1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD Kuzey Afrika'da destek arıyor

Daniela Baumeister3 Aralık 2003

ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell Fas, Cezayir ve Tunus’a kısa ziyaretler gerçekleştiriyor. Powell, ziyaretleri sırasında ABD’nin başlattığı terörle mücadele politikasına destek arayacak. Bu ülkelerin, İslamcılar ve son dönemdeki terör saldırıları karşısında aldığı tavrı Daniela Baumeister araştırdı...

https://p.dw.com/p/AbUE
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ziyaretine Tunus'tan başladı
ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ziyaretine Tunus'tan başladıFotoğraf: AP

Mayıs ayındaki saldırılar Fas’ta panik yarattı. Bir yandan bu ülkede de teröristler bulunduğunu itiraf etmek istemeyen hükümet, diğer yandan derhal aşırı önlemlere başvurdu. Batı’ya eğilimli ve çağdaş olarak bilinen Kral 6. Muhammed, devletin otoritesini ortadan kaldırmak için demokrasiyi kötüye kullananlar karşısında artık ihmalcilikte bulunulmayacağını açıkladı. Kral, bu sözleriyle aşırı İslamcılar‘ı kastediyordu. Bunun hemen ardından da bir terörle mücadele yasası çıkarttı. İslamcılar‘ın sayısı son yıllarda özellikle üniversiteler ve yoksul semtlerde arttı. Fas’ta örneğin, Batı eğilimli kadınlar üzerindeki baskı büyüyor.

Şimdi ülkede gizli servisin yetkileri daha fazla. Bunu kullanan gizli servis, gazeteci Alim Rabed gibi hükümet karşıtlarını da tutukluyor. Kazablanka’daki saldırıların ardından yüzlerce şüpheli gözlatına alınmıştı. Aradan geçen süre içinde 10 Faslı idam cezasına çarptırıldı. Oysa bunlardan bazılarının olay anında hapiste olduğu ve bu nedenle de saldırıya dolaysız şekilde katılmış olmalarının olanaksız olduğu ispat edilebiliyor. Geçtiğimiz sonbaharda yapılan yerel seçimlerde özellikle ılımlı İslamcı parti PJD oylarını arttırdı. Bu parti, Kazablanka’daki saldırılardan sonra da ülkenin üçüncü büyük partisi olmayı sürdürüyor.

Tunus’ta terör tehlikesi azaldı

Uluslararası Af Örgütü, Tunus’daki siyasi tutuklu sayısının binin üzerinde olduğunu tahmin ediyor. Devlet Başkanı Yine El Abidin Bin Ali’nin ülkesinde teröre hiç tahammülü yok. Çünkü Tunus neredeyse tamamen turizmden yaşıyor. Ama Bin Ali’nin polis devleti yine de geçen yıl Cerba’daki saldırıyı önleyemedi. Yine de büyük bir ekonomik büyüme ve İslamcılar‘ın etkili şekilde izlenmesi sayesinde, Bin Ali’nin 1987 yılında iktidara gelmesinden beri Tunus’ta terör tehlikesi azaldı. Bu yıl da Bin Ali, potansiyel teröristler kadar rejimi eleştiren demokratları da tehdit eden bir terörle mücadele yasası çıkardı.

Cezayir ve Fas’ın aksine, Tunus’ta siyasi bir tehdit yok. Geçen yıl Bin Ali’nin seçimleri oyların sadece yüzde 99,4’ünü alarak kazanabilmesi bile ülkede neredeyse bir başarısızlık olarak niteleniyor. Fakat Bin Ali, halkı üzerinde baskıyı daha da arttırsa da terör tehlikesini ortadan kaldıramayacak.

Cezayir’de radikal İslamcı az

Cezayir‘e gelince... Bu ülkede nüfusun dörtte biri 15 yaşından genç. Nüfusun geri kalanı, iç savaşı gayet iyi hatırlıyor. Cezayir’de 90’lı yıllara, en başta halka karşı bombalı saldırılar ve terör damgasını vurdu. Bugünse, İslamcılar Cezayir’de hemen hemen hiçbir rol oynamıyor. Halkın kan ve bombalara karnı tok. Devlet Başkanı Abdulaziz Buteflika ilkbaharda yeniden seçilmek istiyor. Bunun için de geleneksel olarak ülkede siyasi yaşamın iplerini elinde tutan askerlerin desteğine gerek duyuyor. Bir de hala Cezayir’de düzen ve istikrarı sağlayan gizli servise...

Bugün ülkede radikal İslamcı sayısı az. Birkaç Cezayirli Almanya’da, Frankfurt’ta cezaevinde. Bunlardan biri Los Angeles havaalanında bombalı bir saldırı planladığı için dört yıl hapis cezasına çarptırılmış durumda. Ülkenin içindeyse, çöllerde faaliyet gösteren birkaç düzine teröristi hemen hemen kimse desteklemiyor. Cezayir İçişleri Bakanlığı, aktif GSPC militanlarının sayısını ”birkaç yüz kişiden ibaret” şeklinde ifade ediyor.

Kuzeybatı Afrika ülkeleri, Ortadoğu gibi teröre boğulmayacak belki, ama bu bölgedeki üç ülkenin de uluslararası teröre karşı mücadelede acil şekilde uluslararası desteğe gereksinimi var.