ABD'ye işkence davası

“New Yorker” dergisinin araştırmaları başka gerçekleri ortaya koyuyor. Dergi, Amerikan hükümetinin 11 Eylül saldırılarından sonra yurtdışında yakalanan terör zanlılarına bilgi alma amaçlı tehdit uygulanmasını göze aldığını gösteriyor. Herşeyin ötesinde bunun sistematik yapıldığına yönelik veriler var.

New Yorker dergisine çalışan gazetecilerden Jane Mayer, derginin son sayısında işkence skandalını doğrulayacak yapıda üç olaya yer veriyor. Olaylardan biri de Kanadalı Maher Arar’ın yaşadıkları. 34 yaşındaki Arar, 2002 yılında New York’daki Kennedy Havaalanı’nda Amerikalı yetkililer tarafından gözaltına alınmış, 10 gün Washington’da bir hapishanede kaldıktan sonra Suriye’ye gönderilmiş.

Kanıtlar yok

Amerikalı yetkililerin kendisine bir kağıt verdiğini belirten Arar, “Bana verdikleri kağıtta, El Kaide mensubu olduğuma dair ellerinde kanıt bulunduğu yazılıydı. Kanıtların neler olduğu konusunda ise bilgi verilemeyeceği belirtilmişti” diyor.

Ancak Arar, Amerikalı yetkililere Suriye’de işkenceye maruz kalacağı yönündeki endişesini dile getirse de gönderildiğini belirtiyor. Önce Portland’den Main Eyaletine uçtuğunu, ardından Roma’ya, Roma’dan Amman’a ve Amman’dan da uçakla Şam’a gönderildiğini ifade ediyor.

Suriye’nin başkentinde 10 ay bir hapishanede kalan Arar yaşadıklarını “İlk günlerde elektrik kablosuyla tüm vücuduma vurdular. Bir de psikolojik işkence vardı tabii. Sorgulamalarda götürdükleri odada, işkenceye uğrayan diğer tanıkların çığlıkları duyuluyordu” diye anlatıyor. Maher Arar, bir insan hakları örgütü aracılığı ile Amerikan hükümetini dava etti. Avukatı, Arar’ın artık yaralı bir insan olduğunu vurguluyor.

Mahmud Habib olayı

Arar olayı dışında basına yansıyan ikinci bir işkence skandalı daha var. Pakistan kökenli Avustralya vatandaşı Mahmud Habib de 2002 yılında yakalandıktan sonra Pakistan’a gönderilmiş, orada işkenceye maruz kalmış. Ardından Guantanamo’ya nakledilen Habib, geçen ay serbest bırakıldı.