1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa futbolunda ırkçılık tehlikesi

Josefa Martens16 Haziran 2005

2006 Dünya Kupası öncesinde sınav niteliği taşıyan Konfederasyon Kupası çerçevesinde Almanya’nın Nürnberg ve Hannover şehirleriyle Hollanda’da ırkçılığa karşı etkinlikler gerçekleştirilecek. FIFA, tüm milli takımları “Irkçılığa hayır de!“ sloganıyla başlatılan kampanyaya katılmaya çağırdı. Josefa Martens’in haberi…

https://p.dw.com/p/AaYL
Konfederansyon Kupası'nda taraftarlardan ırkçılığa karşı çıkmaları istendi
Konfederansyon Kupası'nda taraftarlardan ırkçılığa karşı çıkmaları istendiFotoğraf: dpa

“Mini Dünya Kupası“ olarak da adlandırılan Konfederasyon Kupası, önümüzdeki yıl Almanya’da düzenlenecek Dünya Kupası için bir sınav niteliği taşıyor. Avrupa yeşil sahalarında giderek artan ırkçılık, tribünlerdeki Neonazi grupların sloganları, hatta yabancılara yönelik saldırıları sporun keyfini kaçırıyor. Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği, FIFA da Dünya Kupası’nda bu tür çirkin olayların yaşanmaması için şimdiden harekete geçti ve Konfederasyon Kupası çerçevesinde ırkçılığa karşı kampanya başlattı.

Köln’deki Alman Spor Yüksekokulu Rektörü Profesör Walter Tokarski de sporda yabancı düşmanı, ırkçı eylem potansiyelinin arttığına dikkat çekerek, “Son 10-12 yılda Avrupa genelinde, ’Avrupa ırkçılığı’ diye adlandırdığımız yeni bir olgu var. Bu boyutta bir eğilim daha önce yaşanmamıştı. Özellikle de böyle birşeyin olmaması için mücadele verdiğimiz bir ortamda” değerlendirmesinde bulunuyor.

Avrupa futbolunda yabancı düşmanlığı

Spor sınır tanımaz. En azından sporcular için. Ama taraftarlar, özellikle de futbol taraftarları için durum maalesef böyle değil. Yabancı takımların başarılarının ardından aşırı sağ sloganlara, oyun sonrası olay çıkarılmasına giderek daha sık rastlanıyor. Profesör Tokarski on yıl önce AB’nin direktifi üzerine yedi Avrupa ülkesinin işbirliğiyle bir proje yürütmüş ve “Avrupa Futbolunda Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı” adlı bir kitap yazmış.

Bu kitabın bazı ülkelerde yankı bulduğuna dikkat çeken Tokarski, “Kitap, ilginç bir şekilde İngiltere, Kanada gibi İngilizce konuşulan ve ırkçılıkla mücadele konusunda bizden daha deneyimli ülkelerde yankı buldu. Almanya’da ise neredeyse duyulmadı bile. Konu, Avrupa futbolu olduğu için Alman Futbol Federasyonu ya da Alman futbol klüplerinin ilgisini çekmedi” diye konuşuyor.

Almanya’da aşırı sağcı futbol taraftarları Yahudi mezarlıklarına zarar verirken ya da yabancılara saldırırken, Alman futbol klüpleri tepki vermek yerine mesafeli durmayı tercih ediyor. 1998 yılında Alman Halk Birliği ve Nasyonal Demokrat Parti gibi aşırı sağcı partiler Berlin Olimpiyat Stadyumu çevresinde broşürler dağıttığında Hertha BSC klübünün resmi tepkisi, “Broşürler stadyum dışında dağıtıldığı için bizim müdahale yetkimiz yok” olmuştu.

Neler yapılmalı?

Ancak teknik direktörler ve sporcular taraftarların aşırılıklarına nasıl müdahale edebilir? Teknik direktör Bernd Hollerbach, aldıkları eğitim sırasında metodoloji, pedagoji, psikoloji ve spor tıbbı gibi alanlarda ders gördüklerini, ancak sporda ırkçılık konusunun programda yer almadığını belirtiyor ve “Biz teknik direktörler olarak bu konuda fazla birşey yapamayız diye düşünüyorum. Statlara giden, olay çıkaran, yabancılara saldıran fanatiklere karşı yürürlükte olan stadyum yasağı var. Bunun çok sıkı bir şekilde uygulanması gerek” diye konuşuyor.

Berlin’deki Yahudi Düşmanlığı Araştırmaları Merkezi Yöneticisi Profesör Wolfgang Benz, klüpler ve sporcuların neler yapabileceği konusunda şunları söylüyor: “Futbol klübü ve yıldız futbolcuların taraftarı yönlendirmede aktif bir rol üstlenmesi etkili olabilir diye düşünüyorum. Şu mesaj verilmeli: Ben aşırı sağcılar için oynamıyorum. Neonaziler’in alkışını istemiyorum. Futbol yıldızları futboldan başka birşey bilmeyen oyuncu rolünden çıkıp görüntü, ilan gibi çeşitli yollarla taraftarlarla doğrudan temas kurmalı.”