1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da rüzgar enerjisinde düşüş

Jens Thurau26 Ocak 2005

Rüzgar enerjisinden en çok faydalanen ülkelerin başında gelen Almanya’daki tesislerin üretim gücündeki artış oranı düşmeye başladı. Bu yıl rüzgar elektriğinin %10’luk artışla 18 330 megavata ulaşması bekleniyor. Bu Almanya açısından rekor olmasa da, bu alandaki biriciliğini korumaya devam ediyor. Jens Thurau’nun haberi...

https://p.dw.com/p/Abe3
Almanya, rüzgardan enerji üretiminden öncülüğünü sürdürüyor.
Almanya, rüzgardan enerji üretiminden öncülüğünü sürdürüyor.Fotoğraf: dpa

Rüzgar enerjisi, temiz ve bedeva olması bakımından enerji kaynakları arasında önemli yer tutmaya başladı. Tek kusuru ne zaman eseceğinin belli olmaması ve verim grafiğinin kestirilmesi güç zigzaglar çizmesi. Devletin yoğun teşvikiyle rüzgar türbinlerinin sayısını artırıp rüzgarın toplam elektrik üretimi içindeki payını %6’ya çıkartan Almanya, bu endüstri dalına en çok yatırım ülkelerin başında geliyor. Ama Almanya’daki tesislerin üretim gücündeki artış oranı düşmeye başladı. Bu yıl rüzgar elektriğinin %10’luk artışla 18 330 megavata ulaşması bekleniyor.

Almanya’da 2004 yılında rüzgar enerjisinin rekor yılı olmadı. Dev yel değirmenini andıran karadaki rüzgar jeneratörlerine geçen yıl 1200 yenisi eklendi. Ama Alman Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı Peter Ahmels’in de dediği gibi, Almanya bu branştaki dünya birinciliğini korudu. Ahmels, “Başka hiçbir ülkede bizdeki kadar rüzgar türbini dikilmedi. Bu, imalatçı şirketlerin ihracat ve offshore rüzgar parkları için bilgi ve tecrübe toplaması açısından çok önemli” diyor.

Ruhsat almak zorlaşıyor

Almanya’da rüzgarı elektrik enerjisine dönüştüren 16 500 yel değirmenlerini bulunuyor. Rüzgarın düzenli ve kuvvetli estiği bölgeler sınırlı olduğu için yeni tesisler için ruhsat almak zorlaşıyor. Bölge sakinleri de dev pervanelerin gürültüsünden ve rotorların doğal görünümü bozmasından şikayetçi. Bazı eyaletler rüzgar türbinlerinin yüksekliğini ve aralarındaki asgari mesafeyi belirleyen kurallar koydular.

40 bin kişi istihdam eden ve 2004 yılında üç milyar Euro’luk satış hasılatı elde eden bu enerji branşı Almanya’daki imkanların daralmaya başlaması nedeniyle gözlerini Kuzey Denizi’nde kurmayı planladığı dev rüzgar enerjisi parklarına çevirdi. Toplam üretim içindeki %6’lık paylarıyla sekiz termik enerji santralinin kapasitesine eriştiklerini söyleyen Ahmels sözlerini, “Ama önümüzdeki 4-5 beş yıl tesisllerin büyük bölümünü karada kuracağımızı ve karadaki rüzgar türbinlerinin toplam elektrik üretimindeki payını %10’a çıkaracağımızı tahmin ediyorum” diye sürdürdü.

Dış pazarlara açılım

Alman şirketleri daralan iç piyasadan sıyrılıp dış pazarlara açılıyorlar. Teknolojik üstünlükleri sayesinde de satış hasılatının %60’ını dış ülkelerde elde ediyorlar. Amerikan yönetiminin rüzgar enerjisi sübvansiyonlarını yeniden başlatması Alman şirketlerine de yarıyor. Alman Makina İmalatçıları Birliği’nden Norbert Giese, ABD ve Kanada pazarlarında canlanma beklediklerini belirttikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sırada Japonya da var, ama rüzgar jeneratörü kurulabilecek yer sıkıntısı çekildiği için bu ülkedeki satış imkanlarımız sınırlı. Hindistan en çok ihracat yaptığımız beşinci ülke. Rüzgar enerjisi branşı için en çok gelecek vadeden Pazar ise tabii Çin Halk Cumhuriyeti.”

Açık denizler

İşletmeciler ve politikacılar açık denizlerde kurulacak dev rüzgar sitelerine de bel bağlıyorlar. 2006 yılına kadar üretim gücü yüksek çok sayıda rüzgar türbininin bulunacağı üç offshore sitesinin kurulması planlanıyor. Giese, gerekli izinler hemen çıkmadığı takdirde Almanya’nın rakiplerinin gerisinde kalabileceğini söyledi. Giese, “Medyada yayınlanan resimlere bakıldığında ve izinlerin sahilden çok uzaktaki Berlin’de verildiği düşünüldüğünde, herkes denizde tesis olduğunu sanıyor. Bu doğru, ama bunlar Almanya’daki tesislerin resmi değil” diye konuştu.

Yenilenebilir enerji türlerini kuşkuyla karşılayanlardan biri de Almanya Ekonomi Bakanı Wolfgang Clement. Clement, 2015 yılına kadar rüzgar enerjisi altyapısına beş milyar Euro yatırmalarının söz konusu olamayacağını söylüyor. Sanayiciler ise bir an önce işe başlayıp çevreyle uyumlu bu teknolojiyi yaygınlaştırmak istiyorlar.