1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'nin Ortadoğu anlaşması

Bernd Riegert / DW2 Ağustos 2006

Ortadoğu krizini dün görüşen AB dışişleri bakanları, anlaşma sağlamakta zorlandı. Bakanlar, ateşkes çağrısından vazgeçerek, şiddetin bir an önce son bulmasını istediler. DW Brüksel bürosundan Bernd Riegert’in AB toplantısına ilişkin yorumu....

https://p.dw.com/p/AZoq

“AB dışişleri bakanları, son anda uçurumdan döndü. Farklı görüşü savunan iki grup, zorlu bir görüşmenin sonrasında anlaştı. Bakanlar, başlarında Demokles’in kılıcı gibi sallanan Irak travmasını unutmadı çünkü. AB ülkelerinin 25 bakanı, Irak’ın ardından, AB’nin yeniden dış politik bir mesele yüzünden bölünmesini göze alamazdı.

Şimdi toplantıdan çıkan çağrıya bakalım: AB, acil bir ateşkes çağrısı yapmaktansa, İsrail ile Hizbullah’dan aralıklı ateşkese gitmelerini istedi. Başka bir deyişle, savaşı taksit taksit bitirmelerini talep etti. Ateşkesten yana olan Fransa ve Finlandiya ile ateşkese karşı çıkan İngiltere ve Almanya’nın, İsrail’e daha fazla zaman tanınması talebi arasında bir orta yol bulundu. Bu uzlaşı sayesinde AB, görünüşü kurtarabildi. AB, şu anda yeni bir gerginliği kaldıramazdı. Yapılan çağrının etkili olamayacağı açık. Ama AB, Ortadoğu’daki sınırlı nüfuzunu zaten çoktan kaybetmiş durumda.

Diğer yandan AB, sadece İsrail’e değil, Hizbullah’a da “şiddeti durdur!” mesajı vererek tarafsızlığını da korumaya çalıştı. AB, Arap dünyasında İsrail yanlısı olarak görülen ABD’nin aksine, taraflar arasında arabulucu olarak ciddiye alınma şansını da bu sayede korudu.

Toplantı sonucunda çıkan açıklama metninde, “düşmanca davranışlara son, ateşe ara ve ateşkes” gibi farklı kavramlar kullanıldı. Bu kavramların belki diplomatlar açısından bir anlamı vardır. Ama AB dışişleri bakanları bir gerçeği gözden kaçırıyor: Ortadoğu’daki anlaşmazlık tarafları, pratikte fayda sağlamayacak diplomatik ifadelere aldırış etmiyor. AB’nin karı ise BM Güvenlik Konseyi’nde Lübnan krizi ile ilgili yapılacak bir sonraki toplantıda tek ses olarak konuşabilecek olması. Tabii Konsey’de veto yetkisine sahip iki üye AB üyesi Fransa ile İngiltere, varılan uzlaşıdan sapmazsa...

Avrupa’nın oluşturulacak barış gücüne asker gönderecek olması da takdir edilesi bir karar. Ancak Brüksel, bu konuda ancak İsrail, Hizbullah ve Lübnan aralarındaki askeri anlaşmazlık sona erdiği zaman harekete geçebilir. Bu çözümün hayata geçmesine de daha var.

Çünkü İsrail, önce Hizbullah’ı zayıflatma hedefinde ısrarlı. BM’nin yıllardır bölgede bulunan, Fransa komutasındaki gözlemci barış gücü Hizbullah’ı silahsızlandırmayı başaramamıştı. Belki de İsrail’in bu sorunu çözmesi, Avrupalılar’ın işine bile geliyor. AB’nin acilen nihai ateşkes talep etmemesinin arkasında, açık açık ifade edilmeyen bu görüşün yatması da olası.”