İtalyan hükümeti de 22 yıllık aranın ardından nükleer enerjiye geri dönüş kararı aldı. İtalya kamuoyunda ise çetin tartışmalar yaşanıyor.

Çernobil faciasının ardından İtalya’da yapılan referandumda yüzde 70 oy oranıyla nükleer santrallerin kapatılmasına karar verilmiş, 1987-1990 yılları arasında tüm santraller devredışı bırakılmıştı. Başbakan Silvio Berlusconi göreve gelişinin hemen ardından nükleer enerjiye geri dönme planlarını açıklamıştı. Ekonomik Kalkınma Bakanı Claudio Scajola bu açıklamayı somutlaştırarak mevcut yasama döneminde yeni nesil bir reaktörün inşasına başlanacağını bildirdi.

‘İthalata bağımlılık azalacak’

Ekonomi Bakanı Claudio Scajola’nın enerji danışmanı Sergio Garriba, nükleer enerjiye dönüşü şöyle gerekçelendiriyor: “İtalyan hükümeti nükleer enerjinin tüm Avrupa için bir seçenek olduğuna inanıyor. Bunun üç nedeni var. Nükleer santraller enerjinin atıksız, çevreye zarar vermeyecek bir şekilde, büyük miktarlarda, güvenli ve şirketlere rekabet gücü sağlayacak fiyatlarla üretilmesine imkan sağlıyor. Bizi de ithalattan bağımsızlaştırıyor.”

İtalya’nın enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 85’i şu an ithalat yoluyla sağlanıyor. Çevre kuruluşu Lega Ambiente’nin Bilim Komisyonu Başkanı Stefano Ciafani ise ithalata bağımlılığın azalacağı tezini reddederek, hükümetin asıl hedefinin, nükleer döneme geri dönmek olduğunu, ancak planın çok yanlış varsayımlara dayandığını belirtiyor: “Nükleer enerji, ithalattan bağımsız hale getirmiyor. İtalya’da uranyum yok ve ithal edilmesi gerekiyor. Dünyadaki uranyum rezervlerinin uzun süre yetmeyeceği de hesaba katılmalı. Dünyada kabul edilebilir masraflarla çıkarılabilecek, bilinen uranyum rezervleri, şu anki kullanım şartları altında en çok 60 ila 80 yılda tükenecektir.”

'Uranyum çıkarılması zor ve masraflı'
'Uranyum çıkarılması zor ve masraflı'Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

‘Uranyum rezervleri hızla tükenecek’

Çevre kuruluşu Lega Ambiente, nükleer santral kullanımına başka ülkelerin de geçmesiyle bu sürenin daha da kısalacağı uyarısında bulunuyor. Hindistan, Çin ya da ABD gibi ülkelerin yakın gelecekte yeni nükleer santraller inşa etmesi durumunda dünyadaki doğal uranyumun 20, en geç 30 yılda tükeneceği ve ardından uranyum çıkarabilmek için büyük masraflar gerekeceği belirtiliyor. Enerji uzmanları, uranyum çıkarmanın masraf dışında enerji boyutuna da dikkat çekiyor ve üretim için gerekli enerji sarfiyatının, uranyumdan elde edilecek enerjiden daha yüksek olabileceğini vurguluyor. Çevre kuruluşu Lega Ambiente’den Stefano Ciafani, bu nedenle nükleer santrallerin, doğalgaz ithalatını sadece yüzde 10 oranında azaltabileceğini kaydediyor.

Frassoni: Enerji israfı pahalıya mal olur
Frassoni: Enerji israfı pahalıya mal olurFotoğraf: dpa

İtalya’daki çevreci Verdi partisinden Avrupa Parlamentosu üyesi Monica Frassoni, atomu ‘geleceğe yönelik bir teknolojiden çok, pahalıya mal olacak bir enerji israfı’ olarak nitelendiriyor. Frassoni, İtalya’nın 1987 yılında nükleer enerjiyi terkedişinin ardından alternatif enerjilere yatırım yapmadığına da dikkat çekiyor: “Almanya ya da İspanya gibi alternatif enerjiler için kenara para da ayrılmadı. İtalya dünyada borçlanmanın en yüksek olduğu ülkeler arasında. Tek bir nükleer santralin maliyeti 4 ila 5 milyar euro.”

‘Nükleer santral zaman israfı’

Nükleer enerji karşıtlarının bir diğer tezi, nükleer santral yapımının, planlamasından açılışına en az on yıl sürmesi dolayısıyla zaman israfı olduğu yönünde. Monica Frassoni, ayrıca yeni santrallerin İtalyan hükümetinin iddia ettiği gibi daha güvenli olmadığını savunuyor ve İtalya’daki tartışmaların içeriğini eleştiriyor: “Tartışmanın niteliği büyük bir sorun. Bu nedenle halk uyuşmuş gibi. 1987 yılındaki gibi kamuoyunda nükleer enerjinin yandaş ve karşıtlarının katıldığı bir tartışma ortamı yok. Bakan sadece, beş yılda nükleer enerjinin çok güvenli hale geleceğini söylüyor. Böyle bir propagandadan gerçek bir tartışma ortamı doğamaz.”

‘Terör boyutuna dikkat’

Lega Ambiente çevre örgütünden Stefano Ciafani, nükleer enerjinin diğer risklerine de dikkat çekiyor ve “Nükleer santrallerde plutonyum üretimine devam edilecek. Yani nükleer silahların hammaddesi. İstikrarsız bir dünya sahnesinde bu büyük bir sorun. Terörizmden bahsediyoruz” diyor.