1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman avukatlardan Türk meslektaşlarına destek

20 Haziran 2017

Alman Avukatlar Birliği, Türkiye'de darbe girişiminden bu yana devam eden OHAL'de zor şartlar altında çalışan avukatlarla dayanışma gösteriyor. Birliğin Başkanı Schellenberg sundukları desteği DW'ye anlattı.

https://p.dw.com/p/2f0Uw
Deutscher Anwaltverein zur Türkei
Fotoğraf: Deutscher Anwaltverein

Alman Avukatlar Birliği Başkanı Ulrich Schellenberg Türkiye Barolar Birliği ile imzaladıkları dostluk anlaşmasına dair Deutsche Welle'nin sorularını yanıtladı. "Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını" belirten Schellenberg, "artık terörizm suçlamasının kapsamının çok geniş tutulduğuna dikkat çekti. Birlik Başkanı, Türk hukukçularda korkunun hakim olduğunu gözlediklerini söyledi.

Deutsche Welle: Sayın Schellenberg Alman Avukatlar Birliği Başkanı sıfatıyla dostluk anlaşmasını imzaladınız. Bu anlaşmanın somut etkisi ne olabilir?

Ulrich Schellenberg: Dostluk anlaşması ilk planda Almanya'daki avukatlarla Türkiye'deki avukatlar arasındaki dayanışmanın bir ifadesidir. Aynı zamanda takdirin de. Türkiye'deki meslektaşlarımızın görevlerini yerine getirebilmek için nelere katlanmak zorunda kaldıklarını görüyoruz. Çok sayıda avukat kabul ettiği ve savunmasını yaptığı müvekkil yüzünden tutuklandı. Müvekkil terör zannı altındaysa avukatı da otomatik olarak terör şüphelisi durumuna düşüyor. Bu nedenle Türkiye'deki meslektaşlarımızın çalışma şartlarını görüyor ve onları takdir ediyoruz. Türkiye'nin yeniden hukuk devleti olmasını destekliyoruz. Hukuk devletinin ana prensiplerinden biri de masumiyet karinesidir. Kimse hüküm giyene kadar terörist değildir. Bu çok önemli prensiplere Türkiye'de dikkat edilmiyor ve durum daha da kötüye gidiyor.

Ulrich Schellenberg - Präsident des Deutschen Anwaltvereins
Ulrich SchellenbergFotoğraf: S. Serkis

DW: Dostluk anlaşmasında belirtilen somut yardımlardan kasıt nedir?

Schellenberg: Türk hukukçuları için bir internet sitesi açtık. Bu sayede Türkiye'deki avukatlar Almanya'daki Türkçe bilen avukatlarla bağlantı kurup, Almanya'da iltica hakkı alıp alamayacakları, ya da Türkiye'den ayrılıp Almanya'ya yerleşme imkânının bulunup bulunmadığı gibi konularda onlardan bilgi alabilecekler.

DW: İnternet üzerinden yapılan iletişim güvenli olacak mı?

Schellenberg: İnternet sitesinde güvenlik standardını yeterince yüksek tutmaya çalışıyoruz. Ama korunma duvarları aşılamayacak hiçbir sistem olmadığının da bilincindeyiz. Şimdilik Türkiye'nin sitemizi gözetim altında tuttuğunu sanmıyoruz.

DW: Alman avukatlar birliğinin yardım sitesi yoğun şekilde kullanılıyor mu?

Schellenberg : İlk on gün zarfında internet üzerinden 40 temas kurulduğunu kaydettik. Türkçe sitemizi binin üzerinde kişi ziyaret etti. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu bunu, Türkiye'deki avukatların çalışmalarına yapılan müdahaleye karşı verilmiş önemli bir mesaj olarak değerlendiriyor.

DW: Kısa süre önce Türkiye'deki bir hukukçular toplantısına katıldınız. Türkiye'deki avukatlık mesleğiyle ilgili izlenimleriniz neler?

