1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD'nin 11 Eylül yanlışları artıyor

Linda Staude18 Haziran 2004

ABD’de 11 Eylül saldırılarını soruşturmak için oluşturan araştırma komisyonunun araştırmaları sonucu, Amerikan resmi makamlarının yanlışlar yaptığı yönünde toplanan verilerin sayısı artıyor. 11 Eylül’ü araştırma komisyonunun hazırladığı ön raporun ayrıntılarını Washington’dan Linda Staude bildiriyor...

https://p.dw.com/p/AbF4

ABD’de hükümet, 11 Eylül saldırıları sırasında Amerikan hava sahasında tam olarak ne olduğunu ve New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin çökmesinin engellenmesinin mümkün olup olmadığını ortaya çıkarmak için bağımsız bir soruşturma komisyonu kurmuştu. Komisyonun çalışmaları sonucu, ABD resmi makamlarının ciddi yanlışlar yaptığı yönünde toplanan verilerin sayısı artıyor.

Komisyonun son olarak yayınladığı ön raporda, Kuzey Amerikan Hava Savunma Komutanlığı (NORAD) ve Amerikan Sivil Havacılık Dairesi’nin (FAA) hataları sıralanıyor. Komisyonun raporuna göre, 11 Eylül saldırılarını engellemek mümkündü.

Bush rapordan memnun değil

Başkan Bush, 11 Eylül araştırma komisyonunun raporundan pek memnun kalmadı. Gerekçesi gayet açık. Raporda, El Kaide örgütü ile Saddam Hüseyin arasında bağlantı olduğu yönünde kanıt bulunamadığı belirtiliyor. Oysa El Kaide ile Saddam Hüseyin arasında doğrudan bir bağlantı olduğu iddiası, Irak Savaşı’nın başta gelen gerekçelerinden biriydi.

Bush, komisyonun ön raporunda belirtilen hususlara katılmadığını belirtiyor ve ”Irak ve El Kaide arasında ilişki olduğu konusunda ısrar etmemin nedeni, Irak ile El Kaide arasında ilişki olmasıdır” ifadesini kullanıyor. Komisyona göre, Irak ile örgüt arasında gerçekten de bir ilişki vardı, ancak bu ilişki 90’lı yılların başındaydı ve sonuçsuz kaldı.

11 Eylül’de yaşananlar

Komisyonun soruşturmalarında, 11 Eylül günü uçakların kaçırılmasının ardından resmi makamlar arasında tam bir karışıklık yaşandığı sonucu çıkıyor. 11 Eylül sabahı saat 08.25’te Amerikan Havayolları’nın 11 sefer sayılı uçağının radar ekranlarından kaybolmasından kısa bir süre sonra, uçağı kaçıran teröristlerin başı olduğu belirtilen Muhammed Atta’nın "Elimizde uçaklar var. Sakin olursanız, kimseye birşey olmaz, havalimanına geri dönüyoruz” şeklindeki sözleri telsiz kayıtlarına geçiyor.

Bundan 21 dakika sonra bu uçak Dünya Ticaret Merkezi’nin kuzey kulesine çarpıyor. İlk iki avcı uçağı ise ancak bundan yedi dakika sonra ve neredeyse 300 kilometre uzaklıktan havalandırılıyor. Boston’daki kontrol kulesinin orduya gönderdiği gecikmeli alarm mesajına gelen cevap ise; "Bu bir tatbikat mı yoksa gerçek mi?"

Şaşkınlık ve iletişimsizlik

11 Eylül Komisyonu’nun raporu, tam anlamıyla bir şaşkınlığı ve iletişim bozukluğunu belgeliyor. Pilotlar ne olan bitenden haberdardı, ne de nereye uçacaklarını biliyordu. Hava kuvvetleri, New York hava sahasını korumaya aldığında Dünya Ticaret Merkezi’nin ikinci kulesini de çoktan alevler sarmıştı.

Raporda ayrıca Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin kaçırılan uçakların düşürülmesi emrini sık sık verdiği, ancak kaçırılan dört uçak düşünceye kadar bu emrin askeri pilotlara ulaştırılamadığı da belirtiliyor. Komisyonun kamuoyuna sunduğu kayıtlardan biri de Uçuş Kontrol Merkezi ile Hava Savunma Komutanlığı arasında geçen iletişimi belgeliyor. ”Uçağı düşürüp düşürmeyeceğimizi bir düşünelim mi?” sorusuna ”Bilmiyorum” cevabını alan yetkili, kararın 10 dakika içinde verilmesi gerektiğini belirtince, aldığı cevap tüyler ürpertici: ”Kusura bakma, herkes az önce odadan çıktı.”

Raporun verileri ışığında yolcular düşürmeseydi, Amerikan Hava Kuvvetleri’nin dördüncü uçağı düşürmekten aciz olduğu ortaya çıkıyor. Rapor, ABD’nin hazırlıklı olmadığını, birçok yetkilinin doğaçlama çalıştığını ve gerekli emir-komuta zinciri ile bilgi ağının kullanılamadığını belirtiyor.

11 Eylül sonrası

Bugün ise durum farklı. Yolcu uçaklarının önlem olarak düşürülmesinin önünde bir engel bulunmuyor. Hava Savunma Komutanlığı ile Sivil Havacılık Dairesi’nin arasındaki işbirliğinde de önemli gelişmeler kaydedildi. Ancak Hava Kuvvetleri’nden General Ralph Eberhart, önlemlerin de sınırı olduğunu ifade ederek "Şimdi birisi Kansas’ta ufak bir havalimanından kalkıp 10 dakika sonra uçağı bir yere çarptırmak isterse, bunu engelleyemeyiz” diyor.