1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'de genişleme süreci sona mı eriyor?

Klaus Scheffer14 Nisan 2005

AB’nin genişleme sürecinden duyulan keyif etkisini kaybetti. Kutlamalar yerini eleştirel gözlemlere ve arka plandaki sorunların konuşulduğu tartışmalara bıraktı. Avrupa Parlamentosu, Bulgaristan ve Romanya’nın AB üyeliğinin, iki ülkede yapılan reformların devam etmesi şartıyla kabul etti. AB’nin genişleme süreci sona mı eriyor? Klaus Scheffer’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZxB

“Avrupa Birliği’nin Romanya ve Bulgaristan’ı AB’ye alma istemi uzun zamandır kapalı bir kutu. Bir sonraki genişleme planına dahil olan iki ülkenin üyelikleri daha ileri bir tarihe ertelenebilir, çünkü Romanya ve Bulgaristan AB’ye bir yıl önce üye olan Polonya veya Çek Cumhuriyeti kadar büyük değil. Ancak o zamandan beri şartlar değişti. Mayıs 2004’te AB’ye yeni katılanları memnuniyetler karşılayıp, ufukta gözleri yeni katılacak adayları arayan ve daimi genişleme hedefinde olanların bugün sesleri çıkmıyor.

Politikacılar, Avrupa Birliği’nin doğuya doğru genişlemesinden sonra büyümesinde bazı hataların yapıldığını hatırlatıyor. Bu geçiş dönemindeki bir yıl içersinde AB muazzam bir şekilde değişti. Yeni üyeler pazarı ve ulusal iş imkanlarını zorluyor. Politikacılar ise yangın yerinden kaçmaya çalışıyor. Hizmet yönetmelikleri değiştiriliyor, asgari ücret tespit edilmeye çalışılıyor, vergi dampingiyle mücadele ediliyor ve politikacılar yeni üyelerin birlikle birlikte herşeyi bu kadar kolay yapmasına şaşırıyor.

Polonya ve Çek Cumhuriyeti, Brüksel’deki yetkililere müteşekkir ve orada olmaktan ötürü çok mutlu oldukları rolü yapmıyor. Kendilerine açıkça yöneltilmeyen sitemler karşısında gerçekten tartışmalara katılmaya çalışıyorlar. Eski Avrupa Birliği’nin yeni üyelerin katılmasından duyulan hoşnutluğun ardından tembelleşmesine de kimse şaşırmamalı.

Avrupa Parlamentosu’nun bir genişleme kararı verirken, Bulgaristan ve Romanya’nın üyeliğinin tekrar ertelenmesi olasılığı gibi olanakları da göz önüne almasında bir formaliteden çok daha fazlası var. Hırvatistan örneğinde Avrupa Birliği uzun zamandır aranan bir savaş suçlusunun teslim edilmemesi üzerine ülkenin üyelik müzakerelerinin başlama tarihini ertelemişti. Ukrayna’nın AB’ye üye olma isteği de panik içersinde geri çevrilmişti. Türkiye de üyelik müzakerelerine başlama noktasından hala uzak.

Brüksel’de bazılarının sık sık söyklediği gibi, bu sonsuz genişlemenin artık bir yerde durması gerekiyor. Bir taraftan anlaşılır bir söylem, ancak diğer yandan da Brüksel’in bir aşırılıktan diğerine yönelmemek için dikkat etmesi gerekiyor.”