1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman Ordusu'nu Ürdün'de neler bekliyor?

10 Haziran 2017

Alman Ordusu bundan sonraki süreçte terörle uluslararası mücadeleye Ürdün’den katılacak. Ürdün NATO üyesi değil ve ülkede Batılı ölçütlerde demokrasi de yok. Alman Ordusu'nu Ürdün'de neler bekliyor?

https://p.dw.com/p/2eRXA
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Doppagne

Ürdün Kralı İkinci Abdullah Batılıların hoşuna giden tarzda bir hükümdar. Askeri eğitimini İngiltere’de almış, Oxford ve Washington’da yüksek öğrenim görmüş. Onun liderliğinde Ürdün Ortadoğu’daki önemli anlaşmazlıklarda güvenilir bir biçimde Batılı politikaların yanında yer almıştı. 1999 yılında babasının vefatı üzerine tahta çıktığında Batı’nın dostu olarak tanınıyordu.

Uzun yıllar Hamburg kentindeki Şark Enstitüsü’nün başkanlığını yürütmüş olan Ortadoğu uzmanı Udo Steinbach Kral Abdullah'ı kestederek, "O Batı’nın adamıydı, hâlâ Batı’nın adamı ve Batı’nın adamı olmaktan başka bir alternatifi de yok” diyor. Steinbach, Ürdün'ün, ekonomi yardımlar yapan, siyasi istikrar için çaba gösteren ve yeteri derecede su ihtiyacını karşılayanlara yüzde yüz bağımlı olduğunu belirterek, “Ürdün yoksul bir ülke ve Batı’nın desteği olmadan ayakta kalması mümkün değil” ifadesini kullanıyor.

‘Kral Abdullah hem hükmediyor hem yönetiyor'

Kral Abdullah’ın ülkesinde İslam, devlet dini konumunda. Ülkenin hukuk sistemi İngiltere’yi örnek alıyor ama medeni hukuka ilişkin davalarda imamlar şeriat kanunlarına göre kararlar da verebiliyor. Kadın ve erkeklerin eşit biçimde seçim hakkı var. Ancak hükümet oluşumunu Kral belirliyor.

Hamburg merkezli GIGA Enstitüsü’nden Ortadoğu uzmanı Andre Bank, Ürdün'de siyasetin büyük oranda Kral Abdullah’ın kontrolü altında olduğunu, ülkede otoriter bir monarşinin hüküm sürdüğünü belirtiyor. "Kral Abdullah hem hükmediyor hem yönetiyor. Yani sadece temsili sorumlulukları yok; önemli konularda siyasi karar merkezi konumunda. Ve tüm siyasi sistem Kral Abdullah’a göre dizayn edilmiş” diye konuşuyor.

55 yaşındaki Kral Abdullah’ın katıksız bir demokrat olduğunun söylenemeyeceğine işaret ediliyor. İngiliz gazetesi The Economist’in yayınladığı demokrasi endeksinde Ürdün 167 ülke arasında 117. sırada geliyor ve otoriter bir rejim olarak nitelendiriliyor. BM’in 2006 yılındaki raporlarında Ürdün istihbarat servislerinin, polisin ve adalet makamlarının insanlara işkence uyguladıkları saptanıyor. İnsan hakları kuruluşları ise Ürdün’e ağır insan hakları ihlalleri suçlamasında bulunuyorlar.

Türkiye ile çıkan anlaşmazlık sonucunda İncirlik askeri üssünden ayrılma kararı alan Almanya şimdi Tornado keşif uçaklarını ve bir yakıt ikmal uçağını Ürdün’deki Muvaffak Salti Hava Üssü'ne konuşlandırmayı planlıyor.    

Alman askerlerinin konuşlandırılacağı Ürdün’ün El Azrak kenti yakınındaki üs geçmişte de İttifak güçleri tarafından IŞİD’e karşı operasyonlarda kullanılmıştı. Şu anda ABD’li ve Hollandalı askeri birlikler bu üssü kullanıyor. IŞİD’e karşı mücadele Kral Abdullah’ın da siyasi hedefleri arasında bulunuyor. Ortadoğu uzmanı Udo Steinbach, Şam’da normal yaşama dönülmesini ve Ürdün’deki Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmesini Ürdünlülerin de arzu ettiğini söylüyor.

