1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AP'nin gücü arttı

8 Ocak 2013

Avrupa’nın 1952 yılından bu yana ortak bir parlamentosu var. Uzun yıllar sembolik bir anlam taşıyan Avrupa Parlamentosu, Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle daha etkin bir rol üstlenmeye başladı.

https://p.dw.com/p/175YZ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Lizbon Antlaşması, Avrupa Parlamentosu'na 2009 yılından beri Avrupa politikalarını belirleyen yasaların hazırlanmasında Bakanlar Konseyi ve hükümetlerin temsilcileri ile eşit söz hakkı tanıyor. Ancak Parlamento eskiden olduğu gibi yasa tasarısı önerisinde bulunamıyor. Yasa teklifinde bulunma hakkı hala Avrupa Birliği Komisyonu’nda.

Parlamenterler memnun

Alman Sosyal Demokrat politikacı Jo Leinen uzun yıllar Avrupa Parlamertosu'nda Anayasa Komisyonu’nun başkanlığını yapan deneyimli bir isim.

Jo Leinen Europaabgeordneter EU Parlament
Avrupa Parlamentosu'nun Sosyal Demokrat üyesi Jo LeinenFotoğraf: picture-alliance/dpa

Lizbon Antlaşması’nın sağladığı haklardan memnuniyet duyduğunu belirten Leinen, “Avrupa Parlamentosu, Lizbon Antlaşması’nın kazananı olmuştur. Antlaşma yürürlüğe girinceye kadar en önemli karar mercileri olan hükümetler ve Bakanlar Konseyi ile göz hizasına geldik. Artık Brüksel'de hazırlanan yasalar parlamento da ‘evet' derse yürürlüğe girebiliyor” diyor.

Parlamento ve Bakanlar Konseyi'nin yasal çerçevede eşit konuma getirilirken, üye ülkelerin yasal düzenlemeleri kendi lehine değiştirme şansı da böylece azalmış oldu.

Ulusal parlamentolara daha fazla hak

Sadece 1979 yılından beri doğrudan seçilen Avrupa Parlamentosu’na değil, üye ülkelerin parlamentoları da Lizbon Antlaşması sayesinde yeni haklar elde etti. Ulusal parlamentolar yeni bir yasal düzenlemeyi sekiz hafta içinde veto etme ve Avrupa Adalet Divanı’na taşıma hakkına sahip.

Flaggen vor dem Europäischen Parlament Handelsausschuss Symbolbild
Avrupa ParlamentosuFotoğraf: Picture-alliance/dpa

Devletler hukuku profesörü Christoph Möllers, şimdiye dek böyle bir durum yaşanmadığını, gelecekte de istisnaî olarak yaşanabileceğini söylüyor. Bazı iyileştirmelere rağmen Avrupa Birliği düzeyinde hala gerçek bir demokrasiden söz edilemeyeceğini belirten Humboldt Üniversitesi’den Profesör Möllers, “Parlamento yavaş yavaş gerçek bir siyasi organa dönüşüyor. Ancak Antlaşmanın, başlangıçta düşünülen anayasa tasarısı ile karşılaştırıldığında, demokratik değerlerden çok şey kaybettiği görülüyor“ diyor. AB’nin demokratikleşme potansiyelini yeterince kullanamadığını savunan Möllers, nüfuzunu kaybetmek istemeyen üye ülkelerin bundan kaçındığına işaret ediyor.

 Yerellik İlkesi

Antlaşma, Avrupa Parlamentosu’nun çalışmalarına Avrupa düzeyinde ilk kez açık yasal bir çerçeve çiziyor. Bu çerçeve içinde de “Yerellik İlkesi“ olarak adlandırılan sistemle hizmetin vatandaşa en yakın idari birim tarafından yerine getirilmesi gerektiği belirtiliyor. 

Spanien Premierminister Rajoy
Avrupa Parlamentosu'nda bir oturumFotoğraf: AP

Antlaşma’nın Avrupa Birliği’ne daha fazla şeffaflık sağladığını belirten Avrupa parlamenteri Jo Leinen, “Lizbon Antlaşması, diğer Avrupa antlaşmalarından farklı olarak görev dağılımını daha sıkı kurallara bağlıyor. Şimdiye dek AB’nin yetki alanı dışında olan gümrük, ticaret ve para politikaları gibi konular da dahil olmak üzere“ şeklinde konuşuyor. Leinen, ancak yetki dağılımı ve karar mercilerine ilişkin tartışmanın devam edebileceğini de sözlerine ekliyor.

Peki Avrupa düzenlemesine ihtiyaç duyulan noktalarda ne yapılması gerekiyor? Leinen böyle bir sorun doğduğunda Avrupa Adalet Divanı’nın karar vermesi gerektiğini ifade ediyor.

Çifte çoğunluk

Bakanlar Konseyi kararları için yeni oylama sistemi 2014 yılında yürürlüğe girecek. Şimdiye dek oybirliği gerektiren kararların “çifte çoğunluk“ kuralına göre alınması gerekecek. Yasal bir düzenlemenin yürürlüğe girmesi için 2014’den itibaren üye ülkelerin yüzde 55’inin, Avrupa vatandaşlarının da yüzde 65’nin desteği aranacak. Kararların engellenmesi ise güçleştiriliyor, ama imkânsız hale de getirilmiyor.

Martin Schulz in Brüssel PK mit Serbien Ivica Dacic
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin SchulzFotoğraf: DW

Yeni sistemle birlikte büyük ülkelerin nüfuzu artarken, karar alınması gereken konular da vatandaşın da desteği aranacağı için kamuoyuna daha fazla tartışılacak.

Sandalye sayısı sınırlandırıldı

Ancak Lizbon Antlaşması ile birlikte Avrupa Parlamentosu’ndaki sandalye sayısı düşürüldü. Üst sınırı 750 olarak belirlenen sandalye sayısı, Avrupa Birliği’ne yeni bir üye katılsa bile değişmeyecek.

© Deutsche Welle Türkçe

Bernd Riegert, Hülya Köylü Schenk

Editör: Ahmet Günaltay