1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Artan borç yükü korkutuyor

Insa Wrede/ Deutsche Welle16 Şubat 2009

Pek çok ülkede konjonktürü teşvik paketleri uygulamaya giriyor. Ancak, devletlerin astronomik konjonktür paketleri nedeniyle artan borç yükü, akıllara 'devletlerin iflası mümkün mü?' sorusunu getiriyor.

https://p.dw.com/p/GvDe
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Devlet yardımlarına ve geniş kapsamlı konjonktür paketlerine rağmen, ekonomik göstergeler düşüş eğilimini sürdürüyor. Bu nedenle pek çok ülkede teşvik paketleri hazırlanmaya devam ediyor. Hükümetlerin konjonktür paketi hazırlamaktaki tek amaçları özel tüketimi canlandırarak talebi artırmak değil, finans sisteminin tamamen çökmesini engellemek için, milyarlarca euro ya da dolar tutarında nakdi yardımlarla bankaları batmaktan kurtarmak da öncelikler arasında yer alıyor.

Kiel Üniversitesi Konjonktür araştırmaları Enstitüsü'nden Joachim Scheide, devletin borçların kapatabilmesi için ek önlemler alması gerektiği görüşünde
Kiel Üniversitesi Konjonktür Araştırmaları Enstitüsü'nden Joachim Scheide, devletin borçların kapatabilmesi için ek önlemler alması gerektiği görüşündeFotoğraf: IfW

Ancak, bu tür müdahaleler devleti daha fazla borç altına sokuyor. Ekonomik kriz dönemlerinde devletin giderleri artıyor, gelirleri ise azalıyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu yıl bütçe açığını kapatmak üzere çıkardığı devlet tahvillerinin tutarı 2 trilyon 200 milyar doları aştı.

Şirketlerin finansmanı zorlaşıyor

Peki, artan borç yükü ekonomiye nasıl etki ediyor? Şirketler bir yandan konjonktür paketlerinden faydalanırken, diğer yandan artan devlet borçları nedeniyle sorunlarla karşılaşıyor. Zira devlet konjonktür paketlerinin finansmanı için borç tahvili çıkarma yoluna başvuruyor. Ayrıca devlet gibi, özel bankalar da 'devlet tahvili' garantili borç senetleri çıkarıyor. Ekonomiye duyulan güvenin sarsıldığı dönemlerde, yatırımcılar güvenli gördüğü kâğıtlara yöneliyor.

Piyasaya sürülen tahviller böyle zamanlarda alıcı bulamıyor. Bu nedenle şirketlerin finansmanı giderek zorlaşıyor. Kiel Üniversitesi Konjonktür araştırmaları Enstitüsü'nden Joachim Scheide, şimdilik büyük bir sorun olmadığı kanısında. Scheide, "kısa dönemli bakıldığında bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuz düşünmüyorum, zira düşük faizlerle yeniden borçlanmak mümkün. Ayrıca resesyonda olmamızdan dolayı, şirketlerin kredi talebi bu konuda bir baskı yaratacak oranda değil. Ancak orta vadede sorun çıkması mümkün" diyor.

"Ek önlemler gerekli"

Asıl zor olan borçların ödenmesi. Konjonktür paketi hazırlamak hükümetler arasında adeta bir yarış haline geldi. Her şeyin yolunda gitmesi ve teşvik paketlerinin etkisini göstermesi şartıyla, ekonomik durgunluk yenilebilir. Geliri artan devlet borçlarını ödeyebilecek güce kavuşur. Ancak Uzman Joachim Scheide, devletin borçların kapatabilmesi için ek önlemler alması gerektiği görüşünde. Uzman, ekonomik canlanmaya bel bağlanamayacağını belirterek, "er geç ekonomik canlanmanın başlayacağını ve bu canlanmanın bütün sorunları ortadan kaldıracağını düşünme yetmez. Yapısal borçlar çok yüksek, bu borçlar ekonominin yeniden rayına oturması halinde bile ödenebilecek gibi değil" şeklinde konuşuyor.

Devletler özel tüketimi canlandırmak için ardarda konjonktür paketleri açıklıyor
Devletler özel tüketimi canlandırmak için ardarda konjonktür paketleri açıklıyorFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Kolay yola dikkat!

Devletler için ekonomiye para aktarmak oldukça çekici, çünkü devlet para arzını kontrol ederek borçların değerini düşürebiliyor. Merkez bankaları daha fazla para basıyor, dolaşıma giren para miktarı artıyor, bu enflasyona yol açıyor ve fiyatlar yükseliyor; böylece devlet borçlarının reel değeri düşüyor. Teori bunu öngörüyor. Uzman Joachim Scheide, "kolay yolun seçilmesi ve para basma yoluna gidilmesi riski yükseltir. Enflasyonun büyük oranda artacağına ihtimal vermiyorum. Muhtemelen Amerika Birleşik Devletleri borçlanma nedeniyle büyük bir sorunla karşı karşıya kalacak. Ancak Avrupa için bu riskin oldukça düşük olduğunu düşünüyorum, zira bizim Merkez Bankamız fiyat istikrarına büyük önem veriyor" sözleriyle bu yöntemin risklerine dikkat çekiyor.

AB üyesi ülkelerde iflas beklentisi yok

Peki ya işler yolunda gitmezse, ekonomide güven kaybı olur, devlet tahvilleri alıcı bulamaz ve borçlar ödenemezse, bir devletin kredibilitesini yitirmesi hatta iflasın eşiğine gelmesi mümkün olabilir mi? Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya gibi ülkeler mali piyasalarda alarm sinyalleri vermeye başladı. Uzman Joachim Scheide, her hangi bir Avrupa Birliği ülkesinin iflas edebileceğine ihtimal vermiyor.