1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'da Müslümanlar'ın temsili sorunu

Cem Sey12 Mayıs 2005

Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanlar’ın nasıl temsil edileceği en çok tartışılan sorunlardan biri. Belçika, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde bu konuda birbirinden farklı modeller uygulanırken, devletin, toplumun ve Müslümanlar’ın memnun olacakları “ortak bir reçete“ şimdiye kadar henüz bulunabilmiş değil…

https://p.dw.com/p/AaZJ
Almanya'da bir cami...
Almanya'da bir cami...Fotoğraf: AP

Almanya’nın aksine, pek çok Avrupa ülkesinde Müslümanlar’ı temsilen bir ortak bir muhatap bulma sorunu çoktan aşılmış durumda. Belçika’da, Türkiye ve Fas’tan gelen Müslümanlar’a Belçika hükümetince 1974’te resmi olarak bir “cemaat“ statüsü verildi. Bu ülkedeki Müslümanlar “İcra Konseyi“ adı verilen bir kurum tarafından temsil ediliyor. Ancak bu temsil işlevinin sorunsuz yürütüldüğü söylemek zor. Dini grupların birbirlerine üstünlük sağlamak için rekabete girdikleri ve devletin de sık sık bu konuya müdahil olduğu gözleniyor.

Bamberg Üniversitesi’nde Avrupa ülkelerindeki Müslümanlar’ın uyum sorunlarıyla ilgili çalışmalar yürüten Dr. Mathias Koenig, diğer Avrupa ülkelerine nazaran İspanya’nın İslam konusunda daha uzun bir tarihe sahip olduğunu ve bu yüzden de bu dini grupların statü sorununu daha kolay çözdüğünü belirtiyor. 1978 tarihli İspanyol Anayasası bir yandan din-devlet ilişkilerini birbirlerinden ayırırken, diğer yandan din özgurlüğünü ve dini cemaatlerle devletin eşgüdüm içinde çalışmasını güvence altına alıyor.

İspanya’da yaşayan Müslümanlar’a geniş haklar verildi. Ama Belçika’da olduğu gibi İspanya’da da gerek devletin sık sık bu konulara müdahele etmesi, gerekse Müslüman grupların kendi aralarında yaşadıkları anlaşmazlıklardan dolayı, bu haklar tam anlamıyla hayatta geçirilemedi.

Fransa’daki uygulama

Fransa’daki uygulama ise bu iki ülkeden çok daha farklı. Fransız Anayasası’na laikliği sadece dini özel hayata indirgemekle sınırlı değil. Aynı zamanda din ile kamusal alan arasına kesin çizgiler çekilerek bu iki olgu birbirinden ayrılıyor. Fransa’da geçtiğimiz aylarda çıkarılan ve okullarda dini sembol ve kıyafetlere izin vermeyen yasa, bu ayrımın en belirgin örneğini oluşturuyor.

Bamberg Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mathias Koenig ise laik bir sistemde devletin dini özgürlükleri sağlamakla da görevli olduğunu vurgulayarak “Bu amaç doğrultusunda devlet, bizzat dini cemaatlerle diyalog içine girdi ve muhatap sorununu çözmeye çalıştı. Bu doğrultuda Fransız hükümeti, 80’li yılların sonlarına doğru Fransa’daki Müslümanlar’ın bir çatı altında toplanmaları ve temsil edilmeleri için çaba harcadı” diye konuşuyor.

Bu amaçla düzenlenen görüşmelere katılmak isteyen dini cemaatlere, hükümetin kaleme aldığı ve laik düzenin tanınmasının istendiği bir belgeyi imzalamaları şart koşuldu. Fransa’daki okullarda müfredata din derslerinin de dahil edilmesi tartışmalarına ilişkinse Sosyolog Koenig, “Laik bir okul sistemine göre müfredata örneğin bir İslam din dersi konulması düşünülemez. Zaten Müslümanlar’dan bu yönde bir talep gelmiyor” değerlendirmesini yapıyor.