1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa Birliği geleceği konusunda anlaştı

24 Haziran 2007

AB Dönem Başkanı Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel, Brüksel’deki AB Zirvesi’de uzun süren pazarlıkların ardından AB Anayasası’nın yerine oluşturulan AB Anlaşması konusunda uzlaşma sağlanmasını başardı…

https://p.dw.com/p/Azda
Almanya Başbakanı Merkel ve AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel BarrosoFotoğraf: AP

Fransa ve Hollanda'daki referandumlarda AB Anasayası’nın reddedilmesiyle baş gösteren kurumsal krizi sona erdirecek yeni AB anlaşmasının temel unsurları ve yol haritasını belirleme gündemiyle Perşembe günü toplanan AB zirvesi, Cumartesi sabahına kadar süren süren çetin pazarlıkların ardından uzlaşmayla sona erdi.

Dönem Başkanı olarak imkansız taleplere ve tarih tartışmalarına rağmen gösterdiği sabırla AB'yi tarihi bir zirve felaketinin kenarından döndüren Almanya Başbakanı Angela Merkel, 2009 yılında yürürlüğe girmesi planlanan yeni AB anlaşmasının şekillendirileceği hükümetler arası konferans için üye ülkelerden detaylı yetki aldıklarını söyledi.

“Kolay olmadı“

Merkel, zirve sonunda düzenlenen ortak basın toplantısında, ''Kolay olmadı. Avrupa'nın en sonunda biraraya gelebildiğini gösterdik'' dedi, ancak sağlanan uzlaşmanın bazı beklentileri karşılamadığı için eleştirilebileceğini de kabul etti. Her şeye rağmen AB'nin anayasal krizde bekleme ve dinleme sürecini geride bırakmış olmasının dikkate alınmasını isteyen Merkel, zirvenin uzlaşmayla sonuçlanmasının 2009 yılındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerine AB'nin yeni anlaşmayla girmesinin ve yeni genişlemelerin önünü açtığını dile getirdi.

Zirvede kendilerini çok zorlayan Polonya'yı üstü kapalı sözlerle eleştiren Merkel, uzlaşma sağlayamamış olmaları durumunda birçoklarının tasarladığı ve ısrarcı olduğu ''felaket durumunun'' yaşanacağının bilinciyle hareket ederek, ''kimsenin eve dönerek köşelerine bırakıldıklarını hissetmemeleri için işleri yoluna koymayı başardıklarını'' ifade etti.

Merkel auf dem EU-Gipfel in Brüssel
Zirvede uzlaşma sağlanması, Merkel'ın başarısı olarak değerlendiriliyor.Fotoğraf: AP

“Avrupa ve Fransa’ya iyi bir mesaj“

Ülkesini ilk kez AB zirvesinde temsil eden ve Polonya ile oylama sistemi konusunda yapılan zorlu müzakerelerin sonuçlandırılmasında son zirvesine katılan İngiltere Başbakanı Tony Blair ile birlikte aktif rol oynayan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ise AB anlaşmasının temel unsurları ve yol haritası üzerinde uzlaşma sağlanmasının ''Avrupa'ya ve Fransa'ya iyi mesaj'' olduğunu söyledi.

Müzakerelerde zaman zaman kopma noktasına oldukça yaklaşıldığını fakat pes etmediklerini anlatan Sarkozy, Polonya'yı kastederek ''Doğu Avrupa'nın en büyük devletini kenarda bırakamazdık'' şeklinde konuştu.

Polonya memnun

Zirvede, özellikle nitelikli oy çoğunluğunun hesaplanmasında ''ikili çoğunluk sistemi'' olarak adlandırılan ve üye ülkelerin yüzde 55'i, yanında AB toplam nüfusunun yüzde 65'inin desteğini arayan oylama sistemine, veto tehdidi yaparak itiraz eden ve alternatif olarak büyük devletlerle küçükler arasındaki farkı azaltacak şekilde nüfusların kare kökünün alınmasını öneren Polonya ise oylama sisteminin yeni AB anlaşmasının yürürlüğe giriş tarihi olarak öngörülen 2009 yerine 2017'ye kadar ertelenmesi önerilerek ikna edildi.

Sonuçtan çok memnun olduğunu söyleyen Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski, ''daha acı hapları sindirmek zorunda kalmadıklarını'' ve ''yeni sistemde Polonya'nın daha güçlü pozisyon elde ettiğini'' ifade etti.

Polen Lech Kaczynski und Jaroslaw Kaczynski
Polonya Devlet Başkanı ve Başbakanı Kaczynski kardeşlerFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Anlaşmada neler var?


AB zirvesinde üzerinde uzlaşma sağlanan yeni AB anlaşmasının temel unsurları ve yol haritasında, Hollanda'nın ısrarıyla genişlemeyle ilgili daha önceki AB zirvesi kararlarına yapılan atıfla Kopenhag kriterleri, dolaylı olarak metne girdi. Bunun gerçekte ''hemen hiçbir şeyi değiştirmediğini'' vurgulayan AB kaynakları, böyle bir adımın Kopenhag kriterlerinin AB hukuku açısından yasal dayanağını güçlendirmiş olacağını ifade ediyor.

Ayrıca AB zirvesi kararında, dış politikada tek seslilik için "AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi" atanması öngörülüyor. Üye ülkelerin dışişleri bakanlarının üstünde görüleceği gerekçesiyle "AB Dışişleri Bakanı" atanmasına karşı çıkan İngiltere'nin endişelerini gidermek için "Yüksek Temsilci" sıfatıyla atanacak. Öte yandan 6 aylık dönüşümlü başkanlık sistemini kaldıran yeni anlaşmayla birlikte getirilen daimi AB Başkanı, iki buçuk yıllık dönemler için atanacak ve AB zirvelerine başkanlık edecek.

Yeni AB reform anlaşmasıyla getirilen "ikili çoğunluk sistemi" olarak adlandırılan nitelikli oylama yöntemi, üye ülkelerin, karar alabilmeleri için ülke sayısı dikkate alındığında yüzde 55 ve ülke nüfusları dikkate alındığında yüzde 65 destek sağlamalarını gerekli kılıyor. Polonya'nın ısrarıyla yeni anlaşmanın yürürlüğe gireceği 2009 yerine 2014 yılına ertelenen ikili çoğunluk sisteminin uygulanması, herhangi bir üye ülkenin talebiyle 31 Mart 2017 tarihine dek ertelenebilecek.