1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Afrika'nın petrolü göz kamaştırıyor

Ajanslar25 Eylül 2004

Açlık ve sefaletin yaşandığı Afrika kıtasından çıkan petroller bazı ülkelerin ilgi odağı. ABD’nin petrol ihtiyacının yüzde 15’ini Afrika’dan sağladığı, bunu gelecekte artırmayı planladığı biliniyor. Çin de Sudan’daki petrol borularının korunması için ülkeye 4 bin asker gönderdi.

https://p.dw.com/p/Ab7b
Afrika kıtasından çıkan petrol, güzergah açısından ABD'nin işine geliyor.
Afrika kıtasından çıkan petrol, güzergah açısından ABD'nin işine geliyor.Fotoğraf: AP

800 milyon nüfuslu Afrika kıtası medyanın gündemine sadece iç savaşlar, AIDS hastalığı, açlık ve susuzluk sorunlarıyla gelmiyor. Yeraltı kaynakları açısından zengin olan Afrika kıtası bu özelliği nedeniyle de bazı ülkelerin ilgi odağı. ABD’nin petrol ihtiyacının yüzde 15’ini Afrika’dan sağladığı, bunu gelecekte artırmayı planladığı biliniyor.

Çin de Sudan’daki petrol borularının korunması için ülkeye 4 bin asker gönderdi. İngiltere’nin eski Başbakanı Thatcher’ın oğlu Mark Thatcher’se petrol zengini Ekvator Ginesi’ndeki bir darbe girişimini finanse ettiği gerekçesiyle geçtiğimiz haftalarda gözaltına alındı. Ancak Afrika sadece petrol zengini olması nedeniyle değil, uluslararası terörizmle mücadelede de önemli bir rol oynuyor.

Güzergahı ABD için kolay

Afrika ve Gine Körfezi’ndeki petrol, ABD’nin petrol ihtiyacının yüzde 15’ini karşılıyor. ABD, önümüzdeki on yıl içinde bu oranı yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyor. Nüfusu 500 bini bile bulmayan Ekvator Ginesi günde 300 ile 400 bin varil arası petrol üretimiyle, Nijerya ve Angola’nın ardından Afrika’nın Sahra Çölü’nün altında kalan bölümünde üçüncü petrol üreticisi olma yolunda ilerliyor.

ABD için Afrika petrollerinin cazip olmasının nedeni, Amerikan tankerlerinin buradan rahatlıkla Alantik’e gidebilmesi. Yani, Amerikalı tankerler petrol taşımak için daha çok kullanılan ve tehlikeli olan Ortadoğu’daki yolu kullanmak zorunda kalmıyor.

Mark Thatcher darbe girişimini finanse etti

Afrika’nın petrol kaynaklarının göz kamaştırdığı, geçtiğimiz ay yaşanan ilginç bir olayda da ortaya çıktı. İngiltere’nin eski Başbakanı Margaret Thatcher'ın işadamı oğlu Mark Thatcher, petrol zengini Afrika ülkesi Ekvator Ginesi'ndeki darbe girişimini finanse ettiği gerekçesiyle Güney Afrika'da tutuklandı. Thatcher suçlamayı reddetse de polis somut kanıtları olduğunu açıkladı.

1968'de İspanya'dan bağımsız olan Ekvator Ginesi'nde 1979'da iktidara gelen ve hakkında ağır insan hakları ihlalleri suçlamaları bulunan Devlet Başkanı Teodoro Obiang Nguema Mbasogo de darbe girişiminin ardında Thatcher'ın olduğunu öne sürdü. 51 yaşındaki Thatcher, kendisine yapılan muamele yasal olmamasına karşın hiçbir itirazda bulunmadı. Hakim karşısına çıkartılan Mark Thatcher, suçlamaları reddedince 300 bin dolar kefaletle serbest bırakıldı. Darbe iddialarının gündemi gelmesi işadamı Thatcher’ın Afrika’nın bu küçük ülkesinin petrollerine mi göz diktiği sorusunu beraberinde getirdi.

Çin de Afrika petrolleriyle ilgileniyor

Afrika’ya ilgi gösteren tek ülke ABD değil. Amerikalı ekonomi uzmanı David Hale, Çin’in de petrol borularının koruması için Sudan’a 4 bin asker gönderdiğinin altını çiziyor. Bazı uzmanlar, Afrika'daki hammade fiyatının önümüzdeki yıllarda artacağına dikkat çekiylor. Çünkü Çin ve diğer Asya ülkeleri de satıcı olarak yavaş yavaş dünya pazarına giriyor. David Hale, bu gelişmenin Afrikalılar için ekonomik büyüme şansı yaratacağını belirtiyor.

Terörle mücadeledeki önemi

Afrika kuşkusuz sadece petrol nedeniyle ilgili odağı değil, aynı zamanda Washington yönetiminin dünya genelinde sürdürdüğü terörizme karşı mücadelede de önemli bir rol oynuyor. Çünkü kıtadaki bazı ülkeler, birçok teröristin saklandığı ve terörist saldırıların planladığı yer olma özelliğine sahip. ABD’nin merkezi Stuttgart’ta bulunan Avrupa Komutanlığı, Kuzey Afrika’da anti terörle mücadelede görev yapıyor. ABD Avrupa Komutanlığı, 100 bin Amerikan askerinin Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’nun bir bölümündeki 90’dan fazla ülkedeki misyonlarda görev yapabilmesini koordine ediyor.

Washington terör örgütü El Kaide ve diğer terör gruplarının Afrika’ya yayılmasını endişeli biçimde izliyor. El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in 1990’lı yıllarda Sudan’da bir üssü olduğu sanılıyor. 1998 yılında Kenya ve Tanzanya’daki terör saldırılarının sorumlusu olarak Ladin gösteriliyor. Madrid’de düzenlenen 200 kişinin öldüğü saldırılarla ilgili olarak gözaltına alınan kişilerin Faslı olması, bu kişilerin dahil olduğu öne sürülen terör grubunun başındaki kişinin de yine bir Afrika ülkesi olan Tunus’tan gelmesi dikkatlerin bu kıtaya yönelmesine neden oluyor. ABD, Kuzey Afrika’da terörle mücadeleye ağırlık vermek istiyor. Ancak Washington yönetimi burada sürekli bir askeri üs kuracağı yönündeki haberleri yalanlıyor.

Merkezi Stuttgart’ta olan ABD Avrupa Komutanlığı’nın Komutan Yardımcısı Charles Wald, Afrika kıtasında gelecekte terörün ve AIDS hastalığının önünün alınamayacağını savunuyor. Sorunlarla dolu bu kıtanın Avrupa’ya yakın olduğuna dikkat çeken Wald, Avrupa ile Afrika’yı sadece Cebelitarık gibi küçük bir boğazın ayırdığını anımsatıyor ve bu iki tehlike ile mücadele için önlemler alınması gerektiğini belirtiyor.