1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD'nin iyimserliği

Peter Philipp / DW1 Ağustos 2006

BM Güvenlik Konseyi, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurması için İran’a 31 Ağustos’a kadar süre tanıyan karar tasarısını kabul etti. Ancak İran yönetimi, bu kararı şimdiden geri çevirdi. DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZos

“Washington, memnun görünüyor. Çünkü ABD’ye göre, BM Güvenlik Konseyi, sonunda Tahran’a yönelik açık ve yanlış anlaşılma ihtimali olmayan bir karar almayı başardı. Karara göre İran, bu ayın sonuna kadar uranyum zenginleştirmeye son vermezse kendisine ambargo uygulanma ihtimalini gözönünde bulundurmalı. Gerçekten de Konsey’de sadece Katar çekimser oy kullanırken, diğer 14 üye karara onay verdi.

ABD bu sonucu, ‘nihayet ortak bir tavra ulaşıldığı’ şeklinde değerlendiriyor. Ama acaba bu konuda fazla mı iyimser davranıyor? Güvenlik Konseyi’nden çıkan son karar, BM Şartı’nın 7 paragrafının 41. maddesine dayandırılıyor ve bu maddede, uluslararası toplumun taleplerini yerine getirmeyen söz konusu ülkeye yaptırım uygulayabileceği belirtiliyor, uygulanmak zorunda olduğu değil...

Bu da İran, talepleri bir kez daha reddederse, Güvenlik Konseyi’nin olası yaptırımlar konusunda mesai yapacağı anlamına geliyor. Şimdiden belli olan nokta ise askeri yaptırımın kesinlikle söz konusu olmadığı. Yaptırımlardan bahsedilirken ekonomik ve siyasi ambargo kastediliyor.

Washington yıllardır, Tahran’a yaptırım ve şiddet kullanma tehdidi ile boyun eğdirmeye çalışıyor. New York’da alınan kararın ise bunu sağlamada yetersiz kalacağı açık. Güvenlik Konseyi’nin üyeleri, İran’ın nükleer silaha sahip olmaması gerektiği konusunda uzlaşı sağlamış durumda.

Diğer yandan Tahran yönetimi, bu tür bir eğilimde olmadığını, nükleer programının barışçıl amaçlara hizmet ettiğini yinelemeyi sürdürüyor. Ayrıca İran, kendi imzasını da taşıyan Nükleer Silahların Yayılması Anlaşması’nı şimdiye kadar ihlal etmiş de değil.

ABD, İran karşıtı kampanyasıyla Avrupalıları yavaş yavaş kendi tarafına çekmeyi başarırken, Rusya ve Çin’i de ikna ettiğini düşünüyor. Moskova ve Pekin, son karara onay verdi. Ama ‘eğer Tahran talepleri reddederse ne yapılmalı?’ konusundaki görüş ayrılığı sürüyor. İran’a yönelik olası ambargoya, ne Çin ne de Rusya sıcak bakıyor. İki ülkenin İran’da yaptırımlarla tehlikeye atmak istemeyeceği menfaatleri var.

Bu noktada aslında bazı Avrupa ülkeleri de kafa yormalı. Almanya örneğin, İran’ın Avrupa’daki en önemli ticaret ortağı. Alman ekonomisi, Washington ile dayanışma uğruna İran ile olan ticari ilişkilerini bozmaya yanaşmayacaktır. İran’a her fırsatta kafa tutan ABD’nin de diğer ülkelelerin Tahran ile olan ticari ilişkilerini kıskançlıkla izlediği sır değil.

Kısacası, Tahran yönetimi, ‘Güvenlik Konseyi’nin, uranyum zenginleştirmeye son ver’ çağrısını geri çevirirse, ki gelen ilk tepki ona işaret ediyor, Konseyi’deki anlaşmazlık yeniden başgösterecek. Washington da muhtemelen Konsey’den çıkan İran kararı ile ilgili iyimser değerlendirmesini birkez daha gözden geçirmek durumunda kalacak.”