Altın Palmiye için heyecan dorukta

Genç Alman yönetmen Maren Ade’nin (ortada) filminin esaslı bir rekabetin yaşandığı Cannes’daki yarışmalı bölüme davet edilmesi sinema çevreleri için sürpriz oldu. İki yanına filmin başrol oyuncuları Sandra Hüller ve Peter Simonischek’i alan Ade de aynı şeyi söylüyor. Ade, Cannes’da neler olup bittiğini ancak festival sona erdikten sonra idrak edebileceğim diyor.

“Toni Erdmann” adlı Alman filminin sürpriz başarısının ardında yatan filmin merkezine espri ve mizahın yerleşmiş olması. Birçokları Almanya ile mizahın bir araya gelmiş olmasına inanamıyor. “Toni Erdmann” sadece diyalogları ve oyunculuklarıyla iyi bir film değil, aynı zamanda dünya sinemasındaki klişeleri de kırıyor.

Altın Palmiye yarışı henüz sona ermedi. Uluslararası sinema sahnesinin diğer ağır topları yarışma filmlerini festivalin son günlerine doğru gösteriyor. Kanadalı dahi genç yönetmen Xavier Dolan’ın yeni filmi "Juste la Fin du Monde" da onlardan biri. 1989 doğumlu Dolan’ın 4’ünün prömiyeri Cannes’da yapılmış 6 filmi var.

Sean Penn’in yönettiği beşinci film Cannes’daki güçlü yapımlar arasında sayılabilir. Penn'in “The Last Face” adlı filminin konusu, savaş ve felaketlere sahne olan Afrika ülkeleri Sudan ve Liberya’dan. Drama türündeki filmde, bir yardım görevlisiyle (Charlize Theron) bir doktorun (Javier Bardem) karşılaşması anlatılıyor.

Cumartesi günü de bir başka favori filmin prömiyeri yapılacak. İran’ın Oscarlı yönetmeni Asghar Farhadi’nin son filmi “Forushande” yarışma bölümüne davet süresinin sona ermesine kısa süre kala dahil oldu. Filmin konusunu genç bir çiftin dramatik olayların derinden değiştirdiği ilişkileri oluşturuyor.

Hollandalı yönetmen Paul Verhoeven’in son filmi de festivalde ilgi gören yapımlardan. Paul Verhoeven son yıllarda daha çok Hollywood’ta çalıştı. Ancak Alman-Fransız ortak yapımı “Elle” adlı filmi ile Avrupa’ya geri döndü. Gerilim türündeki filmde Isabelle Huppert, maskeli bir saldırganın tehdidine maruz kalan bir kadını oynuyor.

Belçikalı Jean-Pierre ve Luc Dardenne kardeşler Altın Palmiye’yi kazanırlarsa rekor kırmış olacak. Zira ikili bu büyük ödülü daha önce iki kez kazandı. Cannes’daki filmleri “La Fille Inconnue”nin dünya prömiyeri için filmin kadrosuyla kırmızı halıda böyle poz verdiler.

Jim Jarmusch da yeni filmiyle Cannes’da. Amerikalı yönetmen son filmi “Paterson” için Cannes’da başrol oyuncuları Adam Driver ve Golshifteh Farahani ile böyle poz verdi. “Paterson” New Jersey’de bir otobüs şoförünün günlük yaşamına odaklanıyor. Tipik bir Jarmush filmi: hassas, kısa ve öz, aynı zamanda dikkat çekici ve iyi oyunculuklara sahip.

Yarışmalı bölümdeki iki Rumen filmi Cristi Paiu’dan “Sieraneevada” (fotoğrafta) ve Cristian Mungiu’dan “Bacalaureat”a da şans tanıyanlar az değil. Pauiu, çağdaş Rumen toplumunun mekanizmalarına eleştirel ve komik bir yaklaşımda bulunurken “Bacalaureat”da hayatını kızının eğitimine adayan bir babanın hikayesini anlatılıyor.

Kırmızı halıda oyuncularıyla birlikte boy gösteren isimler arasında usta İngiliz yönetmen Ken Loach da var. Haziran ayında 80 yaşına girecek olan Loach’ın son filmi “I, Daniel Blake”de kalp krizi geçirdikten sonra hayata yeniden tutunmaya çalışan 59 yaşındaki Daniel’in hikayesini anlatıyor. Loach filmlerinde her zaman İngiliz toplumunun sosyal olarak dezavantajlı kesimine dair hikayeler vardır.

Çarşamba günü Cannes’da Brezilyalı yönetmen Kleber Mendonça Filho ve ekibi Devlet Başkanı Rousseff’in görevden alınmasını “darbeyi durdur”, “Brezilya artık demokratik değil” yazan çeşitli dövizler taşıyarak protesto ettiler. Kleber Mendonça Filho’nun toplum draması "Aquarius" Cannes’da iyi eleştiriler aldı. © Deutsche Welle Türkçe