Afrika Güvenlik Konseyi'ne girmek istiyor
14 Temmuz 2005Almanya, Japonya, Brezilya ve Hindistan’dan oluşan dörtlü grubun reform önerisi, Afrika’nın Güvenlik Konseyi’nde iki daimi üyelik almasını öngörüyor Afrika Birliği ise bu ay başında Libya’da yapılan toplantıda farklı bir reform önerisi ortaya attı. Buna göre Afrika, iki daimi üyeliğin yanında bir değil, iki tane de daimi olmayan üyelik talep ediliyor. Bu öneri hayata geçerse Güvenlik Konseyi’nde daimi olmayan üyelik sayısındaki artış dört değil, beş olacak. Afrika Birliği’nin önerisinin dörtler grubundan farklı bir başka yanı, yeni daimi üyeler için veto hakkının 15 yıllık geçiş dönemi ardından değil, hemen tanınması. Afrika Birliği, hangi Afrika ülkelerinin üyeliği alacağı konusunda ise bir uzlaşmaya varabilmiş değil.
Etiyopyalı siyaset bilimci Belachew Gebrewold Güvenlik Konseyi ile ilgili tartışmaları kuşkuyla karşıladığını belirtiyor:
‚’BM Güvenlik Konseyi’nde iki Afrika ülkesinin temsil edilmesi, BM’nin Afrika politikalarında ille de değişiklik olacağı anlamına gelmiyor.’’
Afrika'da acı deneyimler yaşandı
BM politikaları, Afrika’da sivil toplum açısından acı deneyimlerin yaşanmasına neden olabiliyor. On yılı aşkın bir süre önce Ruanda’da yüzbinlerce insan katledilirken BM eli kolu bağlı bir şekilde seyretmişti. Daha birkaç ay önce silah ihracatçısı Rusya ve Çin’in vetoları nedeniyle Hartum rejjimine karşı yaptırımlar uygulamaya konamamış, Sudan’ın Darfur bölgesindeki kriz tırmanmıştı.
Daimi üyelik için adı geçen ülkeler
Güvenlik Konseyi’nde Afrika’ya ayrılacak daimi üyelik için adı geçen ülkeler Senegal, Nijerya, Kenya, Mısır ve Güney Afrika. Siyaset Bilimci Belachew Gebrewold şöyle konuşuyor:
‚’Nijerya askeri açıdan güçlü gerçi. Ama bu, güçlü bir devlet olduğu anlamına gelmiyor. Güney Afrika da model bir ülke değil. Devlet Başkanı Thabo Mbeki’nin, Zimbabve Devlet Başkanı Robert Mugabe konusundaki hoşgörülü tavrı biliniyor. Yani Nijerya’nın da Güney Afrika’nın da örnek ülke olduğu söylenemez.’’
Senegal’deki Dakar Üniversitesi’nden sosyolog Tirmiziou Diallo da Afrika’da iki daimi üyelik için uygun aday olduğuna kuşkulu:
‚’Bir yandan bakıldığında, Avrupa ve ABD’nin ekonomik ve siyasi gelişimine çok büyük katkılarda bulunmuş olan Afrika kıhtasının uluslararası siyasi alanda karar alma süreçlerine katılması son derece meşrudur. Bu, Afrika kıtasının doğal hakkıdır. Ama diğer yandan reform planlarında tezatlar olduğunu görüyorum ve kendime soruyorum: Gerçekten Afrika’nın çıkarlarını etkili bir şekilde temsil edecek temsilcilerimiz var mı? Yoksa orada oturacak olan temsilciler sadece diğer ülkelerin dayatmalarına mı maruz kalacaklar? Soru bu. Afrika’yı sadece şekilsel olarak temsil edecek değil, gerçekten çıkarlarını savunacak güçte temsilcilerimiz var mı?’’