1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'nin gözü Portekiz seçimlerinde

2 Haziran 2011

Portekiz halkı yeni hükümeti belirlemek üzere bügün sandık başına gidiyor. Yeni seçilen hükümeti, AB ve IMF tarafından öne sürülen ağır tasarruf koşullarını yerine getirmek gibi zorlu bir görev bekliyor olacak.

https://p.dw.com/p/11TAJ
Portekiz Başbakanı ve Sosyalist Parti lideri Jose Socrates (solda) ile merkez sağ eğilimli Sosyal Demokrat Parti lideri Pedro Passos CoelhoFotoğraf: AP

Portekiz 2007 yılında AB’nin, ülke başkentinin adını taşıyan temel ilkeler anlaşmasının imza törenine ev sahipliği yapmıştı. 1986 yılında o zamanki adıyla Avrupa Topluluğu’na dahil olan Portekiz, 90’lı yıllarda hızlı ekonomik gelişme kaydetmiş ama daha sonra durgunluk ve artan kamu harcamaları yüzünden beli bükülmeye başlamıştı. Finans ve borç krizi yüzünden Jose Socrates hükümeti bu yılın mart ayında AB ve IMF’ten acil yardım talebinde bulundu ve azınlık hükümeti istifa etti. 5 Haziran seçimlerinden önce Portekiz’e 78 milyar euroluk yardım paketi hazırlandı.

Avrupa Para Bölgesi Başkanı Jean-Claude Juncker
Avrupa Para Bölgesi Başkanı Jean-Claude JunckerFotoğraf: AP

Avrupa Para Bölgesi Başkanı Jean-Claude Juncker maraton pazarlığın sonunda yardım anlaşmasına varıldığını duyururken, Portekiz’deki siyasi partilerin liderleri de yardım şartlarını kabul ettiklerini yazılı olarak Brüksel’e bildirdiler. Ancak sıkı kemer sıkma tedbirlerinin yeni parlamento tarafından onaylanacağının garantisi yok. Krizle mücadele pazarlığında AB’nin temsilciliğini yapan Jürgen Kröger,“Çok çabuk uygulanabileceği için tasarruf programı oldukça cazip. Bu nedenle, yeni hükümetin programı uygulamakla yükümlü olacağını seçime katılan bütün partilerin bilmesi gerekir” sözleri ile iktidara kim gelirse gelsin, sıkı tasarruf tedbirlerinin mutlaka uygulanması gerektiğini vurguladı.

"Halk kemer sıkmaya katlanamaz"

Portekiz’in üç yıl zarfında ek borçlanmayı azaltıp, finans piyasasında kredi bulabilecek hale gelmesi öngörülüyor. Ülke ekonomisi daralacak. Çoğu Portekizli daha az kazanacak. “Avrupa’nın güneyinde uygulanacak tasarruf tedbirlerinin süresi uzadıkça buna katlanma gönüllüğü azalacaktır. Aynı zamanda kredi itibarı olan ülkelerde de, daha fazla verme mecburiyetini seçmene kabul ettirmek de zorlaşacaktır. Tek, tek her seçmeni, sonunda kazançlı çıkacağına inandırmak kolay olmayacaktır” şeklinde konuşan Lüksemburglu Avrupa Parlamentosu üyesi Frank Engel halkın uzun süre kemer sıkmaya katlanacağına ihtimal vermediğini belirtti.

Kurtarma paketi karşıtları

Finlandiya, Hollanda, Fransa ve Avusturya’da borç krizi yüzünden milliyetçi sağa kayış sürüyor. Almanya’daki koalisyon hükümetinde de müflis Avrupa ülkelerinin milyarlarca euroyla kurtarılmasına karşı çıkan politikacılar var. “Şimdi en önemli görevimiz finans piyasalarında huzursuzluğa yol açmamak olmalı. Ekonomik düzelme ve istihdam artışı için buna mecburuz” diyen para ve mali işlerden sorumlu Komisyon üyesi Olli Rehn, krizlerin AB’yi zorlu bir sınava soktuğunu kaydetti.

AB Komisyonu’nun para ve mali işlerden sorumlu üyesi Olli Rehn
AB Komisyonu’nun para ve mali işlerden sorumlu üyesi Olli RehnFotoğraf: dapd

Olli Rehn, Yunanistan ya da Portekiz’in iflas etmesinin Avrupa’yı ağır bir resesyona sürükleyebileceğini söylüyor. Portekiz’in toplam gayrı safi hasıla içindeki payı oldukça düşük. Ancak Portekiz bankaları Fransız ve İspanyol bankalarıyla iç içe geçmiş durumda. Portekiz’in ardından İspanya’nın da domino taşı gibi devrilmesinden endişe ediliyor.

“Para yetmeyeceğinden, daimi devlet kurtarma mekanizması kurulamaz. Avrupa bünyesinde köklü mali reform yapılması gerekecek. AB’ne, finans piyasalarında daha fazla güven ortamı yaratabilecek hacimde bir bütçe kazandırılmalıdır” şeklinde konuşan Lüksemburglu muhafazakar Avrupa Milletvekili Frank Engel İspanya, İtalya, Belçika ya da Kıbrıs’ın kriz girdabına kapılması durumunda, yükü kimsenin kaldıramayacağını söyledi.


© Deutsche Welle Türkçe

Bernd Riegert/Ahmet Günaltay

Editör: Ayhan Şimşek