1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AİHM’den Türkiye konusunda iki kritik karar

3 Şubat 2010

Avrupa Mahkemesi, Türk nüfus cüzdanlarında bulunan din hanesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı buldu. Mahkeme, Kürtçe harfler davasında ise Türkiye’ye hak verdi.

https://p.dw.com/p/LpeP
AİHM Türkiye'de uzun süredir toplumsal tartışma yaratan iki konuyla ilgili karar açıkladı
AİHM Türkiye'de uzun süredir toplumsal tartışma yaratan iki konuyla ilgili karar açıkladıFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye'de uzun süredir toplumsal tartışma yaratan iki konuyla ilgili olarak gündemine taşınan ilk davalarda bugün karar açıkladı.

Strasbourg Mahkemesi, nüfus cüzdanlarındaki din hanesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı bulurken, Kürtçe'de kullanılan ancak Türk alfabesinde olmayan bazı harflerin Türkiye'deki resmi kimlik belgelerinde kullanılmamasını ise sözleşmeyle uyumlu buldu.

Din hanesi ayrımcılık yaratır

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Avrupa İnsan Hakları MahkemesiFotoğraf: DW/ Daphne Grathwohl

Sinan Işık adlı Alevi Türk vatandaşı, Türk mahkemelerinin nüfus cüzdanının din hanelerindeki İslam ibaresini Alevi ibaresiyle değiştirme talebini reddetmelerini 2005 yılında AİHM gündemine taşımıştı. Işık, AİHM'ye yaptığı başvuruda, Türk mahkemelerinin ret kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili maddesine aykırı olduğunu savunmuş, Türk mahkemelerinin konu hakkında sadece Diyanet İşleri'nden görüş almış olmasını da eleştirmişti.

AİHM, davayı İslam-Alevi ya da din-mezhep penceresinden değil, “resmi kimlik kartında din hanesinin varlığı” açısından ele aldı. Mahkeme, Türk yasal mevzuatında geçtiğimiz yıllarda yapılan değişiklik ve bu değişiklik çerçevesinde Türk vatandaşlarına din hanesini boş bırakma hakkının tanınmasının da yeterli olmadığına hükmetti. Strasbourg yargıçlarına göre, din hanesinin boş bırakılması, bireyleri özellikle resmi kurumlar bünyesinde risk altında bırakabilecek potansiyel bir tehdit oluşturuyor.

Bu tespitlerden yola çıkan AİHM, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9'uncu maddesini ihlal ettiğine hükmetti. Mahkemenin gerekçeli kararında, ihlal hükmünün, davacının kimlik kartına istediği inancın yazılmamış olmasından değil, kimlik kartında din hanesinin varlığından kaynaklandığı vurgulandı.

Ankara karara itiraz edebilir

Karar 1'e karşı 6 oyla alındı. Karara karşı tek oy Portekizli yargıç Ireneu Cabral Barreto'dan geldi. Barreto karara ek olarak yayımlanan açıklamasında, kendisinin de kimlik kartında din ibaresi bulunmasına anlam veremediğini belirtmekle birlikte, AİHM'nin bugünkü hükmüyle mevcut içtihadının ötesine gittiğini savundu.

Türk hükümetinin karara 3 ay içinde itiraz hakkı bulunuyor. İtiraz olması ve AİHM'nin de itirazı kabul etmesi durumunda dava Strasbourg Mahkemesi'nin 17 yargıçlı Büyük Dairesi tarafından esastan yeniden görülecek. Ankara'nın itiraz etmemesi halinde ise karar kesinleşecek. Karar kendi alanında ilk olduğundan böyle bir durumda benzer olası davalar için içtihat oluşturacak. Ankara'nın kimlik kartlarındaki din hanesini kaldırmaması veya alternatif çözümler üretmemesi halinde ise Türkiye'den AİHM'ye benzer çok sayıda başvuru gelme riski mevcut. Konunun AİHM kararlarının uygulanmasından sorumlu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi önünde siyasallaşma ve Ankara'ya sorun çıkarma potansiyeli de bulunuyor.

Kürtçe harfler davası

Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları da adlarında Ş, Ç, Ğ veya I gibi harfler bulunması halinde, bu harflerin geçtiği kimlik kartları alamıyor
Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları da adlarında Ş, Ç, Ğ veya I gibi harfler bulunması halinde, bu harflerin geçtiği kimlik kartları alamıyorFotoğraf: picture-alliance/Bildfunk

AİHM kısaca Kürtçe harfler davası olarak bilinen "Kemal Taşkın ve diğerleri " davasında da kararını bugün açıkladı. Kürt kökenli 8 Türk vatandaşı tarafından 2004 ve 2005 yıllarında açılan ve tek dosya haline getirilen davalar, Kürtçe'deki Q, W ve X harflerinin Türkiye'de resmi kimlik ve belgelerde kullanımı konusunda AİHM gündemine taşınmış ilk başvuru olması bakımından önem taşıyor.

Adlarında Q, W ve X harfleri bulunan davacılar, Türkiye'de nüfus dairelerinin bu harflerden oluşan adları kayıt etmeyi reddetmelerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel yaşam ve aile hayatına saygı ile ayrımcılığın yasaklanmasıyla ilgili maddelerine aykırı olduğunu savunuyorlardı.

Avrupa'daki benzer sorunlar

AİHM bu davayla ilgili kararında Türkiye'de Kürtçe isim yasağı olmadığına ve söz konusu harfler dışında Türkiye'de insanların Kürtçe isimleri nüfusa kaydettirebildiklerine vurguda bulundu. Mahkeme Kürtçe isimlerin resmi yazışma ve belgeler ile güncel yaşamdaki kullanımı arasında fark olduğunu belirtti ve Avrupa'da göçler nedeniyle birçok ülkede benzer alfabe sorunları yaşandığına işaret etti. Mahkeme kulislerinde Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının da adlarındaki Ş, Ç, Ğ veya I gibi harflerle kimlik kartı alamadıkları hatırlatılıyor.

Mahkeme, bu gerekçelerle devletlerin resmi belgelerde kullanılacak resmi dil veya diller konusunda geniş takdir yetkisine sahip olduğuna, Kürtçe harfler konusunda Ankara'nın bu yetki sınırını aşmadığına ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni ihlal etmediğine hükmetti.

AİHM'nin bu kararı da kendi alanında bir ilk olması ve içtihat oluşturması bakımından önem taşıyor. Bu davada da davayı kaybeden davacıların karara 3 ay içinde itiraz hakları bulunuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Strasbourg

Editör: Ayhan Şimşek