1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Berlin ve Paris ortak Türkiye politikası arıyor

10 Mayıs 2018

Almanya ve Fransa, Türkiye konusunda ortak strateji arayışında. Görüş ayrılıkları devam etse de taraflar diyaloğu geliştirmek istiyor. Kulislerde Ankara- Berlin-Paris hattında "üçlü diyalog" mekanizması tartışılıyor.

https://p.dw.com/p/2xTPm
Symbolbild EU Türkei Flagge
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

AB'nin iki lokomotif ülkesi Almanya ve Fransa, dış politikada işbirliğini daha da derinleştirerek dış politikada mümkün olduğunca ortak bir şekilde hareket etmeyi kararlaştırdı.

Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas, bu hafta Berlin'de ağırladığı Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ile dış politikada daha etkin işbirliği için ortak bir direktif imzaladı. Direktif uyarınca Alman ve Fransız diplomatlar çok daha yakın çalışacak, birlikte raporlar ve ortak politika önerileri hazırlayacak, uluslararası toplantılarda ortak hareket edecek.

İki ülkenin daha yakın işbirliği hedefledikleri politika başlıkları arasında, Türkiye ile ilişkiler de bulunuyor. Peki ortak politika mümkün mü?

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Fotoğraf: picture alliance/abaca/Somer

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Alman Dış İlişkiler Konseyi (DAGP) uzmanı Laura Lale Kabis-Kechrid, hem Almanya hem de Fransa'nın Türkiye'yi önemli bir ortak olarak gördüklerini, ancak tarafların perspektiflerinin ayrıştığı noktalar bulunduğunu söyledi.

"Her ikisi için Türkiye ile güvenlik ve terörle mücadelede işbirliği kilit önem taşıyor. Ancak Fransa bu başlıktaki işbirliğine, Ortadoğu'daki daha aktif angajmanı ve terör saldırılarına daha çok hedef olmuş olması nedeniyle daha büyük önem atfediyor” diyen Kabis-Kechrid şöyle devam etti:

"Ayrıca Fransa'nın Türkiye'ye ilişkin politik vizyonunun şekillendirilmesinde bölgedeki, özellikle de Doğu Akdeniz ile Irak'taki dış politika hedefleri ve Türkiye'nin bölgedeki rolü büyük rol oynuyor. Buna karşın Almanya için öncelikli konuları Türkiye ile ekonomik ilişkiler, Almanya'daki Türk diasporasının siyasi ve sosyo kültürel önemi, düzensiz göçün kontrol altına alınması gibi başlıklar oluşturuyor.”

"Yakın işbirliği zorunluluk”

Ancak Kabis-Kechrid'e göre, farklı yaklaşım ve önceliklerine rağmen Almanya ve Fransa'nın Türkiye konusunda daha yakın işbirliği ve koordinasyon içerisine girmesi artık bir zorunluluk haline gelmiş durumda.

Fransa Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IFRI) uzmanı Dorothée Schmid ile birlikte, DGAP için bu konuda bir rapor kaleme alan ve yeni bir politika öneren Kabis-Kechrid, Berlin ile Paris arasındaki koordinasyonsuzluğun, Türkiye ile ilişkilerde, her iki tarafı dezavantajlı duruma düşürebildiğini söyledi.

Kabis-Kechrid, "AB üyelerinin, özellikle de Almanya ve Fransa'nın farklı pozisyonları, Türkiye'deki otokratik eğilimlere karşı tavır alınması imkanını daha da sınırlıyor, artan oranda güvenilirliğini yitirmekte olan ve zaman zaman yıkıcı hale gelen Türk dış politikası ile başa çıkılmasını da zora sokuyor. Türkiye ise Avrupa'daki ayrışmalardan stratejik olarak yararlanmak, bunları kendi yararına kullanmak için Almanya ve Fransa'nın fikir ayrılıklarını yakından izliyor" görüşünü aktardı.

Üçlü diyalog önerisi

Almanya ve Fransa, Türkiye'nin giderek AB hedefinden uzaklaştığını, Ankara ile anlaşmazlıkların kısa zamanda aşılmasının zor olduğunu düşünse de, diyaloğun kopmasını istemiyor. Alman ve Fransız diplomatlar, dünya siyasetindeki gelişmeler, ABD ile İran nükleer anlaşmazlığı, Suriye'deki iç savaş, terör örgütlerine karşı mücadele, düzensiz göç gibi konuların Türkiye ile diyaloğun önemini artırdığını ifade ediyorlar.

Berlin ve Paris'te son aylarda tartışılan öneriler arasında, Almanya, Fransa ve Türkiye arasında üçlü bir diyalog mekanizmasının kurulması önerisi dikkat çekiyor.

