Aile içi şiddet AİHM gündeminde

Nadide Opuz adlı Türk vatandaşının, kadına yönelik şiddet konusunda Ankara'ya karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açtığı davada bu sorulara yanıt aranıyor.

Nahide Opuz, eski esi Hüseyin Opuz'un kendisine ve annesine yönelik kötü muamelelerinden ve bu muamelelere karşı devletin önlem almamış olmasından şikâyetçi.

Opuz, eski esinin ölüm tehditleri konusunda defalarca savcılıklara başvurmasına rağmen resmi makamlarca umursanmadığını, bunun sonucu olarak da kendisini korumaya çalışan annesinin eski esi tarafından öldürüldüğünü söylüyor.

Opuz'a göre tüm bunlar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yasama hakki, kötü muamelenin önlenmesi, adil yargı ve ayrımcılıkla ilgili maddelerine aykırı.

“Aile içi şiddet, İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı”

Nahide Opuz'un avukatları bu sabah Strasbourg'da yapılan duruşmada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden, aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddeti "işkence ve kötü muamele", dolayısıyla İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı bir uygulama olarak tanımlamasını istediler. Mahkeme bu talebe olumlu yanıt verirse, aile içi şiddet konusunda Avrupa genelinde yepyeni bir norm yaratmış olacak.

Davanın Ankara açısından en hassas yani ise, Nahide Opuz'un, kadın olduğu gerekçesiyle devlet tarafından kendisine ayrımcılık yapıldığı tezleri.

Davacı avukatları, Nahide Opuz'a yönelik tehditlerin resmi makamlar tarafından yeterince dikkate alınmamasının Türkiye'de kadın-erkek eşitliği olmamasından kaynaklandığını söylüyor ve yürürlükteki yasaların da bu durumdan sorumlu olduğunu savunuyorlar. Avukatlar bu durumun da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayrımcılıkla ilgili maddesine aykırı olduğunu söylemekteler.

Eğer mahkeme bu teze hak verirse, ilk defa bir devlet Strasbourg mahkemesi önünde kadın vatandaşlarına ayrımcılıktan hüküm giyecek.

Ankara suçlamaları geri çevirdi

Türk hükümeti ise davanın kadına karşı şiddet davası olmadığı şeklinde bir savunma yaptı ve başvurunun reddedilmesini istedi. Hükümet avukatları, davacının iç hukuk yollarını yeterince kullanmadığını, sığınma evlerine başvurmadığını ve kendisine ayrımcılık yapıldığına dair dava da açmadığını hatırlattılar.

Davaya Londra merkezli Interights adlı, kadın hakları konusunda uzmanlaşmış uluslararası bir sivil toplum örgütü de müdahil taraf olarak katılıyor. Interights'in temsilcileri, duruşmada yaptıkları konuşmada, aile içi şiddet konusunda devletlerin yükümlülüklerini hatırlattılar ve aile içi şiddetin aile sorunu olarak görülmemesi gerektiğini savundular. Davayla ilgili karar önümüzdeki aylarda açıklanacak.