1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'de ABD'yle daha yakın işbirliği beklentisi

Bernd Riegert / DW3 Şubat 2005

ABD Başkanı George Bush’un “Ulusa Sesleniş” konuşmasında, hükümetinin izleyeceği dış politikanın ana hatlarını çizerken Avrupa’dan çok az söz ederken, Avrupa Birliği’nde Avrupa – ABD ilişkilerinde daha yakın işbirliğinin başlayacağı beklentisi hakim. Brüksel’den Bernd Riegert’in haberi...

https://p.dw.com/p/Aay8
AB Komisyonu Başkanı Barroso, ABD ile ilişkilerin alternatifi olmadığını söylemişti...
AB Komisyonu Başkanı Barroso, ABD ile ilişkilerin alternatifi olmadığını söylemişti...Fotoğraf: AP

AB diplomatları, Irak savaşı nedeniyle oldukça yıpranan AB - ABD ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılabileceği inancını taşıyor. Avrupalı politikacılar, Washington ve Brüksel’in aslında aynı dış politik hedefleri güttüğünü, ancak bunlara farklı yollardan varma hesapları yaptığını belirtiyor.

ABD Başkanı Bush’un önümüzdeki dört yıl içinde koalisyonlar oluşturma çabalarının süreceğini, müttefikleriyle birlikte Ortadoğu bölgesindeki demokratik gelişmelerin destekleneceğini bildirmesi, Bush’un Avrupa’yla yakınlaşma niyetini vurgulayan bir söylem olarak değerlendiriliyor. Portekiz’in başbakanı olduğu dönemde Bush’a Irak savaşında destek veren yeni AB Komisyonu Başkanı Jose Barroso’nun geçenlerde yaptığı açıklamada, AB açısından ABD ile işbirliğinin bir alternatifi olmadığını söylemişti.

AB kurmayları, ABD’nin Avrupa ile işbirliği halinde başarı şansının artacağını kavramış olduğundan yola çıksa da, örneğin NATO ve AB’nin, Irak’ın yeni oluşturulan ordu ve güvenlik birimlerinin eğitimine katkı konusundaki tutumu Washington’un beklentilerine cevap vermiyor.

Ortak noktalar

Suriye konusunda izlediği politikada AB, ikili işbirliği alanları konusunda müzakereler ve maddi destek vaatleriyle Şam yönetimi üzerinde etkili olmaya çalışırken, ABD Başkanı’nın Suriye’ye karşı yapıcı olmaktan uzak söylemlerle yaklaştığı dikkat çekiyor. Ortadoğu barış süreci konusundaki yorumlarında Belçika ve Washington’un aynı çizgiyi paylaştığı görülüyor.

Solana’nın geçenlerde Ortadoğu’yla ilgili olarak yeni bir şansın doğduğunu ve bundan yararlanmak gerektiğini söylemesi, Brüksel’de, ABD’nin yaklaşımıyla uyumlu bir havanın estiğine işaret ediyor. Atlantik’in iki yakası arasında en fazla ayrışım, İran’la ilgili tavır konusunda yaşanıyor.

İngiltere, Fransa ve Almanya’nın oluşurduğu troyka, Tahran yönetimini nükleer silah üretiminden caydırmak için ılımlı bir üslup sergilerken, ABD bir kez daha pazusunu göstermeyi tercih ediyor. Ancak Alman Dışişleri Bakanı Fischer gibi bazı Avrupa ülkeleri Washington’un buna rağmen şiddet yoluyla Tahran’da iktidarın değişmesini sağlamaya yeltenmesine ihtimal vermediğini söylüyor. Avrupa ve ABD’nin, İran’la ilişkilerde nihayet ortak bir politik çizgi sağlaması konusundaki çabaların Dışişleri Bakanı Rice ve Başkan Bush’un ziyaretleri sırasında sürmesi bekleniyor.