210110 EU Eröffnungskonferenz Armut

AB Dönem Başkanı İspanya’nın başkenti Madrid’de perşembe günü bir araya gelen AB temsilcileri, “Yoksulluk ve Sosyal Dışlanmayla Mücadele Yılı”’nın resmi açılışını yaptı. “Yoksulluğa İzin Yok” sloganı altında, bir yıl boyunca yoksulluğun önlenmesine yönelik etkinlikler düzenlenmesi ve konunun gündemde tutulması planlanıyor. Kararlı bir mücadele çağrısında bulunan politikacılar, Avrupa’nın geleceği için sosyal diyalogun önemine vurgu yapıyor.

Yaklaşık 80 milyon AB vatandaşı açlık sınırının altında yaşıyor. Bu AB ülkelerindeki toplam nüfusun yüzde 17’si demek. AB Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso’ya göre bu utanç verici bir tablo. “Yoksulluk ve Sosyal Dışlanmayla Mücadele Yılı”’nın resmi açılışında hazır bulunan Barroso, AB vatandaşlarını yoksulluğa karşı seferberliğe geçmeye çağırdı ve üye ülkelerden çabalarını artırmalarını istedi. İspanya Başbakanı José Luis Rodriguez Zapatero, Komisyon'a destek sözü verdi:

“Konsey Dönem Başkanı İspanya bu bağlamda, özellikle dışlanma tehdidi altındaki gruplara dikkat çekmek istiyor. Yaşlılar, engelliler, işsizler ve aynı zamanda kadınlar. AB üyesi 27 ülkenin tamamı çabalarını kuvvetlendirmeli, hepsi bu grupların dışlanmasına karşı mücadele etmeli.“

En önemli sorun dil

Açılış toplantısında, sosyal dışlanma ya da yoksulluk mağdurları da tecrübelerini anlattı. Çoğu dört yıl önce Ermenistan’dan Valencia’ya gelen Marianna Poghosyan ile benzer durumlar yaşamış. Poghosyan, karşılaştığı zorlukları şöyle anlatıyor:

“Pek çok sorun mevcut ancak doğal olarak ilki dil konusu. Bir de kimseyi tanımamak. Tamam, İspanya’dasın ancak insanlarla temasta bulunmak çok zor. Hemen öyle birine gidip “Hey ben buradayım“ diyemezsin.“

"Rekabet yeteneğimizi kaybettik"

İspanya Başbakanı Zapatero’ya göre, AB’nin ekolojik ve sosyal açıdan büyümeye ihtiyacı var. AB’nin gelecek stratejileri konusunda öneriler üzerinde çalışan AB Düşünce Grubu Başkanı Felipe Gonzalez de aynı görüşte:

“Rekabet yeteneğimizi kaybettik, üretkenliğimiz azaldı. Yeni teknolojilerin getirdiklerine kötü bir şekilde ayak uydurduk. Konu yoksulluk ve sosyal dayanışma olduğu halde neden bunlardan bahsediyorum? Çünkü değer artışı olmaksızın, 50’li yılların sonunda ya da 60’lı yıllarda olduğu gibi, kalıcı bir sosyal dayanışma politikası yapmak mümkün değil.“

Yoksulluk ve adalet

Yoksulluğun bir de adalet boyutu var. Uluslararası Af Örgütü Almanya bürosu tarafından düzenlenen, “Yoksullar Haklarını Nasıl Alacaklar?“ başlıklı konferansta yoksulluk ve adalet arasındaki ilişkiye değinildi. Dünyada yaklaşık 4 milyar insan, hukuk devleti anlayışının sunduğu olanaklara erişemiyor. Yani dava açıp hakkını arayabilmek için yeterli para ve eğitime sahip değiller.

Yoksul insanlar dava açmayı başarsalar bile, dava genellikle çok uzun sürüyor ya da alınan kararlar uygulanmıyor. Ancak sadece gelişmekte olan ülkelerde değil, Almanya’daki sosyal yardım dernekleri de yoksul insanların haklarını her zaman yargı yoluyla alamadıklarından şikâyetçi. Uluslararası Af Örgütü Almanya’nın genel sekreteri Monika Lüke, bu konuya ağırlık vermelerinin nedenini şöyle açıkladı:

“Yoksulluk ve insan hakları genellikle birbirleriyle bağlantılı. İnsan hakları ihlalleri, insanları yoksulluğa sürüklüyor ve yoksul insanlar sıklıkla insan hakları ihlallerine maruz kalıyor. Ayrıca diğer insanlara nazaran, hakları daha fazla ihlal ediliyor.“

© Deutsche Welle Türkçe

Reinhard Spiegelhauer - Sabine Ripperger / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Hülya Köylü