1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Afrika’ya gerçekten yardım ediliyor mu?

Meike Scholz/DW9 Haziran 2007

G-8 Zirvesi’nde alınan 'Afrika’ya yardım' kararı tartışılıyor. Gelişmiş ülkelerin sözlerini tutmaması kadar, vadedilen yardımın miktarı ve biçimi de eleştiriliyor.

https://p.dw.com/p/Apyr
G-8 liderleri zirvede Afrikalı muadilleri ile buluştu.
G-8 liderleri zirvede Afrikalı muadilleri ile buluştu.Fotoğraf: AP

Almanya’nın Heiligendamm beldesinde düzenlenen G-8 Zirvesi Cuma günü sona erdi ama zirvede konuşulan konular ve alınan kararlar tartışılmaya devam ediliyor. Tartışmalar özellikle de Afrika’ya yönelik yardım kararı üzerinde yağınlaşmış durumda. Sekizler Grubu’na üye ülkeler, Afrika ülkelerine AIDS, sıtma ve veremle mücadele için 60 milyon dolar vadetti. Karar, Heiligendamm’daki zirveye paralel olarak Mali’de düzenlenen Yoksullar Zirvesi’ne de damgasını vurdu.

Mali’deki Yoksullar Zirvesi’nin katılımcıları G-8’den çıkan yardım kararını “şimdiye kadar çok söz verdiler ama tutmadılar” diye değerlendiriyor. Zirvenin organizatörü Daoutanie Dao’ya göre Afrika’nın sorunları, ‘zenginler kulübü’ Sekizler Grubu’nın aslında pek de umrunda değil “G-8 zirvelerinde verilen sözler içeriksiz” diyen Dao, alınan kararların uygulamaya geçirilmediğini vurguluyor. Buna da iki yıl önceki zirvede alınan, Afrika ülkelerinin borçlarını zilme kararını örnek gösteriyor.

"Söz değil eylem"

2005 yılında İskoçya’da yapılan G-8 Zirvesi’nde borçları silmenin yanı sıra, kalkınma yardımını yıllık 50 milyon dolar arttırma sözü de verilmişti. Yani bu yılki zirvede vadedilen 60 milyar dolarlık yardım, sadece bu sözün yinelinmesinden ibaret. Yoksullar Zirvesi’nin organizatörü, bu vaadin de yerine geleceğinden şüpheli; “Söz değil eylem görmek istiyoruz” diyor.

Afrika ülkeleri, öncelikle kalkınma yardımlarının söz verildiği gibi arttırılmasını talep ediyor. Bunun yanı sıra gıda güvenliği, su tedariki, eğitim ve yasa dışı göçle mücadele Afrika’nın çözüm bekleyen başlıca sorunları.

Daoutanie Dao bu sorunlar arasında bir de yolsuzluğu sayıyor. Yolsuzlukla mücadele için kalkınma yardımlarının şeffaf biçimde yerine ulaştırılması gerektiğini vurguluyor. Dao’ya göre yolsuzluk, demokratikleşme ve insan haklarının gelişmesine de engel.

Sübvansyon kalkınmayı baltalıyor

Hatta bazen gelişmiş ülkeler, Afrika ülkelerinin kendi kendilerine yardım etmelerini de engelleyebiliyor; örneğin gelişmiş ülkelerdeki çiftçilere sağlanan devlet sübvansyonlarıyla. Bu sübvansiyonlar sayesinde ucuza yapılan üretim ve ihracat, Afrikalı çiftçileri kendi pazarlarında mal satamaz hale getiriyor.

DW editörlerinden Karl Zawadsky de bu noktaya dikkat çekiyor: “Mali yardımlardan daha önemli olan, adil ticari koşulları oluşturmak. Geri kalmış ülkeler ancak bu sayede, AIDS ve sıtmayla mücadele etmek, altyapıyı, eğitim ve sağlık sistemlerini oluşturmak için gerekli parayı kazanabilir.”

İlle parasal yardım gerekmiyor

Zawadsky’ye göre sanayileşmiş ülkelerin verdikleri sözlerle yaptıkları arasında uçurum var: “Örneğin, geri kalmış ülkeler bir tropik ağaç gövdelerini Avrupa’ya vergi ödemeden satabiliyor. Ama bu ağaç herhangi bir işlemden geçirilmiş, örneğin mobilya haline getirilmişse, büyük oranda vergi ödemek zorundalar. Üstelik bu yüksek vergiler sadece tarım ürünleri değil, sanayi ürünleri için de geçerli. Oysa ki geri kalmış ülkeler için ticaretin kalkınma yardımından çok daha önemli olduğunu biliyoruz.”

Zawadsky, “Diğer yandan Afrika’daki siyasetçilerin de masum olmadığını vurgulamak gerek. Afrika’nın içinde bulunduğu korkunç durum, artık sömürgecilik döneminin etkileri olarak açıklanamaz. Savaş ve iç savaşlar, yolsuzluk ve adam kayırma bugünkü olumsuzlukların temel nedenleri” diyor.