1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman mahkemesi: Almanca yazmak şart değil

Ajanslar21 Ekim 2005

Almanya’da Leipzig İdare Mahkemesi dün aldığı kararında, vatandaşlık başvurusu için dili konuşmak ve okuyup anlayabilmenin yeterli olduğuna‚ o dilde yazılı olarak ifade edebilmenin şart olmadığına hüküm getirdi. Mahkeme bir başka yabancının açtığı davada ise davacının okuma-yazma bilmemesi dolayısıyla vatandaşlık başvurusuna başvuramayacağına karar verdi…

https://p.dw.com/p/AaSc
Almanya'da vatandaşlık hakkında sahip olmak için Almanca bilgisi aranıyor
Almanya'da vatandaşlık hakkında sahip olmak için Almanca bilgisi aranıyorFotoğraf: dpa - Bildfunk

Yıllardır Almanya’da yaşayan bir yabancı Almanca yazamasa da vatandaşlık için başvuruda bulunabilecek, bunun için Almanca okuyup anlayabilmesi yeterli olacak. Alman vatandaşlığı için yaptığı başvuru, yeterli Almanca bilgisine sahip olmadığı gerekçesiyle geri çevrilen 42 yaşındaki bir Türk’ün açtığı davada Leipzig İdare Mahkemesi bu kararı aldı. 27 yıldır Stuttgart’ta yaşayan ve orta derecede Almanca konuşabilen davacının vatandaşlık başvurusu, yapılan iki dil sınavında da yazılı bölümden geçemediği için reddedilmişti.

İdare Mahkemesi kararında, Alman yaşam tarzına entegrasyon için Alman dilinin bilinmesi gerektiği vurgulandı. Yasaya göre, vatandaşlık için başvuruda bulunan kişinin, sözlü bilginin yanında yazılı dilde de belirli bir bilgiye sahip olması gerektiğini belirten mahkemenin kararında, “Ancak yabancının ailevi-bireysel alanda, iş alanında ve Alman makamları ile yazılı olarak anlaşabilecek durumda olması yeterlidir“ ifadesi kullanıldı.

Almanca metni kontrol edebilmek

Leipzig İdare Mahkemesi, vatandaşlık için başvuruda bulunan kişinin kendini yazılı olarak Almanca dilinde ifade edememesi durumunda, Almanca bir metni okuyabilmesi, bir başkasına yazdırabilecek durumda olması ve üçüncü bir kişi ya da makine tarafından kendi adına yazılan metni kontrol edebilmesinin yeterli olduğunu belirtti.

Davayı kazanan Nihat M.’nin avukatı Ursula Roeder, yıllardır sahip olduğu küçük restoranı başarılı bir şekilde işleten müvekkilinin sipariş sözleşmelerini dolduracak, Alman makamlarının sorularını yanıtlayabilecek durumda olduğunu, dolayısıyla mahkemenin, bunu yeterli bulduğunu belirterek “Müvekkilim Almanca testinin sadece yazılı bölümünü veremedi, diğer bölümleri başarıyla verdi. Yıllardır, hatta onyıllardır da diyebiliriz, Almanya’da işini görüyor, dükkan işletiyor. Tatil kartı yazmada tabii ki büyük gramer sorunları yaşıyor“ diye konuştu.

Alman vatandaşı olmak için hem yazılı, hem sözlü, çok iyi derecede Almanca bilinmesi gerektiğini savunanlar ise karara tepki gösterdi. Bu görüşü savunanlar, olayın sadece birine bir pasaport vermek anlamına gelmediğini vurguluyor ve yeni vatandaşlık yasasıyla Almanya’daki yabancıların entegrasyonun amaçlandığını hatırlatıyorlar. Avukat Roeder ise bu görüş karşısında, müvekkilinin de entegre olmak istediğini, ama Alman yaşamına dahil olabilmek için vatandaşlığa ihtiyacı olduğunu savundu.

Okuma – yazma bilmeyene vatandaşlık yok

Mahkeme bir başka yabancının açtığı davada ise ret kararı aldı. 20 yıldır Almanya’da yaşayan Lübnanlı davacı, Almanca konuşabilmesine rağmen, okuma - yazma bilmiyordu. Mahkeme, okuyamayan ve yazılanların doğruluğunu kontrol edemeyecek durumdaki bir kişinin vatandaşlık için başvuramayacağına karar verdi.