AP'den Bolkestein yönergesine onay

Avrupalı parlamenterler bugün, kısaca “Bolkestein yönergesi” olarak adlandırılan hizmetlerin serbest dolaşımına ilişkin yasal düzenlemeyi kendi yaptıkları değişiklikler ışığında oyçoğunluğuyla kabul ettiler. Haftalardır tartışılan yönerge, parlamentonun iki büyük grubu olan Hıristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar arasında varılan mutabakat sayesinde geçti.

Avrupa Birliği hizmet sektörünün serbest dolaşıma açılmasının ilk adımı olan bu oylamaya göre, daha önce Avrupa Komsiyonu’nun önerisinin aksine, hizmetlerin serbest dolaşımında hizmetin verildiği ülkenin iş hukuku ve toplu sözleşmeleri geçerli olacak. Avrupa Birliği ülkeleri, kamu düzeni, kamu sağlığı, kamu güvenliği ve çevrenin korunması konularında meşru gerekçeler öne sürmek şartıyla bir diğer Avrupa Birliği ülkesinden gelen hizmeti kısıtlayabilecek.

Yürürlülük zamanı bilinmiyor

Yönergenin ne zaman yürürlüğe gireceği henüz bilinmiyor. Avrupa Komsiyonu bugün Strasbourg’dan çıkan sonuç çerçevesinde Nisan ayı sonunda yönergenin yeni bir versiyonunu açıklayacak. Bu yeni versiyon gelecek aylarda Avrupa Birliği Konseyi’ne, yani üye devletlere sunulacak.

Kulislerde esas mücadelenin de bu aşamada başlayacağı konuşuluyor. Zira Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, İngiltere, Hollanda ve İspanya gibi ülkeler bugün Avrupa Parlamentosunda onaylanan yönergenin yeterince liberal olmadığı görüşündeler. Buna rağmen, tüm gözlemciler bugünkü oylamayla Avrupa Birliği’nin gerçek anlamda tek bir pazar olma yolunda dev bir adım atıldığı görüşünde birleşiyorlar.

Rahip cinayetine kınama

Avrupa Parlamentosu, ayrıca karikatür krizi konusunda bugün Strasbourg’da oyladığı bir kararda, Trabzon’da Katolik rahip Santoro’ya yönelik cinayeti de kınandı. Karara, rahip Santoro hakkındaki madde, parlamentonun muhafazakar eğilimli “Uluslar Avrupası İçin Birlik” grubunun isteği üzerine eklendi. 30 kişilik bu grubun üyelerinin çoğunluğu Katolik kimlikleriyle tanınan İtalya ve Polonya kökenli parlamenterlerden oluşuyor.

Parlamento kararının ana mesajını, ifade özgürlüğünün müzakeresinin yapılamayacağı, ancak bu özgürlüğün sorumlulukla kullanılması gerektiği şeklinde özetlemek mümkün. Kararda, ifade, düşünce, din ve inanç özgürlükleri ile din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasının Avrupa’nın temel değerleri olduğu net bir şekilde vurgulanıyor.

Buna karşılık, krize neden olan karikatürlerin yayımlanmasının, dinler ve kültürlerarası diyaloğu cesaretlendirici nitelikte olmadığı da not ediliyor. Kararda, karikatürleri protesto amacıyla bazı ülkelerde Avrupa Birliği ülkelerinin diplomatik temsilciliklerine yönelik saldırılar ve boykot çağrıları ise eleştiriliyor. Karara, Hıristiyan Demokratların önerisi üzerine, Avrupa-Akdeniz Parlamenterler Meclisi ile diyaloğu arttırma konusunda bir madde de eklendi. Kararda, İran ve bazı Arap ülkelerindeki İsrail ve Yahudi karşıtı propagandalar da kınanıyor.