1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman Parlamentosu'nda Avrupa oturumu

13 Şubat 2004

Almanya’da bugün federal parlamentoda Avrupa ile ilgili özel bir oturum vardı. Oturumda genel olarak Avrupa Birliği’nin genişleme süreci ile ortak Anayasa konusundaki anlaşmazlık ele alındı.

https://p.dw.com/p/AbOq
Parlamentodaki görüşmelerde Türkiye'nin AB üyeliği konusu da gündeme geldi
Parlamentodaki görüşmelerde Türkiye'nin AB üyeliği konusu da gündeme geldiFotoğraf: AP

Pazar günü beraberinde geniş bir heyetle Türkiye’ye gidecek olan ana muhalefet Hristiyan Birlik partilerinin lideri Angela Merkel son günlerde Türkiye’nin Avrupa Birliğ üyeliği ile ilgili söylemini yumuşatmışa benziyor. Partinin dış politika sözcüsü Volker Rühe Angela Merkel’in açıklamalarında son günlerde çok daha dikkatli olduğunu vurguladı. Rühe siyasi partilerin bazı politikalarını iktidardan muhalefet geçtiklerinde değiştirmelerini doğru bulmadığını vurguladı ve Helmut Kohl’ün başbakanlığı döneminde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği ile ilgili olarak daha farklı bir strateji izlendiğini hatırlattı. Bazı parti arkadaşlarının bu konuda son derece popülist açıklamalar yaptıklarına dikkat çeken Rühe Avrupa Parlamentosu seçimlerinde bu söylemlerden vazgeçmek gerektiğini ifade etti. Volker Rühe Avrupa Komisyonu’nun bu yılın sonunda Türkiye ile müzakerelerin başlayabileceği kanısına varması durumunda partisinin de bu kararı kabullenmesi gerektiğini söyledi.

Schaeuble'den uyarı

Pazar günü parti lideri Angela Merkel ile birlikte Ankara’ya uçacak olan partinin önemli isimlerinden meclis grup başkan vekili Wolfgang Schaeuble bugün federal parlamentoda yapılan özel oturumda Mayıs ayındaki tarihi genişlemeden sonra atılacak adımlarda çok dikkatli olunması gerektiğini belirtti. Daha da genişleyen bir Avrupa’nın halkın desteğini kaybedebileceğini belirten Schäuble Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık verilmesi fikrini yeniden ortaya attı. Koalisyon hükümetinin büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti’nin dışişleri sözcüsü Gernot Erler ise böyle bir çözümü kabul edilemez olarak niteledi ve şöyle konuştu:

”Aklınızda türettiğiniz ‘imtiyazlı ortaklık’ gibi saçmalıklar, Avrupa’da özel bir yol açmak istediğinize işaret ediyor. Bakın size şunu söyleyeyim: Bırakın bu özel yolları. Avrupa’nın istikrar ve refah içinde kalması isteniyorsa, entegrasyon konusunda verilen sözlerin de yerine getirilmesi gerekmektedir.”

Anayasa tartışmaları

Federal Meclis’teki genel görüşmede Avrupa Birliği’nde süren ortak anayasa tartışmaları ile genişleme süreci de ele alındı. Dışişleri Bakanı Joschka Fischer de Avrupa Birliği’nin genişleme sürecinin Almanya açısından da büyük bir önem arz ettiğini vurguladı. Muhalefet partileri ise hükümeti halkın Avrupa’ya inancını zedelemekle suçladı ve özellikle mali konularda kendi çıkarlarını gözeten hükümetin son Avrupa Birliği zirvesinin başarısız kalmasından da sorumlu olduğunu belirttiler.

Ana muhalefet Hristiyan Demokrat Birlik milletvekillerinden Peter Altmaier Avrupa Birliği üyelerinin artık büyük, küçük, zengin ve fakir diye ayrıldığını belirtti. Altmaier özellikle anayasa anlaşmazlığında çözüme varılabilmesi için Almanya da dahil olmak üzere herkesin fedekârlık göstermesi gerektiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ülkelere büyüklüklerine ve nüfuslarına göre oy verme hakkı tanıyan sistemi savunmaya devam edeceklerini vurguladı. Fischer konvansyion toplantılarının çok aceleye getirilip yeniden başlatılmasının yarardan çok zarar sağlayabileceğini belirtti ve şöyle devam etti:

”Doğrusu anayasa konusunun ilkbaharda halledilmiş olmasını istiyorum. Bu mümkün. Bunun için biz de üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”

Tarihi büyüme

Fischer on yeni ülkenin resmen Avrupa Birliği’ne katılacağı 1 Mayıs 2004 gününü tarihi olarak niteledi ve Almanya’nın da bu genişlemenin en önemli aktörlerinden biri olduğuna dikkat çekti.

”Ulus devletlerin ortaya çıktığı günden bu yana ilk defa Almanya’nın merkezi konumu üzerimize yük olmayacak, aksine etrafımızda güven içinde bir ortam oluşmasını sağlayacaktır. Sınırları olmayan ve büyüyen bir Avrupa’da yaşayacağız. Bugün batı sınırlarımızda olduğu gibi...”