1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da Türkiye kavgası kızışıyor

Ajanslar26 Şubat 2004

Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği tartışmaları, Alman iç siyasetinde gündemin üst sıralarını oluşturmaya devam ediyor. Muhalif siyasetçilerden Söder, hükümete "şerefsiz ve samimiyetsiz" suçlamasında bulundu. Sosyal demokrat Schulz ise, muhalefetin tutumunun, yabancı düşmanlığını körüklediğini söyledi.

https://p.dw.com/p/AbNs
Son yapılan anketler, Almanlar'ın büyük bölümünün Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmadığını ortaya koyuyor
Son yapılan anketler, Almanlar'ın büyük bölümünün Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmadığını ortaya koyuyor

Dün Karnaval döneminin sona ermesiyle, Katoliklerin Paskalya’ya kadar şarap ve et gibi nimetlerden feragat ettiği oruç dönemi başladı. Almanya’daki siyasi partiler, gelenekleri üzre bu günde bira ve balık eşliğinde siyasi toplantılar düzenleyip özellikle iç politika üzerine tartışarak bir anlamda kurtlarını dökerler. Bu yıl dökülen bu kurtlardan en fazla nasibini alan, Almanya’nın iç politikasıyla ne denli ilgisi olduğu pek bilinmese de, Türkiye olacak anlaşılan. Hele dün Passau’da düzenlenen parti etkinliğinde muhafazakar kanadın Bavyeralı ortağı, Hristiyan Sosyal Birlik lideri Edmund Stoiber’in Türkiye’nin AB üyeliği hakkında söyledikleri, Ankara’ya üyelik müzakere tarihihih verileceği yıl sonuna kadar Berlin’in gündeminden düşmeyeceğine işaret ediyor.

Muhalefet lideri Angela Merkal ile Başbakan Gerhard Schröder’in bir hafta arayla Türkiye’yi ziyaretlerinin ardından Türkiye’nin AB üyeliği konusunda başgösteren sert tartışmalar ve karşılıklı suçlamalar dün yine doruk noktasındaydı. Passau’da partililere hitaben konuşan Hristiyan Sosyal Birlik lideri Stoiber’den çarpıcı bir örnek: ”Yalnızca Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi içine alarak genişlemesinin getireceği maddi yük 14 milyon Euro’yu buluyor. Sorarım size: Bu parayı, emekli maaşlarının kısılmasını tartışan Almanya nereden bulup ödeyecek. Böyle durumlarda biraz da Alman halkını düşünmek gerekmez mi?”

Psikolojik vaka

Stoiber bununla da kalmayıp genişlemeden sorumlu AB Komisyonu üyesi Günter Verheugen’in, ”Türkiye’nin üyeliği, AB için yeni bir açılım niteliği taşıyabilir” sözlerini ise ”saçmalık” damgasıyla değerlendiriyordu. Sosyal Demokrat Partili başbakan Schröder ise bu soruya makul bir karşılık vermekte zorlandığından olsa gerek, Bavyeralı politikacıyı ”psikolojik” bir vak’a olarak değerlendirerek yanıtlıyabiliyor. ”Stoiber’in söylediklerini açıklayabilmek için konuya derin psikoloji yöntemleriyle yaklaşmaktan başka bir çare yok” diyen Schöder, bu politikacının Türkiye nedeniyle Almanya’nın geleceği ile ilgili endişelerinin ve yakınmalarının gerçeklerle hiç ama hiç bir ilintisi olmadığını ekliyor.

Samimiyetsiz ve şerefsiz

Sosyal Demokrat parti grup başkan vekili Ludwig Stiegler, Hristiyan Birlik partilerinin gündeme getirdiği konuların sadece halkı kışkırtma ve yanıltma amacı güttüğünü söylerken, aynı TV programında yer alan Stoiber’in genel sekreteri Markus Söder, Schröder’in Türkiye’ye ilişkin tavrını ”son derece samimiyetsiz ve şerefsiz” sözleriyle niteliyor. Yeşiller partisinden Claudia Roth ise Schröder’in AB üyeliği yolunda Türkiye’yi desteklediğini söylemesinin, bu ülkenin reform çabalarına da destek anlamına geldiğini belirtirken, Yeşiller partisi eş başkanı Büttikhofer, Angela Merkel’in Türkiye’ye götürdüğü ”ayrıcalıklı ortaklık” formülünü sert bir dill eleştiriyor:

”Türkiye ile ayrıcalıklı ortaklık formülünün anlamı, Türkiye’ye başka ülkelerden daha sert, daha acımasız davranmaktır. Diğer aday devletlerle eşit görmediğimiz Türkiye’yi ikinci sınıf ülke olarak damgalayacağız, sonra da bu düzeyde yürüttüğümüz ilişkiyi de ”ayrıcalıklı ortaklık” diye tanımlayacağız.

Yabancı düşmanlığı körüklenir

Almanya’nın muhafazakar birlik partileri bu arada Türkiye’nin üyeliğini AP seçimlerinde kampanya konusu yapacaklarını açıkça söylerken sosyal demokratların liste başı adayı Martin Schulz bu tavrı; ”yabancı düşmanlığını körükleyen bir tutum” olarak niteliyor. Schulz Vilshoven kentindeki konuşmasında böyle bir kampanyanın, yaşamını Almanya’da sürdüren Türkler üzerinde son derece olumsuz etki yapacağı kaygısını taşıdığını söyledi.

Bu arada Forsa adlı kamu araştırma kurumunun son anketinde de, Almanya’daki çoğunluğun hala Türkiye’nin AB’ne üyeliğine sıcak bakmadığı ortaya çıktı. Stern dergisiyle RTL televizyonu adına yapılan anketin sonucunda Almanların % 57’si Türkiye’nin AB üyeliğini reddederken, ancak % 38’i olaya sıcak bakıyor. Yüzde beşlik bir azınlık ise çekimser kalmayı yeğliyor. Ancak bu noktada geçen yılın yaklaşık aynı döneminde Alman halkının sadece yüzde sekizinin AB üyesi bir Türkiye’yi desteklediğini hatırlatmakta da yarar var.