1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa Anayasası'nda uzlaşma

Bernd Riegert/Brüksel19 Haziran 2004

AB üyesi 25 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, tarihi bir adım atarak geçen cuma akşamı ilk AB Anayasası konusunda uzlaşmaya vardı. Anayasa metni üzerinde hangi değişiklikler yapıldı, yürürlüğe girmesi için hangi engellerin aşılması gerekiyor? DW'den Bernd Riegert'in haberi:

https://p.dw.com/p/AbEy
Zirvede Blair, Schröder ve Chirac'a eleştirilerde bulundu
Zirvede Blair, Schröder ve Chirac'a eleştirilerde bulunduFotoğraf: AP

AB Anayasası taslağını hazırlaması için devlet ve hükümet başkanları tarafından görevlendirilen Anayasa Konvansiyonu 2002 Şubatı'nda kolları sıvadığında hedefi gayet açıktı: Genişleyen Avrupa daha demokratik ve daha etkin olmalıydı. 15 ay sonra Konvansiyon Başkanı Valerie Giscard d'Estaing gururla taslağı sunuyordu. Metin, son 12 yılda AB’de imzalanan dört önemli anlaşma, Maastricht, Amsterdam, Nice ve Kopenhag Anlaşmaları'nın bir özetiydi, ama yepyeni satırlar da içeriyordu.

Anayasa metninde 50‘den fazla madde ile, AB‘nin görev ve yetkileri belirleniyor, kurumlarının çerçevesi çiziliyor. Mali yapı ve Birlik içindeki karar mekanizması saptanıyor. Taslakta üzerinde değişiklik yapılan noktalardan biri çifte çoğunluk esası. İspanya ve Polonya’nın başını çektiği küçük üyelerin çekincelerini ortadan kaldırmak için, nitelikli oy çoğunluğunun oranı konusunda önemli değişiklikler yapıldı. Buna göre, Avrupa Konseyi’nde karar alınması için, birliğin nüfusunun yüzde 65’ini temsil etmesi şartıyla en az 15 ülkenin onayı gerekiyor. Nüfusun yüzde 35’ini temsil eden en az dört ülke konseyde kararı bloke edebilecek.

Oylama esasında değişiklik

Anayasa ile bu oylama esaslarının uygulanacağı siyasi alanlar genişletiliyor. Ancak iç güvenlik, maliye, vergi ve ekonomi politikaları kısmen kapsamdışı bırakılıyor. Bazı alanlarda da fren mekanizmaları oluşturuluyor. Örneğin Birlik içinde yeni bir yasa çıkarılırken, birkaç ay boyunca veto konulabilecek.

Metin içinde yeralan temel haklar bölümü ise Birlik vatandaşlarının haklarını ve özgürlüklerini sıralıyor. Anayasa ile yeni makamlar da oluşturuluyor. Görev süresi 2,5 yıl olarak belirlenen Avrupa Konseyi Başkanı‘nın, Birlik içindeki en yetkili organın çalışmalarında sürekliliği sağlaması hedefleniyor. Bugüne kadar AB Dönem Başkanlığı her altı ayda bir el değiştiriyordu. Ayrıca Avrupa’ya uluslararası platformda daha büyük ağırlık vermesi ve üye ülkelerin dış politikalarını kaynaştırması için ortak bir Avrupa Dışişleri Bakanı’nın görevlendirilmesi öngörülüyor.

Avrupa Hükümeti olarak da adlandırılabilecek olan AB Komisyonu’nun daha verimli çalışabilmesi için üye sayısının 2014 yılından itibaren 25‘ten 18‘e indirilmesi planlanıyor. Ayrıca Avrupa Parlamentosu’nun yetkileri genişletiliyor. AB’nin bütçesi, Anayasa’nın yürürlüğe girmesiyle eşit ölçüde Parlamento ve Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek. Başta Komisyon Başkanı olmak üzere önemli makamlara hangi ismin geleceği konusunda nüfuzu artan Avrupa Parlamentosu, neredeyse tüm siyasi alanlarda söz hakkına sahip oluyor.

Birlik'ten ayrılmak mümkün olacak

Anayasaya göre, üye ülkeler Birlik’ten ayrılma hakkına da sahip olacak. Hükümetlerin çeşitli noktalar üzerindeki tartışmaları dokuz aydır sürüyordu. Önce Polonya ve İspanya, çifte çoğunluk esasına muhalefet yaptı. İngiltere ise vergilendirme, savunma ve dış politika alanlarındaki veto hakkını ve Birliğe sağladığı mali kaynaktaki özel indirim uygulamasını korudu. AB’nin yedi yıllık mali çerçevesinin çizilmesinde, oybirliği prensibi korunacak. Diğer yandan bütçe açığı konusunda sürekli Brüksel’den azar işiten Almanya, İstikrar Paktı’nın denetimi alanında AB Komisyonu’nun yetkilerini azaltmayı başardı.

2003 Aralık ayında yapılan ilk Anayasa Zirvesi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. 13 Haziran’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde katılımın rekor derecede düşük olmasının ardından, seçmenlerin yeni bir anlaşmazlığa tahammülü olmadığından yola çıkan devlet ve hükümet başkanları, Brüksel Zirvesi’nde uzlaşmaya vardı.

Anayasa'nın onaylanması şartı

Anayasanın iki ila üç yıl içinde yürürlüğe girebilmesi için, tüm üye ülkeler tarafından onaylanması gerekiyor. AB’ye geleneksel olarak şüpheyle yaklaşan İngiltere, İrlanda veya Danimarka gibi ülkelerde anayasa referanduma sunulacak. Bu referandumlar, ciddi bir engel teşkil ediyor, çünkü Avrupa Anayasası’nda değişiklik yapılabilmesi için de oybirliği gerekiyor.

Hristiyanlığa atıfta bulunulmadı

Anayasanın önsözünde Hristiyanlığa atıfta bulunması konusunda Polonya, İtalya, İspanya, Portekiz ve Malta gibi ülkelerin son ana kadar süren baskıları sonuçsuz kaldı. Bunun yerine önsözde ”Avrupa Birliği, Avrupa’nın kültürel, dini ve humanist mirasından ilham alır” ifadesine yer verildi.