1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da yoksulluk uyarısı

Sabine Ripperger / DW29 Mart 2006

Köln’deki Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü, “Refah Toplumunda Fakirlik” konulu araştırmasında, gelir dağılımının bozulmaya yüz tuttuğu Almanya’nın yakında sosyal gerginliklere sahne olabileceği uyarısında bulundu...

https://p.dw.com/p/AbZq
Almanya'da yoksulluk çekenler faal nüfusun yüzde 4'ünü oluşturuyor
Almanya'da yoksulluk çekenler faal nüfusun yüzde 4'ünü oluşturuyorFotoğraf: dpa

Fakirlik göreceli bir kavram olduğundan, Almanya’daki fakirliğin boyutları yıllardır uzmanlar arasında tartışmalara yol açıyor. Avrupa Birliği’nde, ülkkesindeki kişi başına ortalama gelirin %60’ından yarısını kazanan fakir sayılıyor. 2001 yılında Birlik ülkelerindeki her üç işsizden biri bu sınıfa dahildi.

Almanya’da ise çalıştığı halde fakirlik çekenler, ekonomik bakımdan faal nüfusun sadece %4’ünü oluşturuyor. Araştırmayı hazırlayan Köln’deki enstitü, İrlanda’nın örnek alınarak fakirliğin bundan böyle daha farklı bir formülle ölçülmesini öneriyor. İrlanda’da fakirlik derecesinin hesaplanmasında gelir durumu kadar kişinin maddi varlığı da rol oynuyor.

İşini kaybetme riski

Düşük eğitim düzeyi kadar işini kaybetmenin de önemli bir fakirlik riski olduğunu belirten Enstitü Müdürü Michael Hüther, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Sosyal toplumdan dışlanmışlık hissi, diğer sanayi ülkeleri gibi Almanya’da da işsizlikle yakından ilgili. İşsizliğin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi, dar gelirlilikten çok daha ağır. Resmi ortalamaya göre fakir sınıfına dahil olmayan işsizlerin %23’ü hayatından memnun değil. Çalışan fakirler arasında ise bu oran sadece %17. Özetle söylemek gerekirse, işsizlik insanı düşük gelirli olmaktan çok daha bedbaht ediyor.”

Eğitim yetersizliği

Almanya’da işsizlik en çok mesleki eğitimi yeterli olmayanları etkiliyor. Eğitim düzeyi Almanya ortalamasının altında kalan her beş kişiden biri işsiz. Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü, Almanya’nın bu alanda Avrupa Birliği birincisi olduğunu ortaya çıkarmış. Uzmanlar işsizlikle mücadele için vadeli bir program hazırlanması gerektiğini ve düşük ücretle istihdam modelinden yararlanılabileceğini söylüyorlar. Bu sayede işsizlerin yeniden çalışma hayatına kazandırılabileceği ve mesleki yeterliliği olmayanların çalışma imkanına kavuşturulabilecekleri belirtiliyor.

İşsizliğin uzun vadeli etkileri de var. Mesleki beceri ve bilgi birikimi hızla aşınıyor ve kendi gayretiyle belli bir hayat standardını tutturabilenlerin sayısı azalıyor. Enstitü Müdürü Hüther bu handikapın ancak eğitime ağırlık vermekle aşılabileceğini belirterek “Tam gün tedrisat ve eğitim ağırlıklı, ücretsiz çocuk yuvaları çare olabilir. Eğitim sisteminin yapısı değiştirilerek, fırsatsızlık döngüsünün nesilden nesile geçmesi önlenebilir” diyor.

Almanya’nın durumu

Endişe veren bir diğer konu da Almanya’nın, en az iki yıldır işsizlik çekenlerin oranının en yüksek olduğu AB ülkesi olması. Almanya’daki faal nüfusun %3,5’u en az üç yıldır çalışmıyor. 1992’den beri diğer AB ülkelerinde değişmezken, bu oranın Almanya’da yedi kat artmasına değinen Hüther sözlerini şöyle sürdürdü:

“Fakirlikle mücadele için istihdam piyasasının harekete geçirilip ekonomik büyüme hızının arttırılması şart. İstihdam imkanın artması, istihdam piyasının dinamizme kavuşturulmasıyla mümkün olabilir. Bu durumda hem iş bulmak hem de daha iyi maddi imkanlara kavuşmak kolaylaşır. Göreceli fakirlik değişmese bile işsizlerin ekonomik hayata katılma şansı artar.”

Hüther, bir önceki hükümetin çıkardığı çalışma yasalarıyla işsizliğin finansmanından çalışmanın teşvikine geçiş yolundaki ilk adımın atılmış olduğunu da sözlerine ekliyor.