Amerika'da iş yapmak kolay değil

Alman Telekom şirketi özelleştirildikten sonra yurt dışı yatırımlarına hız vermiş ve büyüyen Amerikan telekomünikasyon piyasasından pay alabilmek için 40 milyar euro karşılığında bir Amerikan mobil iletişim şirketini satın almıştı. Telekom on yıllık Amerika serüveninin ve milyarlarca euroluk yatırımın ardından Birleşik Devletlerdeki şirketini yerli komünikasyon devi AT&T’ye satıyor. Bu büyük yatırım Alman Telekom şirketine on milyar euroya mal oldu. Ama Telekom, ABD’nde umduğunu bulamayan tek Alman şirketi değil.

Alman Telekom şirketinin bir kuruluşu olan T-Mobile dördüncü nesil mobil komünikasyon şebekesi sayesinde Amerikan piyasasını fethetmeye hazırlanıyor ve dev rakibi AT&T’nin çok yavaş kaldığını ihsas eden reklam spotları yayınlatıyordu.

Ama yıllar geçti ve T-Mobile teslim bayrağını açmak zorunda kaldı. AT&T Alman şirketinin modern dördüncü nesil haberleşme şebekesini de devralarak bu yeni teknolojiye ek yatırım yapmaktan kurtulacak. Telekom yönetim kurulu başkanı Rene Obermann Amerikan televizyonlarına yaptığı açıklamada, 4G şebekesinin altından tek başlarına kalkamayacaklarını ve yeni nesil geniş bant kablosuz iletişim şebekesini birlikte kuracaklarını söylüyordu.

Büyük yatırım, büyük kâr getirmiyor

Telekom’dan önce ve sonra da ABD’deki yatırımları başarısızlığa uğrayan pek çok Alman şirketi oldu. Enerji devleri E.ON ve RWE de yeni dünyada umduklarını bulamadıkları için ABD’deki iştiraklerini geçen yıl satmak zorunda kaldı. Kuzey Amerika piyasasına açılmak isteyen Avrupa şirketlerine danışmanlık hizmeti veren New York'taki Avrupa-Amerika İş Konseyi’nin başkanı Sven Oehme, bu piyasanın hafife alınmaması gerektiğini ve problemlerin yatırım hacminin saptanmasında baş gösterdiğini söylüyor. New York’tan Los Angeles’e beş saatte uçulabildiğini bilmeyenlerin olduğunu söyleyen Oehme, ürünlerini ABD'de pazarlamak isteyen şirketlere, faaliyetlerini belli bölgeler üzerinde yoğunlaştırmasını tavsiye ettiklerini belirtiyor.

Amerikan piyasasında başarısızlığa uğrayanlar arasında Alman posta ve lojistik hizmetleri devi DHL de var. FedEx ve UPS gibi Amerikan devleri karşısında tutunamayan Alman Posta şirketinin paket servisi güvenilir hizmet veremedi ve yöneticilerini hep Almanlardan seçti. Sven Oehme,'Tüketici ve satış ilişkilerinde yönetimin en üst kademesine bir Amerikalıyı oturtmak bence en iyisi. İş bağlantıları ve tanıdık çevresi geniş olan bir yöneticiyi almakla onun bu birikimini de satın almış olursunuz. Ancak iş sözleşmeleri aynı zamanda, yöneticiden kısa zamanda ayrılmayı da mümkün kılabilmeli' diyor.

Düşük fiyat, yüksek sürüm

Avrupa Ammerika İş Konseyi Başkanı Oehme, Avrupa şirketlerinin her şeyin yasalarla düzenlenmesine alışık olduğunu, ancak Amerikan iş hukukunda sözleşmedeki her açığın yasayla kapatılmadığını hatırlatıyor. Oehme, ABD’deki sözleşmelerin oldukça kalın ve kapsamlı olduğunu ve kimse bunları sonuna kadar okumak istemediği için de sıkça hata yapıldığını, söylüyor.

Alman teknolojisi ABD’de çok tutuluyor. Örneğin Alman mutfakları, otomobilleri ve bavulları pahalı da olsa dar bir müşteri çevresine cazip geliyor. Ama hergün alınıp kullanılan tüketim mallarına gelince iş değişiyor. Sven Oehme'ye göre, fiyatın önemli rol oynadığı ve müşterinin ‘bakalım kaçaymış?’ dediği ürünlerde Alman malı olmak önem taşımıyor.

Ucuzcu Alman markalar zinciri ALDİ'nin ABD’deki başarısını bu faktöre borçlu. New York belediyesi, şehrin dokusunu sarsacağı gerekçesiyle Wal Mart’ın dev alışveriş merkezi açmasına izin vermiyor. ALDİ’nin Şubat ayında Queens semtinde açtığı ilk market, düşük fiyatları sayesinde iyi iş yapıyor.

Avrupa Amerika İş Konseyi Başkanı Sven Oehme, Amerikan pazarında tutunmanın kolay olmadığını ve ‘ne olsa satarım’ yanılgısına düşen Avrupa şirketlerinin sonunda hayal kırıklığına uğradığını belirtiyor.

Deutsche Welle Türkçe

Miriam Braun / Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Çelik Akpınar