1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınında şikayetler artıyor

Monika Dittrich / DW18 Ekim 2006

Alman Basın Konseyi, bu yılki raporunu açıkladı. Bu yıl ekim ayına kadar gazetelerdeki haberler ile ilgili kendilerine 748 şikayet geldiğini belirten Basın Konseyi, özellikle haberlerin içine reklam katılması konusundaki şikayetlerde büyük artış kaydedildiğini vurguladı…

https://p.dw.com/p/AZfB
Alman gazetelerinde yer alan haberlere ilişkin şikayetler artış gösterdi
Alman gazetelerinde yer alan haberlere ilişkin şikayetler artış gösterdiFotoğraf: dpa

Alman Basın Konseyi’ne bu yıl yapılan şikayetler rekor düzeyde. Geçtiğimiz yıl vatandaşlar ve kuruluşlardan, gazetecilerle ilgili 750 şikayet gelmişti. Bu yıl bu sayıya daha ekim ayından ulaşılmış oldu. Basın Konseyi’nden Fried von Bismarck, şikayetlerin sayısındaki artışta, insanların şikayet imkanı olduğunu öğrenmelerinin ve bu imkanı kullanmaya başlamalarının önemli rol oynadığını belirtiyor.

Von Bismarck, Alman Susanne Osthoff’un Irak’ta kaçırılmasıyla ilgili Bild gazetesinin başlığının yarattığı tartışmaları örnek gösteriyor: “Bild gazetesi, ’Şimdi başı mı kesilecek?’ diye başlık attı. Bu manşet şikayet seline neden oldu, insanlar bunun bu şekilde yazılamayacağını söylediler. Bu konu şikayet komisyonunu uzun süre meşgul etti, bunun yazılıp yazılamayacağının cevabını bulmak zordu. Çünkü gerçekte durum öyleydi. Sonuçta ama şu karara vardık: Bu tabii ki zalimce bir gerçek ama yine de basın bu konuda haber yapma hakkına sahiptir ve bunu yaparken çok satışa yönelik bir başlık da kullanabilir.“

Bir başka şikayette konu, bir intihar eylemcisinin cesedini gösteren fotoğrafın gazetede yer alıp alamayacağı olmuş. Basın Konseyi, bu vakada basın kuruluşuna verebileceği en ağır cezayı, kamuoyu önünde uyarma cezasını vermiş. Basın Konseyi yönetmeliği gereği bu tür durumlarda basın kuruluşu uyarıyı kendisi yayınlamak zorunda. Basın Konseyi, bir başka vakada homoseksüelliği ‚sinir sisteminde bozukluk’ olarak tanımlayan bir makaleyle ilgili şikayeti ise temelsiz bularak geri çevirmiş.

Gazetecilere reklam uyarısı

Basın Konseyi sözcüsü Fried von Bismarck’ın medya mensuplarına, reklam ile yazıişleri bölümleri arasında belirgin bir sınır çekmeleri çağrısında bulunuyor. Gazetecilerin halkla ilişkiler ajanslarıyla giderek daha iç içe geçtiğini belirten von Bismarck, bunun sonucunda okuyucunun haber ile reklamı ayıramayacak hale geldiğini vurguluyor. Bu konuda 2006 yılı ekimine kadar Basın Konseyi, 11 basın kuruluşunu kamuoyu önünde uyarmak durumunda kalmış.

Basın Konseyi, sert yaptırımlarda bulunamadığı, yaptırım gücü uyarıyla sınırlı olduğu için dişsiz kaplan olmakla eleştiriliyor. Fried von Bismarck ise bu eleştiriyi geri çevirerek, Basın Konseyi’nin 50 yıllık geçmişinde büyük itibar kazandığını, yumuşak yöntemlerin de etkili olabildiğini belirterek şöyle diyor:

“Gazetecilerin çoğu basın kurallarına uymak için çaba gösteriyor ve şikayet gelmesinden, kurallara uymadıklarının söylenmesinden kaçınıyorlar. Hakkında olumsuz görüş bildirdiğimiz ya da yazılı uyarıda bulunduğumuz makaleleri yayınlayan yazıişleri müdürleri, kurallara göre davranmak istediklerini, uyarı alacak birşey yapmak istemediklerini vurguluyorlar.“

Basın Konseyi’nin tek işi, gazetecilere yönelik şikayetleri değerlendirmek değil tabii ki. Basın özgürlüğünü güvenceye almak ve iyileştirmek de Konsey’in görevleri arasında.