1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB’den çok dillilikte yeni dönem

Bernd Riegert-Brüksel / DW26 Şubat 2007

23 resmi dile sahip AB, her yıl yüzbinlerce sayfalık belgenin çevrilmesine ve toplantıların anında tercümesine yaklaşık 1 milyar euroluk kaynak ayırıyor. AB Komisyonu, bu alana verdiği önemi yeni bir komisyon üyesi atayarak ortaya koydu.

https://p.dw.com/p/AZUM
Rumen siyasetçi Leonard Orban Avrupa Komisyonu'nun çok dillilik komiseri olarak atandı
Rumen siyasetçi Leonard Orban Avrupa Komisyonu'nun çok dillilik komiseri olarak atandıFotoğraf: picture-alliance / dpa

27 üyeli Avrupa Birliği’nin 23 resmi dili var. Üyelerin aralarında anlaşabilmeleri için de 1 500 tercüman çalıştırıyor. Çok dillilik AB’nin vazgeçilmez özelliği. Avrupa Komisyonu’nun dillerden sorumlu Rumen üyesi Leonard Orban dil yelpazesinin genişliğinden memnun. Ama çok dillilik AB’ne pahalıya geldiği gibi zaman zaman yanlış anlamalara da yol açabiliyor.

Her Avrupa Birliği vatandaşı, Birlik kurumlarına ana diliyle başvurma hakkına sahip. Bu ilke, Avrupa Birliği’nin 50 yıl önce aldığı ilk kararlar arasındaydı. Altı devlet arasında kurulan Avrupa Topluluğu yola dört resmi dille koyulmuştu. Yılbaşında Romanya ve Bulgaristan’ın da katılmalarıyla üye sayısı 27’ye, resmi dillerin sayısı da 23’e çıktı. Son yıllarda doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa ailesine katılmaları resmi dil sayısının bir kat artmasına yol açtı. Babil kulesini andıran dil curcunasında sözcüklerin farklı kombine edilmesiyle binlerce çeviri sonucu çıkarabilen bu yeni ortama alışmak kolay değil.

Yüzmilyonlarca sayfa, 1 milyar euro masraf

Dillerden sorumlu yeni Komisyon üyesi Leonard Orban’ın göreve başlama vesilesiyle düzenlediği ilk basın konferansında yaptığı konuşma, anında 21 dile çevrildi. Avrupa Birliği geçen yıl Finlandiya’dan Yunanistan’a kadar bütün üyelerin çıkardıkları ortak belgeleri bütün yazışma dillerine çevirdiği için ortaya “1,5 milyon sayfalık bir birlik dökümanları manzumesi” çıktı. Sadece Malta bütün belgelerin kendi diline çevrilmesinde ısrar etmedi. Çevirilerin yıllık faturası bir milyar euro’yu aşıyor.

"Ortak iletişim dili mümkün değil"

Dillerden sorumlu Komisyon üyesi Orban, örneğin İngilizce gibi tek bir resmi dile geçilmmesinin söz konusu olamayacağını söylüyor. Orban, “Avrupalıları, İngilizce ya da başka bir dil olsun, tek bir resmi dil kullanmaya zorlamak siyasi bakımdan kabul edilemez. Ortak iletişim diline geçilmesi mümkün değildir” diye konuşuyor.

Tek resmi dil formülüne başta, Fransız, Alman, İtalyan ve Polonyalılar olmak üzere büyük çoğunluğun karşı çıkacağı kesin. Bu nedenle Leonard Orban bütün Avrupalıları mümkün olduğunca fazla yabancı dil öğrenmeye teşvik etmek istiyor. Ama yabancı dil de dahil olmak üzere, eğitim politikası milli hükümetlerin yetkisinde.

Çok dilliliğin siyasi önemi

Dillerden sorumlu Komisyon üyesi atanmasına anlam vermekte zorlananlar çoğunlukta. Leonard Orban, kültürden sorumlu komisyon üyeliğinden ayrılarak yaratılan bu yeni görevle ilgili olarak şunları söylüyor. Orban, “Komisyon üyesi olarak görev alanıma iki önemli konu giriyor. Bunlardan biri çok dilliliğin siyasi önemi. Bazı üye ülkelerde bu konu çok önemli. Rekabet gücü, toplum kültürü ve hukuk gibi diğer siyasi konularla da yakından ilişkili” riye konuşuyor.

Orban örneğin özel şirketlerin müşterilerinin dilini kullanmalarının önemine ve öncelikle orta ve küçük ölçekli işletmelerin bu alanda hala eksikleri olduğuna işaret ediyor. Ama aynı zamanda, Avrupa, Çin ve Hindistan’da en çok, global ekonomi dili olan İngilizce’nin kullanıldığını da göz ardı etmiyor.

Yeni resmi dil talepleri

Avrupa’nın dil haritası giderek zenginleşiyor. İrlanda dili Ocak ayında resmi iletişim dilleri arasına girdi. İspanya’nın Katalonya ve Bask bölgeleri kendi dillerini de Brüksel’e kabul ettirmek istiyorlar. Bunların dışında Avrupa’da 40’ın üzerinde yerel dil daha var.

Dillerden sorumlu komisyon üyesi Orban mevcut resmi dilleri çevirebilecek eleman bulmakta zorlanıyor. Öneğin Fince bilen Yunan, ya da Portekiz’ceyi ana dili gibi konuşabilen Polonyalı bulmak sanıldığı kadar kolay değil. Orban, “Üye ülkelerin, bu zor görevin altından kalkabilecek kapasitede çok daha fazla çevirmen yetiştirmeleri gerekir” diyor.

Orban’ın Brüksel’deki ilk basın toplantısında da çok dillilik çevirmenlerin mesai planına takıldı. Eleman yokluğundan Komisyon üyesinin konuşması gerekli olan 22 dile değil de sadece 16 dile tercüme edilebildi.