Schellenberg : Türkiye'deki ruh hali tahmin edilebileceği gibi oldukça kötü. Yaptığımız görüşmelerde Türkiye'deki avukat ve yargıçlara korkunun hâkim olduğunu öğrendik. Yargı bağımsızlığının en büyük düşmanı korkudur. Maalesef  Türkiye'de artık yargı bağımsızlığı yok. Terörizm suçlamasının kapsamı çok geniş tutuluyor. İthamda bulunulması bile tutuklanmaya yetiyor. Gözaltına alınanların çoğu isnat edilen suçu bile bilmiyor. Öğrendiklerinde de inanılması mümkün olmayan suçlamalarla karşılaşıyorlar. Örneğin, Taner Kılıç'ın tutuklanması. Uluslararası Af Örgütü Türkiye şubesi başkanı haberleşme uygulaması ByLock'u kullandığı iddiasıyla tutuklandı. Darbe teşebbüsü sırasında Erdoğan karşıtları bu uygulamayı kullanmışlardı. Başka hukukçuları da mağdur eden bu durum Türkiye'deki avukatların kabusu haline geldi.

DW: Tutuklanan hukukçuların yerini başka meslektaşları alıyor mu, yoksa bu avukatların müvekkilleri için her şey bitmiş mi oluyor?

Schellenberg : Türkiye'de iken birebir yaptığımız görüşmelerde Gülen hareketi üyeliğiyle suçlananların ya da yüksek rütbeli subay ve polislerin avukat bulamadıklarını öğrendik. Türk meslektaşlarımız bu kişilerin savunmasını üstlendiklerinde otomatikman terör destekçisi sayılmaktan endişe duyuyorlar. Çaresizlik içinde avukat arayıp da bulamayanlar var.

DW: Türkiye'de çalışma hakkı olup da onlara yardım edebilecek Alman avukatlar yok mu?

Schellenberg: Yıllar önce Alman uyruğuna geçmiş Türk asıllı avukatlar var. Ama bunun da neden fazla yararı olmadığını size şöyle anlatabilirim:Tutuklu avukatı olabilmek için müvekkil ile cezaevinde görüşülmesi gerekiyor. Ceza davalarında savunmanın yerinde yapılması gerekir. Ancak halihazırda avukatları olan tutukluların bile avukatları ile görüşmeleri kısıtlanıyor. Gözaltındaysanız haftada sadece bir saat dışarıyla irtibat kurabiliyorsunuz. Ailenizle mi yoksa avukatınızla mı görüşeceğinize karar vermeniz gerekiyor. Bu süre uzatılmıyor. Müvekkilin hangi dava aşamasında olduğu fark etmiyor. İddianamenin okunma tarihi yaklaştığında ya da yargısal denetim zamanlarında hukuki desteğe çok daha fazla ihtiyaç oluyor. Aynı zamanda müvekkiliyle görüşen avukatın yazılı not tutması da yasak. Not tutmuş olabileceği şüphesiyle avukatın cebindeki banknotlar bile kontrol edilebiliyor. Avukat ile müvekkil arasındaki görüşmenin ses ve görüntü kaydı da yapılıyor. Alışık olduğumuz savunma kurallarına göre çalışmak mümkün değil.

DW: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi müdahil olabilmek için Türkiye'deki bütün hukuki yolların denenmiş olmasını şart koşuyor. Alman Avukatlar Birliği olarak AHİM'in tutumunu yumuşatmak için ne gibi girişimlerde bulunuyorsunuz?

Schellenberg : Türkiye'deki hukuk kurallarından yararlanma imkânımız olmadığı gerekçesiyle insan hakları mahkemesinden farklı bir uygulama yapılmasını istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi'nde kapağı açılmamış on binlerce dava dosyası bulunuyor. Bu davalara bakan komisyonun sadece 7 üyesi var. 150 bin dava dosyasına sadece 7 kişi bakıyor. Çok uzun süreceği için bu yükün altından kalkmaları mümkün değil. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre davanın görülür bir zaman içinde tamamlanmasını talep etme hakkı bulunuyor. Süresi geçtiği gerekçesiyle bu davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne havale etme girişimi pekâlâ başarılı olabilir. Türkiye Anayasa Mahkemesi hafta ortasında bir mühendisin tutuklanmasının anayasaya uygunluğunu karara bağlayacak. Bu dava muhtemelen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde görülecek.

DW: Dostluk anlaşmanızı ve aracılık girişimlerinizi Türkiye Hükümeti nasıl karşılıyor?

Schellenberg : Türkiye'deki meslektaşlarımızdan, Türk Hükümeti'nin faaliyetlerimizden haberdar olduğunu öğrendik. Aynı zamanda sosyal medya kanalıyla yaymak için bizden destek görmeyi de umuyorlar. Bilindiği gibi Türkiye'de artık hür medya da yok.

© Deutsche Welle Türkçe

Wolfgang Dick