DGAP uzmanı Kabis-Kechrid, Türkiye'nin AB müzakere sürecinin tıkandığı dönemde diplomatik iletişim kanallarını canlandırmanın önem taşıdığını belirterek, "Üçlü diyalog, daha esnek bir yaklaşımla hızlı sonuçlar alınmasını sağlayabilecek, müzakere sürecini tamamlayıcı bir nitelik taşıyabilir, ya da ‘geçici alternatifler' sunabilir” diye konuştu.

Bu üçlü diyalog mekanizmasının, Avrupa'nın demokrasi, hukuk devleti, insan hakları alanlarındaki beklentilerinin daha iyi anlatılmasını sağlayabileceğini belirten uzman, ayrıca tüm tarafların ortak menfaatine olan alanlarda işbirliğinin geliştirilebileceğini vurguladı.

Kabis-Kechrid, "Bu aynı zamanda, özellikle daha iyi bilgi paylaşımı ve uzun vadeli stratejik planlama bağlamında, terörle mücadele, askeri işbirliği ve enerji güvenliği gibi alanlarda işbirliğinin geliştirilmesini sağlayabilir” dedi.

"Türkiye'siz çözüm zor”

Deutsche und türkische Flaggen
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/W. Steinberg

Galatasaray Üniversitesi'den Doç. Dr. Ali Faik Demir, Almanya, Fransa ve Türkiye arasında oluşturulacak üçlü bir diyalogun vizyon ve hedeflerinin somut olarak ortaya konması gerektiğine vurgu yaptı.

Diyaloğun Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefi dışındaki bir ortaklık modeline zemin hazırlayacak nitelikte olmaması gerektiğini söyleyen Demir, "AB'nin lokomotif ülkeleri Almanya ve Fransa, Türkiye'yi AB sisteminde tutma ve beraber yol alma niyetini taşıyan bir irade ortaya koymalı” dedi.

AB'nin karşı karşıya olduğu sorunların çözümünde, ulaşmak istediği stratejik hedeflerde Türkiye ile işbirliğine ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Demir şöyle konuştu:

"AB'nin tüm öncelikli konuları Türkiye'yi doğal olarak masada tutuyor. İran, Rusya ve Suriye Avrupa'nın en önemli gündem maddedeleri arasında yer alıyorsa bu konuları Türkiye'siz çözüme kavuşturma şansları yok. Türkiye'nin terörle mücadele, göç, enerji güvenliği gibi konulardaki stratejik konumu tarafları birbirine bağlıyor. Bugün en önemli konu güvenlikse şayet Türkiye'yi dışlamaları, ‘AB'de yoksun' demeleri çok büyük bir risk.”

Avrupa'nın artan İslamofobi ve yabancı düşmanlığı nedeniyle karşı karşıya olduğu iç siyasi sorunların çözümünde de Türkiye ile işbirliğinin önem taşıdığına dikkat çeken Demir, "Avrupa'da, özellikle Almanya ve Fransa'da en büyük diasporayı Türkler oluşturuyor. AB'nin dinamizmini artırmak, iç sorunlarının çözüme kavuşturulması ya da bu sorunların daha çok büyümemesi için Türkiye ile ilişkiler son derece önemli "dedi.

"Türkiye'nin AB'deki yeri garanti edilmeli”

Türkiye'nin eski AB daimi temsilcisi, emekli büyükelçi Uluç Özülker ise üçlü diyalog mekanizması önerisini, "Bu, Türkiye'nin AB'deki yerini garantiye alacak nitelikte olmalı” şeklinde değerlendirdi.

Kısa vadede Türkiye'nin AB sürecinin ivme kazanmasının gerçekçi görünmediğine, bu nedenle üçlü bir diyalogun yararlı olabileceğine dikkat çeken Özülker, "Türkiye'nin eşit ortak olarak menfaatlerinin gözetilmesi, AB'deki geleceğinin garanti edilmesi halinde diyalog önemli bir katkı sağlayabilir” dedi.

Özülker sözlerini şöyle tamamladı: "Bir yandan Türkiye'yi AB'den dışlayan ama aynı zamanda güvenlik bakımından ihtiyaç olduğunda kendi yanında tutmaya çalışan bir politika Türkiye'nin ne menfaatlerine uygundur ne de ihtiyaçlarına yanıt verir. Almanya ve Fransa, ‘Rabbena hep bana' şeklindeki halk tabiriyle yola çıkmazlarsa, üçlü diyalogun etkisi olacağı düşüncesindeyim.”

Değer Akal / Berlin

© Deutsche Welle Türkçe