1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Altılı görüşmelere ara verildi

Rainer Sollich8 Ağustos 2005

Çin’in başkenti Pekin’de, Kuzey Kore’nin nükleer programından vazgeçmesine yönelik yürütülen altılı görüşmelere üç haftalığına ara veriliyor. Çin’in başmüzakerecisi Wu Dawei, tarafların 29 Ağustos’ta yeniden biraraya geleceğini duyurdu.

https://p.dw.com/p/Aae4
Temsilciler görüşmeler bitmesine rağmen olumsuz bir tablo çizmediler
Temsilciler görüşmeler bitmesine rağmen olumsuz bir tablo çizmedilerFotoğraf: AP

Çin’in başkenti Pekin’de yürütülen 13 günlük görüşmeler bir sonuç bildirgesi yayınlanmadan sona erdi. Taraflar, yeni görüşmelere açık olduklarını vurgulayıp, Kore yarımadasının silahlardan arınmış bir bölge olacağı yönünde soyut sözler verdiler. Dünyaya da, kendilerine üç hafta düşünme zamanı tanıdıklarını duyurup, bunu bir başarıymış gibi pazarladılar. Oysa düşünmek için geçmişte yeterince zamanları olmuştu.

Yeniden buluşacaklar

Altılı görüşmelere katılan hiçbir ülke müzakerelerin başarısızlıkla sona erdiğini söylemiyor ve yeniden buluşacaklarını vurguluyordu. Bu da bir çözüm olasılığı umudu doğuruyor. Ancak garantisi olmayan bir çözüm. Kimi siyasi çevreler ise müzakerelerin kesintiye uğramayıp ertelenmesini bir başarı olarak değerlendiriyor ve bu başarıyı da Amerikan yönetiminin başmüzakerecisi Cristopher Hill’e bağlıyorlar. Hill, Washington’un Uzakdoğu ve Pasifik’ten sorumlu şimdiye kadar gelmiş geçmiş en aktif dışişleri bakanlığı çalışanı. Bölgeye ait tecrübelerini 2004 yılında Güney Kore Büyükelçesi olarak çalıştığı dönemde topladı. Daha önce Balkanlar’da da uzun yıllar görev yaptı, Sırbistan Devlet Başkanı Slobadan Miloşeviç ile Bosna ve Kosova’nın geleceği üzerine pazarlığa gitti. Hill Bosna’da başarılı oldu. Kuzey Kore’ye ilişkin bir şey söyleme için ise henüz erken.

Kuzey Kore yeni taktikler geliştiriyor

Kimi siyasi çevreler Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Kuzey Kore ile oynadıkları pokerde inandırıcılıklarını yavaş yavaş yitirdikleri söylüyor. Özellikle Pyöngyang yönetimi yeni taktikler geliştirerek, çelişkili tekliflerde bulunarak kurnaz bir biçimde Washington’u etkisiz hale getiriyor. Bu arada Kuzey Kore’nin gerçekten nükleer silahları var mı, yoksa yakın bir zamanda silah geliştirecek yetenekte mi, bilinmez. Ama bilinen bir gerçek var ki, o da iplerin Kuzey Kore’nin elinde olduğu. Amerika Birleşik Devletleri istese bile Pyöngyang’ın gidişatına dur diyecek durumda değil. Irak’ta olduğu gibi askeri bir müdahale de söz konusu olamaz. Böylesi bir durumda Kuzey Kore ister nükleer silahlara sahip olsun isterse olmasın, Güney Kore’yi bir çırpıda küle çevirir. Kuzey Kore’yi dize getirecek bir tek Çin var çünkü Pyöngyang enerji ihtiyacının yüzde 90’ı Çin’den alıyor. Ülkede tüketilen gıdanın da üçte biri Çin kaynaklı. Ancak Pekin yönetimi de eski Soğuk Savaş döneminden kalma Komünist dayanışma yüzünden olsa gerek tavır almaya çekiniyor. Bir de Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgede güç kazanmasına şüpheli bakıyor. Üstelik olası bir tehlikede Çin’in, Kuzey Kore’den göçmen akınına uğraması da söz konusu. Bu arada, altılı görüşmeler sayesinde Çin’in de aklı başına gelmiştir herhalde.

Çin için tehlike oluşturuyor

Nihayetinde vatandaşlarına işkence eden, açlıkla karşı karşıya bırakan, döviz karşılığı silah satın alan, sözleşmeleri çiğneyen, uluslararası denetçileri yurtdışı eden Pyöngyang rejimi Çin için de bir tehlike. Böylesi bir yönetim nükleer enerjiyi sivil amaçlı da olsa kullanmamalı. Amerika Birleşik Devletleri’nin Uzakdoğu politikası eleştirilebilir. Ancak Washington’un haklı olduğu bir nokta var, o da nükleer gücü olan bir Kuzey Kore’nin tüm bölge için tehlike teşkil ettiği.