1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Spor

Atletlerin yüzde 30'u dopingliymiş

29 Ağustos 2017

Sonuçları yıllarca gizlenen bir araştırma, 2011'deki Dünya Atletizm Şampiyonası'na katılan sporcuların yüzde 30'unun dopingli olduğunu ortaya çıkardı.

https://p.dw.com/p/2j352
Symbolbild Leichtathletik Laufen
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Thissen

Almanya'nın Tübingen Üniversitesi ve ABD'deki Harvard Üniversitesi'nden bilim insanlarının 2011'de Güney Kore'de düzenlenen Dünya Atletizm Şampiyonası'na ilişkin tartışmalı doping araştırmasının sonuçları yıllar sonra açıklandı.

Araştırmaya göre, şampiyonaya katılan atletlerin yüzde 30'u doping aldığını itiraf etti.

Pan Arap Oyunları'nda sporcuların yüzde 45'i dopingliydi

Söz konusu araştırmada, 2011'de Katar'da düzenlenen Pan-Arap Oyunları'na katılan sporcuların ise yüzde 45'inin doping maddesi kullandığını itiraf ettikleri belirtildi.

Ancak eş zamanlı olarak yapılan biyolojik testlerde doping kullanımının sadece çok küçük bir bölümü kanıtlanabildi. Güney Kore'deki Dünya Atletizm Şampiyonası'nda yüzde 0,5 oranında doping kullanıldığı saptandı. Doha'daki Pan-Arap Oyunları'nda ise bu oran yüzde 3,6 olarak belirlendi.

Sport Leichtathletik Weltmeisterschaften Daegu Südkorea Eröffnungszeremonie Flash-Galerie
Fotoğraf: dapd

"Atletler çeşitli yöntemler bulmuş"

Araştırmaları yapan ekip içinde yer alan Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Harrison Pope, "Bu çalışma, doping vakalarının büyük bir bölümünün, kan ve idrar örnekleri alınarak yapılan biyolojik testler yoluyla ortaya çıkarılamadığını da gözler önüne seriyor" dedi ve ekledi:

"Araştırmada da vurguladığımız gibi, atletler büyük olasılıkla çeşitli yöntemler bularak testlerden geçmeyi başarmışlar".

Bilim insanları spor karşılaşmalarının hemen öncesinde ya da sırasında yapılan doping testlerinin sonuçlarının verimli olmadığına da işaret ederek, her yıl pozitif çıkan doping sonuçlarının oranın sadece yüzde 1 ila yüzde 3 arasında kaldığını saptıyor. Doping maddesi çok önce alındığı için karşılaşma öncesinde ya da sırasında bunların biyolojik olarak kanıtlanmasının mümkün olmadığı vurgulanıyor.

Yüzde 14 gibi daha yüksek bir oranda başarıya ulaşan yöntemin ise "biyolojik pasaport" olduğu, bu kimliğin sporcunun tıbbi verilerini belgelediği belirtiliyor.

Weltverband IAAF Leichtathletik Doping Skandal Russland
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Nogier

WADA ile IAAF yaptırmıştı

Doping araştırmasını Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA) ile Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) yaptırmıştı. Ancak her iki kuruluş yıllarca araştırma sonuçlarının yayınlanmasına izin vermemişti.  

Araştırmada Dünya Atletizm Şampiyonası ve Pan-Arap Oyunları'na katılan toplam 2 bin 167 sporcuya, isimleri alınmadan, "Son 12 ay içerisinde bilinçli olarak, dopingle mücadele düzenlemelerini ihlal edecek yasaklı bir madde ya da metot kullandınız mı?" sorusu yöneltilmişti. Her iki spor etkinliğine toplam 5 bin 187 atlet katılmıştı. Güney Kore'nin Daegu kentindeki 13'üncü Dünya Atletizm Şampiyonası'nda Türkiye 21 atletle temsil edilmişti.

IAAF araştırmanın yayımlanmasını istememişti

Bilim insanları yıllarca araştırmanın sonucunu kamuoyuna açıklama mücadelesi vermişlerdi. 2015 yılında New York Times ilk kez çalışmanın bazı bölümlerini yayımlamıştı. Alman Tübingen Üniversitesi, IAAF'in, araştırmanın yayınlanmasını hukuksal yoldan önleme girişimlerinden şikayetçi olmuştu.    

Symbolbild zum Doping Skandal im russischen Sport
Fotoğraf: picture alliance/chromorange/R. Peters

Hukuksal nedenlerle konunun ayrıntısına giremeyeceğine işaret eden spor hekimi ve aynı zamanda doping araştırmacısı Alman Perikles Simon şu kadarını söylüyor:

"Araştırmada kullanılan soru yönteminin ve diğer bilimsel yöntemlerin güvenilir olduğunun kanıtlanması, bu araştırmanın kamuoyuna açıklanmasına katkıda bulundu. Burada söz konusu olan Rusya'daki doping skandalı örtbas edilsin diye karanlık yöntemlerle zarflar içinde büyük para miktarlarının bir elden ötekine geçmiş olması ve kurumlar içindeki etik komisyonlarının da bunu rüşvet olarak değerlendirememesi ya da bunu istememesidir. Böyle bir bataklıkta temiz bir iş yapmak zor, hatta hiç mümkün değildir. IAAF'in yönetiminde Lamine Diack'ın yerine Sebastian Coe'nin getirilmesi de durumu değiştirmemiştir."

© Deutsche Welle Türkçe

 

dpa/SID,ÇA/CÖ