Bir istikrar adasında tehlikeli görev

Ürdün’deki El Azrak’ta konuşlandırılacak Alman askerlerinin buradaki yeni duruma ayak uydurmalarının gerekeceğine de dikkat çekiliyor. Alman askerlerinin şimdiye kadar görev yaptıkları İncirlik üssü Türkler ve ABD’liler tarafından ortaklaşa inşa edilmiş ve 1950’lili yıllardan bu yana kullanılmaya başlamıştı. Burada uygulanan teknikler, altyapı, barınma şartları hatta tuvaletler bile Amerikan standartlarına uygundu. Alman askerlerinin Ürdün’deki El Azrak üssünde bu şartları pek bulamayacaklarından yola çıkılıyor. Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen Alman askerlerinin El Azrak üssünde daha az güvenlikte olacakları yönündeki görüşlere de karşı çıkarak, “İncirlik’teki görev de tehlikeliydi. Ürdün'deki görev bundan farklı olmayacak” diye yanıt veriyor. 

Ürdün, kriz bölgesi Ortadoğu’nun göbeğinde bir istikrar adası olarak görülüyor. 1994 yılından bu yana komşusu İsrail ile imzalamış olduğu barış anlaşması geçerliliğini koruyor, ülkeye 30 yıldan bu yana barış hakim. Ancak teröristler Ürdün’de de eylemde bulunuyor. Ayrıca komşu Suriye'de Ürdünlü radikal eylemcilerin varlığına işaret ediliyor. GIGA Enstitüsü’nden Andre Bank, Suriye’de tahminen iki bin kadar Ürdünlü’nün aşırı İslamcı milis grupları içinde savaştığını söylüyor. Bunların Ürdün’e döndüklerinde neler olabileceği konusunda büyük endişeler bulunuyor.    

Hükümdara yönelik eleştiriler

Ortadoğu uzmanı Andre Bank, ülkesini otoriter bir biçimde yöneten Kral İkinci Abdullah’in halkı arasında itibarının yüksek olduğunu ama yine de onun aşırı derecedeki Batılı tarzını eleştiren seslerin de bulunduğunu vurguluyor. Kral’ın neo liberal sayılabilecek ekonomi politikalarının ülkeye özelleştirmeyi ve ekonomide deregülasyonu getirdiğini, bunun da işsizliğin ve yoksul sayısının patlamasına sebep olduğunu söyleyenler bulunuyor. Ortadoğu uzmanı Udo Steinbach 2011’deki Arap Baharı döneminde Kral Abdullah’a karşı gösteriler düzenlenerek reform taleplerinde bulunulmuş olduğunu, hatta bazılarının Kral’ın tahttan indirilmesini ve Kral’ın ailesinin kökenlerinin bulunduğu Haşimilerin egemenliğine son verilmesini istediklerini hatırlatıyor.          

Ürdün bir NATO ülkesi değil. Ancak Kral İkinci Abdullah liderliğinde ülke 2001 yılında ABD ile serbest ticaret anlaşması, 2002’de de AB ile ortaklık anlaşması imzalamıştı. Ürdün ABD‘nin NATO dışındaki en önemli müttefiklerden biri konumunda.  

Alman hükümeti Alman askerlerinin Ürdün'deki üsse yerleştirilmesine yeşil ışık yaktı. Federal Meclis 21 Haziran'da El Azrak üssüne taşınma konusunu görüşecek. Ancak bu konuda bir sorun çıkması beklenmiyor. Çünkü Federal Meclis'te temsil edilen tüm partiler Kral İkinci Abdullah'ın ülkesine asker gönderilmesine olumlu bakıyor. Sadece Sol Parti Alman askerlerinin yurt dışında operasyonlara katılmasını istemiyor.    

© Deutsche Welle Türkçe

Konstantin Klein