1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

071211 EU-Verträge

7 Aralık 2011

AB'de ortak para birimi Euro'nun kaderi açısından kritik bir dönemece giriliyor. Fransa ve Almanya'nın önerisi üzerine AB liderleri AB antlaşmalarının değiştirilmesini gündemine alıyor. Peki uzmanlar bu konuda diyor?

https://p.dw.com/p/13OTy
Fotoğraf: Fotolia

Avrupa Birliği'nde ortak para birimi Euro'nun kaderi açısından kritik bir dönemece giriliyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, hafta başında bir araya gelerek, AB antlaşmalarında değişiklik yapılması gerektiğini söylemişti. AB devlet ve hükümet başkanları da perşembe günü düzenlenecek zirvede Sarkozy ve Merkel'in değişiklik önerilerini masaya yatıracak. Ancak üye ülkeler arasında görüş ayrılıkları olduğu gibi AB Komisyonu da farklı bir tutum sergiliyor.

AB Anayasası süreci

AB Komisyonu yürürlükteki antlaşmaların, üye ülke bütçelerinin daha sıkı kontrol edilmesi konusunda yeterli olduğu görüşünde. Peki AB antlaşmalarını değiştirmek ne ölçüde mümkün? Brüksel'den Katrin Brand, daha önceki deneyimlerden yola çıkarak bu soruya yanıt aradı:

“Avrupa hukukunu değiştirmek zor bir süreç.” Şu günlerde Brüksel'de, Merkel ve Sarkozy’nin önerisine karşı çıkanların en büyük argümanı bu.

Oysa Avrupa Parlamentosu eski milletvekillerinden, Alman poltikacı Sylvia Yvonne Kaufmann böyle düşünmüyor. 2002-2003 yılları arasında 17 ay boyunca Avrupa Anayasa Konvansiyonu'nda görev alan Kaufmann, o dönem Avrupa'nın ilk ortak anayasa taslağının oluşturulması çalışmalarında olumlu deneyimler edindiğini vurguluyor.

Merkel und Sarkozy Treffen Frankreich
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas SarkozyFotoğraf: dapd

Berlinli politikacı, bundan 10 yıl önce Avrupa Parlamentosu’nda Sol Parti milletvekiliydi. O dönem sayısı sadece 15 olan Birlik ülkeleri, büyük bir atılımla Avrupa’nın kendi anayasasına sahip olması gerektiğine karar verdi. Çok sayıdaki antlaşma birleştirilerek anayasada toplanacaktı. Bu görev için Avrupa Anayasa Konvansiyonu oluşturuldu.

Kaufmann’a göre bu büyük bir yenilikti. Kaufmann, “Çünkü o zamana kadar Avrupa'da bir adım atılacağı zaman, sadece hükümetler arası müzakereler yürütülür, bakanlıklar ve bakanlar üzerinden kapalı kapılar ardında müzakereler yapılırdı. Bu müzakerelerde hiçbir milletvekili yer almazdı” diyor.

Anayasa rafa kalkmıştı

Avrupa Anayasa Konvansiyonu ise çok farklı bir yapıdaydı. Avrupa Parlamentosu üyeleri, ulusal parlamentolardan milletvekilleri, AB'ye üye ülkelerin hükümetleri ve AB Komisyonu, Avrupa antlaşmalarını değiştirmek için bir çatı altında birlikte çalışıyordu. Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi’nin Avrupa Parlamentosu milletvekili Elmar Brock da o günleri çok iyi hatırlıyor. Brock, “Konsey'de Avrupa Parlamentosu ve ulusal meclislerde olduğu gibi, en sol politik görüşten en sağa kadar, bütün siyasi görüşler temsil ediliyordu” diye konuşuyor.

Konsey, 2003 yılında 17 aylık bir çalışmanın ardından hazırladığı Avrupa Anayasası taslağını kamuoyuna sundu. Bu taslak, 2004 yılında AB ülkelerinin hükümet ve devlet başkanları tarafından imzalandı. Ancak yeni anlaşma, Fransa, Hollanda ve İrlanda'da yapılan referandumlarda halktan destek görmedi ve rafa kaldırıldı.

Elmar Brock, referandumlardan çıkan ret kararlarının, antlaşmanın kendisiyle ilgili olmadığını düşünüyor: “Bu karar, Fransa'da Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ı cezalandırma eylemiydi. Unutmamalıyız ki her seçim veya halk oylamasında, esas konuyla hiçbir ilgisi olmayan başka faktörler de rol oynuyor.”

"Konvansiyon oluşturulmalı"

Sylvia Yvonne Kaufmann ise referandum sürecinin bir başka boyutuna dikkat çekiyor ve vatandaşların, Konvansiyon'un çalışmalarıyla ilgili yeterince bilgilendirilmediğini belirtiyor. Kaufmann, böyle bir konvansiyona önümüzdeki yıl da ihtiyaç duyulabileceğine dikkat çekerek, bu sefer halkın çok iyi bilgilendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Kaufmann Avrupa antlaşmalarında değişiklikler yapmak için yeni bir konvansiyon oluşturulmasının, doğru bir yöntem olacağını düşünüyor.

Kaufmann sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ben şahsen bir konvansiyon oluşturulmasından yanayım. Ekonomi ve para politikaları dahil olmak üzere, değişiklikler için halkın desteği kazanılmak isteniyorsa, bu tartışmayı hep birlikte yürütmek, sınırlar ötesinde, siyasetle halk arasında yürütebilmek için konvansiyonun uygun bir araç olduğunu düşünüyorum.”

Kaufmann, çalışma alanının net ve açık bir şekilde belirlenmesi durumunda konvansiyondaki milletvekilleri ve hükümet üyelerinin daha hızlı sonuç alabileceğini belirtiyor.

Kaufmann ve Brock’a göre, AB antlaşmalarını değiştirme konusundaki asıl sorun konvansiyondan ziyade, arkasından ne olacağı. Nitekim antlaşmaların değiştirilebilmesi için 27 üye ülke hükümetinin onayı gerekiyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Katrin Brand, Çeviri: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu