1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Buzek EU-Parlament

14 Temmuz 2009

Avrupa Parlamentosu’nun en büyük grubu Hristiyan Demokratların parlamento başkanlığına aday gösterdiği eski Polonya başbakanı Jerzy Buzek, 713 parlamenterin 555'inin desteğini alarak AP'nin yeni başkanı oldu.

https://p.dw.com/p/Iou0
Avrupa Parlamentosu’nun yeni başkanı Jerzy Buzek
Avrupa Parlamentosu’nun yeni başkanı Jerzy BuzekFotoğraf: AP

Seçim heyecanının yaşandığı Avrupa Parlamentosu'nda çoğunluktaki muhafazakarlar ve ikinci güç konumundaki sosyalistler, 5 yıllık yasama döneminde bir muhafazakar ve bir sosyalist başkanın dönüşümlü olarak göreve gelmesinde anlaşmıştı. Avrupa Parlamentosu’nun iki büyük grubunu oluşturan Hristiyan Demokratlar ile sosyalistler, ilk aşamada 2,5 yıllık zaman dilimi için Jerzy Buzek ismi ile süreci başlatıyor. Buzek de parlamentodan aldığı geniş destekle başkanlık koltuğuna oturmaya hazırlanıyor. Buzek'in rakibi Avrupa birleşik solu'nun adayı Eva-Britt Svensson ise 89 oy alarak başkanlık yarışını kaybetti.

AP başkanlığınaseçilen eski Polonya başbakanı Jeryz Buzek, görevine veda eden başkanı Hans-Gert Pöttering'in de desteğini aldı. Jeryz Buzek'in mükemmel bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyen Pöttering, Buzek'in seçilmesi ile ‘Avrupa'daki bölünmüşlüğün sonsuza dek geride kalacağını’ belirtti. Beş yıldır yürüttüğü görevine veda eden Pöttering şöyle konuştu: “Kişisel olarak benim için bugün, bu kurumun önünde yer alma ayrıcalığına sahip olduğum son gün."

AB organlarına başkanlık eden ilk Doğu Avrupalı

736 parlamenterin bulunduğu Avrupa Parlamentosu'nda en büyük grubu, 265 sandalyeyle Hristiyan Demokratların Avrupa Halk Partisi oluşturuyor. Polonya eski Başbakanı Jeryz Buzek de Hristiyan Demokratlar tarafından AP başkanlığına aday gösterilmişti. Buzek yaklaşık beş yıldan bu yana Avrupa parlamenteri olarak görev yapıyor.

Aslında bir kimya profesörü olan siyaset adamı, Avrupa Parlamentosu Sanayi, Araştırma ve Enerji Komisyonu'nda da görev aldı. Ancak onu parlamento başkanlığı için gözde kılan, parlamentodaki kariyerinden çok ülkesindeki siyasi geçmişi oldu. 1997-2001 yılları arasında Polonya başbakanlığı yapan Buzek, ‘denge sağlayıcı rolüyle' dikkat çekti. Buzek, başbakanlığı döneminde Polonya’nın NATO’ya üye olması gibi siyasi başarılara imza attı ve ülkesinin Avrupa Birliği üyeliğini destekleyen bir politika izledi. 69 yaşındaki politikacı, bu özelliklerinin ardından AB organlarına başkanlık eden ilk Doğu Avrupalı olarak tarihe geçecek. Buzek, bunun kendisi için önemini şu sözlerle dile getirmişti: “Bu, şahsım ve yirmi yıl önce komünist rejimden kendisini kurtarabilmiş bütün ülkeler için çok özel bir dönem. 1989 sembolik anlamı olan bir yıl. Orta - Doğu Avrupa ülkelerinden birinin Avrupa Parlamentosu başkanı seçilme şansına sahip olması, bizim daha da yakınlaşmaya çabaladığımız anlamına geliyor. Entegrasyon bizim için çok önemli bir görev ve bu Avrupa Parlamentosu’nun önümüzdeki yasama döneminin de en önemli görevlerinden biri olacaktır.”

Polonya'da büyük sevinç

"Polonyalılar öncelikle değerlerinin arttığını düşünüyor. İlk kez bir Polonya vatandaşı bu kadar üst düzey bir makama geldi, bu hepimizi sevindirdi. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerin halkları yüksek bir itibara açtı. Tarih boyunca Almanlar, Fransızlar, İngilizler gibi büyük ülkelerin gölgesi altında kaldık ve kıtanın kaderini kısmen etkileyebildik. Şimdi içimizden biri birdenbire Avrupa Parlamntosu'nun bütün işlerini yönetecek kişi oldu. İnsan tabii ki kendisini önemli hissediyor"

"İltimas geçilmesi sözkonusu değil"

AP başkanları bugüne dek hep büyük grupların, gayrı resmi anlaşmalarıyla belirlendi. Genelde Hristiyan Demokratlarla Sosyalistlerin uzlaşmasıyla seçilen başkanlar, 5 yıllık yasama döneminde dönüşümlü olarak 2,5 yıl görev yapıyor. Jerzy Buzek'in görev süresinin dolmasının ardından, sosyalistlerin grup başkanı Martin Schulz'un Avrupa Parlamentosu başkanlığına seçilmesi bekleniyor. Avrupa Parlamentosu'ndaki Alman Hristiyan Demokrat Parlamenterler grubunun iki başkanından biri olan Werner Langen, bu işbirliğinin, söz konusu adaylara ‘iltimas geçilmesi’ olarak değerlendirilemeyeceğini belirtiyor. Langen, “her şey gayet şeffaf. Hiç kimseye iltimas geçilmesi söz konusu değil. Parlamentodaki heyetler hakkında bazı anlaşmalara varılması, kişisel işbirliğinin ayrıntılarının değerlendirilmesi gibi hususlar parlamentonun işlerliğiyle ilgilidir. Ancak, birine ayrıcalık tanınmasından söz edilemez. Avrupa Parlamentosu’ndaki iki büyük grup parlamentoda istikrarın sağlanması için sorumluluk taşımaktadır" şeklinde konuştu.

Martin Schulz ise, Buzek’in parlamento başkanlığına seçilmesiyle ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi:

“Berlin Duvarı’nın yıkılmasından yirmi yıl sonra, eski bir Solidarnosc üyesi ve demokratik Polonya’nın eski bir başbakanının, 27 Avrupa Birliği üyesi ülkenin parlamenterlerinden oluşan bir kurumun başına geldiği an, bence tarihi bir andır.”




Gero Rueter / Çeviri: Başak Özay
Editör: Hülya Köylü