1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2403 Parlament Kosovo-Krieg

Goran Goiç24 Mart 2009

NATO'nun Sırbistan'a düzenlediği bombardımanın meşruiyetiyle ilgili tartışmalar, savaşın onuncu yılında hala gündemde. Alman siyasilerin çoğu, müdahalenin o dönemin koşullarında doğru bir karar olduğu görüşünde.

https://p.dw.com/p/HImq
Yugoslavya, Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında katıldığı ilk savaştı
Yugoslavya, Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında katıldığı ilk savaştıFotoğraf: dpa

Uzlaşı çağrıları, müzakereler ve hatta ültimatom... Girişimlerin sonuç vermemesi üzerine NATO, 24 Mart 1999 tarihinde Yugoslavya’ya hava bombardımanını başlattı. Birleşmiş Milletler kararı olmaksızın başlatılan bombardıman 79 gün sürdü. Alman ordusu savaşa Tornado keşif uçaklarıyla katıldı. Bu Alman ordusunun bu tür bir askeri müdahaleye ilk kez katılması nedeniyle sancılı bir siyasi karar alma sürecini de beraberinde getirdi. Özellikle Sosyal Demokratlarla iktidarda yer alan Yeşiller için bu kararın altına imza atmak zor oldu. Ancak on yıl önce olduğu gibi bugün de Alman milletvekillerin çoğunluğu bu kararın doğruluğundan şüphe etmiyor.

Rahatsızlık sürüyor

NATO’nun Kosova müdahalesinden on yıl sonra da, 67 yaşındaki Sosyal Demokrat Partili milletvekili Uta Zapf, o zorlu günleri anımsarken rahatsızlık duyuyor. Zapf, “Bir savaşa taraf olmak, bizim için inanılmaz derecede zor ve acı vericiydi” dese de, Almanya’nın NATO müdahalesine katılımının gerekli olduğu görüşünün değişmediğini vurguluyor: “Ben o dönem olduğu gibi bu kararın doğruluğu konusunda şüphe duymuyorum. Bu karar, tüm Balkanlarda bir yangına yol açan ve tüm bölgede istikrarsızlaşmaya yol açabilecek gelişmeleri durdurdu.”

Zapf: Savaşa taraf olmak zor ve acı vericiydi
Zapf: Savaşa taraf olmak zor ve acı vericiydiFotoğraf: DW

'Örnek teşkil etmemeli'

Geleneksel pasifist tavırlarıyla tanınan Yeşiller o dönemde iktidar ortağıydılar ve hararetli tartışmalar sonunda, Alman ordusunun NATO müdahalesine onay verdiler. Yeşiller Partisi milletvekili Winfried Nachtwei partisinin o günlerde takındığı tutumu şu sözlerle aktarıyor: “Federal Yugoslavya Cumhuriyeti’ne hava bombardımanı düzenlenmesi kötü ve son derece tartışmalı bir araçtı. Bununla birlikte, o dönemki koşullar altında, çözüm yollarının tıkanması ve heba edilen fırsatlar nedeniyle kanımca sadece daha kötü seçenekler vardı. Yani, o koşullar altında karar doğruydu. Ancak hiçbir şekilde örnek teşkil etmemeli.”

Nachtwei: Seçenek kalmamıştı
Nachtwei: Seçenek kalmamıştıFotoğraf: dpa

'Uluslararası hukuk ihlal edildi'

Sırp kökenli Wolfgang Neskovic ise farklı görüşte. Ancak görüş farklılığının etnik kökeniyle ilgili olmadığının altını çiziyor. Federal Yüksek Mahkeme’nin eski yargıçlarından Neskovic, 2005 yılında Yeşiller Partisi’nden ayrıldı. Şimdi herhangi bir partide olmayan ve Federal Meclis’teki Sol Parti grubunda yer alan Neskovic, NATO bombardımanında yüzde 80 oranında Sırp askeri birliklerinin değil doğrudan altyapının hedef alındığına dikkat çekiyor ve NATO müdahalesinin üç açıdan yasadışı olduğunu vurguluyor: “BM Güvenlik Konseyi tarafından yetkilendirme olmadığı için uluslararası hukuk açıkça ihlal edildi. Alman topraklarına herhangi bir saldırı sözkonusu olmadığı için de Almanya’nın katılımı Anayasa’ya aykırıydı. İttifak'a üye herhangi bir ülkeye saldırı olmadığı için NATO statüsü de ihlal edildi. Bu savaşla uluslararası hukuk ağır bir şekilde ihlal edildi ve sadece bu nedenle bile çok büyük bir hataydı.”

Neskoviç: Hukuk ihlal edildi
Neskoviç: Hukuk ihlal edildiFotoğraf: AP

Makul başka bir seçenek kalmamıştı'

Federal Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz ise NATO müdahalesinin tamamıyla meşru olduğu görüşünde. Hıristiyan Demokrat Partili siyasetçi o dönem Kosova savaşını durduracak makul herhangi bir seçenek kalmadığını vurguluyor ve “Şimdi önemli olan, Sırbistan'a Avrupa perspektifi verilmesi. Özellikle AB’nin Sırbistan’a yönelik politikalarının o dönemki saldırıların Sırp halkını değil, Sırp halkına büyük zarar veren Miloşeviç rejimini hedef aldığını açıkça ortaya koymasını ümit ediyorum” diyor.

Polenz: Müdahale tamamen meşruydu
Polenz: Müdahale tamamen meşruyduFotoğraf: DW-TV

Polenz ayrıca Kosova müdahalesinin uluslararası hukuka yeni açılımlar getirdiğine de dikkat çekiyor ve ekliyor: “Bugün uluslararası hukukta oluşmakta olan ‘koruma sorumluluğu' kavramı sözkonusu. Yani hükümetin kendi halkını korumadığı ya da halkın bir bölümünün işlediği ağır insan hakları ihlallerine göz yumduğu durumlarda bir halkın korunması için müdahale etmek.”

Yugoslavya deneyimi ve yeni dış politika anlayışı

Yugoslavya savaşı deneyimi devletler hukukunu, siyasi partileri ve toplumu daha uzun süre meşgul edecek. Berlin'deki Alman Dış Politika Derneği'nden Cornelius Adebahr bu sürecin çoktan başladığına dikkat çekerek Yugoslavya savaşının iç ve dış politik sonuçlarının pekçok yerde, örneğin Afganistan politikasında da görüldüğünü belirtiyor: “Günümüzde yurtdışında eskisinden çok daha fazla etkiniz. Ancak bu etkinlik savaşçı anlamda değil. Çok taraflı ve çokuluslu örgütlerde etkiniz. Görevler Birleşmiş Milletler'in yetkilendirmesi sonucunda ya da Avrupa Birliği tarafından yönetiliyor. Yani bunun ordunun da ihtiyaç duyduğu bir güvenlik politikası olduğundan şüphe yok. Ve gerçekten de Kosova savaşı öncesinde bu düşünülemez bir durumdu. O dönemde yaşanan aynı zamanda iç politik bir değişimdi.”