Af Örgütü’den AB’ye eleştiri

Bütün dünyadaki insan hakkı ihlalerini izlemek ve duyurmak amacıyla kurulan Amnesty International ya da Türkçe adıyla Uluslararası Af Örgütü, 140 ülkeyi kapsayan 2007 raporunu eş zamanlı olarak Londra ve Berlin’de açıkladı.

Af Örgütü’nün 2007 raporunda korkunun dünya politikasındaki en önemli faktörlerden biri haline geldiği, hükümet, baskıcı rejim ve silahlı grupların korkuyu araç olarak kullanarak hem insan haklarını ihlal ettikleri hem de dünyayı tehlikeli bir kutuplaşmaya doğru sürükledikleri belirtiliyor; baskın ve saldırı korkusuyla yaşayan toplumlarda ‘biz ve onlar’ anlayışı hakim olduğuna dikkat çekiliyor.

Af Örgütü Almanya Genel Sekreteri Barbara Lochbihler’in saptaması da bu yönde. Lochbihler “Çeşitli bölgelerde buna tanık oluyoruz. Hükümetler de, insan haklarını koruma garantisini ve hukuk devleti normlarını sulandırmak maksadıyla bu durumdan yararlanıyorlar” dedi. Milyarlarca insanın hayatını tehdit eden fakirlik ve AIDS’e karşı da devletler topluluğu bir şey yapamıyor.

Afrika ve Rusya vurgusu

Lochbihler ayrıca 2002 yılında Afrika eylem planıyla insan hakkı kurumlarının oluşturulup teşvik edilmesini kararlaştıran G-8’in vaatlerini yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. 2007 raporunda Avrupa Birliği’nin Afrikalı mültecilerle ilgili olarak Fas ile imzaladığı anlaşmayı da eleştiriyor ve mültecilerin Cezayir sınırındaki çöllük bölgede kaderlerine terk edildiklerini hatırlatıyor.

Af Örgütü Almanya Genel Sekreteri Lochbihler, insan haklarının sadece devlet tarafından değil ama bağımsız silahlı kuruluşlarca da ihlal edildiğini söylediği Rusya hakkında ise şöyle konuştu: “Örneğin Çeçenistan’da kaybolanların sayısı durmadan artıyor. Bu olaylar aydınlatılmalı ve Avrupa insan hakları mahkemesine başvurdukları için tehdide maruz kalan mağdur yakınlarına yardım edilmelidir.”

"Avrupa'da hukukun çöküşü"

Uluslararası Af Örgütü, AB'nin terörizmle mücadelede insan haklarına nasıl saygı gösterileceği sorusuna hala uygun bir cevap bulamadığını belirterek, CIA'nın yasa dışı adam kaçırma ve nakletme faaliyetlerinde işbirlikçilik yapılmasının "Avrupa'da hukukun üstünlüğünün çöküşü" anlamına geldiği uyarısında bulundu.

Uluslararası Af Örgütü'nün AB Temsilcisi Dick Oosting, düzenlediği basın toplantısında, dünyada korkuyu yaygınlaştırarak insan haklarını kısıtlama çabalarının Avrupa'yı da olumsuz etkilediğini söyledi.

Avrupa'nın, insan hakları alanında dünyaya saygın bir örnek olmak istiyorsa "önce kendi evindeki davranışlarını düzeltmesi gerektiğini" vurgulayan Oosting, aksi halde Avrupa'nın "kendi değerlerine ihanet etmiş olacağına" dikkat çekti.

"11 Eylül saldırılarının ardından geçen beş yılda, insan haklarına saygı gösterilerek terörizmle nasıl mücadele edileceği sorusuna Avrupa hala uygun bir cevap bulamadı" diyen Oosting, "Avrupalı ülkelerin CIA'nın alıkoyma ve yasa dışı nakletme faaliyetlerinde işbirlikçilik yapmaları, Avrupa'da hukukun üstünlüğünün çöküşü anlamına gelir. CIA faaliyetlerine Avrupalı hükümetlerin izin vermiş olması, neredeyse bu olayların Avrupa'da yaşanması kadar kötüdür" dedi.

"Korku politikasına son verilsin"

Oosting, Avrupalı hükümetlerin uzun vadeli çözümler üretmemesinin ve korkular üzerinden siyaset yapılmasının, endişe verici ırkçı ve ayrımcı gösterilerin yapılmasına yol açtığını anlatarak, gerilen ortamda yabancıların damgalandığını ve başta Müslümanlar olmak üzere dini azınlıklara şüpheyle yaklaşıldığını ifade etti.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Irene Khan da global insani değerlere herkesin sahip çıkması gerektiği görüşünde. Khan “İnsan hakları ihlallerine son verilmesi ancak, küresel dayanışma ve korku politikasından vazgeçilmesiyle mümkün olabilir. İnsan haklarının yüce bir değer olduğuna herkes kanaat getirmeli, global değerlerin yardımıyla bölünen dünyamız yeniden birleştirilmeli, bireysel insan haklarının vazgeçilmezliği onaylanmalıdır” diye konuştu.

Fransa'da yeni hükümete çağrı

Uluslararası Af Örgütü, Fransa'daki iltica hakkıyla ilgili son gelişmelerden rahatsızlık duyduğunu açıkladı. Örgütün Fransa'daki Başkanı Genevieve Sevrin, Paris'te düzenlediği basın toplantısında, yeni hükümete yaptığı çağrıda, göçmen başvurularıyla, iltica hakkı talep edenlerin birbirlerine karıştırılmamasını istedi.

Mültecilik başvurusunu, çok zor koşullardaki ülkelerden yaşam ve ölüm savaşı vererek gelenlerin yaptığını hatırlatan Sevrin, Fransa'da mülteci hakkı için başvuranlara son dönemde gereğinden fazla zorluk çıkartılmasını eleştirdi. Basın toplantısında, Fransa'da göçmenler için özel bir bakanlık kurulmasının da iltica için başvuranların işini zorlaştırılacağı görüşü savunuldu.