1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

200109 China Obama

Matthias von Hein / DW20 Ocak 2009

Yeni Washington yönetiminin Çin ve Hindistan’la ilişkilerinin nasıl olacağı da merak edilen konulardan. Ancak Asya’nın iki büyük devi ABD ile olan ilişkilerde büyük bir değişiklik beklemiyor.

https://p.dw.com/p/Gcr5
Dünyanın iki yeni önemli ekonomik gücü Hindistan ve Çin

ABD yeni göreve başlayan başkanı Barack Obama ile birlikte ABD’de yeni bir dönem başlarken, Çin ise bu iktidar değişikliğini soğukkanlılıkla karşılıyor. Obama'nın seçilmesinden sonra Çin'de yapılan değerlendirmelerde, ABD - Çin ilişkilerinde büyük değişiklik beklenmediği, ancak küresel ekonomik kriz nedeniyle iki devletin sıkı işbirliği yapmaları gerektiği dile getirildi.

Ekonomik bakımdan Çin ABD'ye, ABD de Çin'e bağımlı. Birbirlerinin en önemli ticari ortağı olan iki ülke arasındaki ekonomik bağ, özellikle Çin’in 600 milyar dolarlık hazine tahvili alarak ABD'nin en borçlu olduğu ülke durumuna gelmesi nedeniyle önem kazanıyor.

Ekonomik ilişkiler

Çin’le ilişkilerin geleceği başkanlık seçiminde de önemli rol oynamadı. Ancak Obama, Çin'i döviz kurunu bilinçli bir şekilde düşük tutarak ABD’ye yapılan ihracatı teşvik ederken, ülkeye Amerikan mallarının girişini ise engellemekle suçlamıştı.

İlişkilerin zor bir dönemden geçebileceği uyarısında bulunan Bochum Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi'nden Profesör Gu Xuewu ise “Ekonomik ilişkilerde, Obama yönetiminin önümüzdeki aylarda Pekin hükümetine esnek, serbest ve piyasa odaklı bir kur politikası uygulaması için baskı yapacağını düşünüyorum” diyor.

“Daha anlayışlı politika”

Obama, Çin'de oldukça popüler. Obama'nın "Umudun Cesareti" adlı kitabı haftalardır Çin'de en çok satan kitaplar listesinde. Kamuoyu yoklamaları, Çinlilerin yüzde 75'inin Obama'yı desteklediğini ortaya koyuyor. Pekin yönetimi ise Cumhuriyetçi taraftarı bir tutum izlemekteydi.

Hükümetin Obama’dan beklentilerine dikkat çeken Profesör Gu Xuewu, “Çin Obama'yı, Amerikan kültüründen etkilenmemiş çevrelerle daha iyi anlaşabilecek, bu kültürlerle içli dışlı olmuş daha tecrübeli biri olarak görüyor. Pekin hükümet'nin Obama'dan beklentileri de bu doğrultuda, Çin'le ilgili konularda Amerikan gelenekleri ile örtüşmese de daha anlayışlı bir politika izlemesini bekliyorlar" diyor.

Yakın stratejik ortaklık

Asya'nın büyük ekonomilerinden biri olan Hindistan da, Çin gibi, Obama'nın görevi devralmasının ardından ABD ile olan ilişkilerde büyük bir değişiklik beklemiyor. Zira son dönemlerde ABD, Hindistan'ın kendisine iyi bir ortak olabileceğini keşfetti. ABD’nin eski başkanı George Bush'un 2006’nın Mart ayında Hindistan'a yaptığı ziyaret, iki ülkenin ilişkileri açısından bir dönüm noktası olmuştu. Bu ilişkilerin en önemli yansımalarından birini ise imzalanan kapsamlı nükleer işbirliği anlaşması oluşturdu.

Yeni Delhi'de Amerika konusunda araştırmalar yapan Profesör Christopher Raj, ABD’nin Hindistan'la ortaklık kurmak istemesindeki nedenin, Asya kıtasında Çin'in tek güç olarak öne çıkmasını engellemek olduğunu düşünüyor. Ancak Hindistan ile Çin arasında yapılan ticaretin hacmi, Hindistan ile ABD arasındaki ticari ilişkileri gölgede bırakıyor. Bu nedenle Hindistan, Çin'le ilişkilerinin gerginleşmesini göze alabilecek durumda değil. Diğer yandan, temkinli bir şekilde ABD'ye yakınlaşmaya da devam ediyor. "Geçmişe oranla çok daha yakın bir stratejik ortaklık söz konusu" diyen Raj, Obama'nın bunu bir anda tersine çevirmesini beklemediğini ifade ediyor.

Terörle mücadelede işbirliği

Hindistan ve ABD, terörle mücadele konusunda da birbirine büyük destek veriyor. Ancak Hindistan ve ABD'nin ilişkilerini zorlaştıran önemli bir faktör var. O da Hindistan'ın ezeli rakibi ve komşusu Pakistan ile ABD'nin iyi ilişkiler içinde oluşu.

Profesör Christopher Raj, konuyla ilgili şu yorumu yapıyor: "ABD, Pakistan'a çok sert davranamaz. Çünkü Pakistan bölgedeki, ABD ile işbirliği yapan tek İslam ülkesi. Burada bir ikilem söz konusu. Afganistan'a operasyon düzenleyebilmek için Pakistan'a baskı yapmaları gerekiyor. Aynı zamanda Hindistan'dan vazgeçmeleri de mümkün değil, zira Pakistan hızla başarısız bir ülke olma yolunda ilerliyor."