1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB Zirvesi iktisatçıları tatmin etmedi

27 Ekim 2011

Avrupa Birliği liderleri Euro Bölgesi'ndeki mali krizin üstesinden gelmek için geniş kapsamlı bir hareket planı üzerinde uzlaştı. Ancak alınan tüm kararlara rağmen iktisatçıların çoğu hâlâ şüpheli.

https://p.dw.com/p/130SD
Fotoğraf: dapd

İkinci kurtarma paketi kapsamında kamu kaynaklarından Yunanistan'a 2014 yılına kadar 100 milyar euro aktarılacak, ayrıca "Kaldıraç planı" adı verilen bir yöntemle Mali İstikrar Fonu'nun güçlendirilmesi ve eldeki kaynakların 440 milyar eurodan bir trilyon euronun üzerine çıkarılması öngörülüyor. Buna ek olarak Yunanistan'ın borçlarını üstlenen özel bankaların yüzde 50'ye varan kayıpları kabul ettikleri açıklandı.

Prof. Andreas Freytag
Prof. Andreas FreytagFotoğraf: Andreas Freytag

Tüm bu adımlar Brüksel'deki politikacılar tarafından borçlanma krizinde ciddi bir virajın aşılması olarak değerlendirilirken, Almanya'daki çoğu iktisat bilimci, Brüksel'deki zirveden çıkan kararların borçlanma krizini sonlandırabilecek kapasitede olmadığını vurguluyor. Jena Üniversitesi'nden İktisat Politikası Profesörü Andreas Freytag, "Hayır! Bu, krizin sonu olmayacak, atılan sadece bir ara adım. Kriz ancak Euro Mali İstikrar Fonu'na gerek duyulmayınca bitmiş olacak. Bu kurtarma mekanizmasının varlığı, hükümetlerin reform yapmasını frenliyor. Kanımca ciddi bir viraj aşılmış değil.” derken, zirve kararlarının, sallantıda olan diğer ülkelere tasarruf ve yapısal reformlar konusunu çok ciddiye almamaları yönünde bir davetiye olduğu görüşünü savunuyor ve ekliyor: "Avrupalı vergi mükellefleri Yunanistan'ın, Portekiz'in, İtalya'nın veya günün birinde Fransa ya da Almanya'nın sorunlarına kefil olduğu sürece, kalıcı bir çözüm olmayacak.”

Çözüm henüz çok uzak

Almanya'nın en büyük bankası Deutsche Bank'ın baş iktisatçısı Thomas Mayer de borç krizinin çözümünün henüz çok uzak olduğu kanısında. "Avrupa'nın para birliğinde istikrar sağlanması yönünde bir mihenk taşı olarak değerlendirilebilir bu kararlar, ancak kesinlikle sorunun nihai çözümü değiller.” diyen Mayer, öte yandan kararların reformların ciddiye alınmamasına yol açacağı iddiasına katılmıyor: "Yunanistan'daki duruma ve zirvenin kapanış bildirisindeki olası yaptırımlara bakarsanız, AB tarafından ülke üzerindeki ciddi denetimin süreceğini görüyorsunuz. Bence bu tablo, diğer ülkelere pek davetkâr gelecek nitelikte değil.”

Thomas Mayer
Thomas MayerFotoğraf: Deutsche Bank

Deutsche Bank'ın baş iktisatçısı Mayer, asıl sorunun Euro Bölgesi'nin güneyindeki ülkelerin yapısal zayıflıkları olduğunu belirtiyor ve bu açığın Brüksel'den zirve kararları ile kapatılamayacağını vurguluyor. Mayer, "En önemlisi, güney ülkelerinin tekrar rekabet gücüne kavuşması. Yunanistan ve Portekiz kısa vadede bunu başaracak gibi gözükmüyor, ama İtalya ve İspanya için geniş kapsamlı bir ekonomik yeniden yapılanma olmadığı takdirde sorun çözülemeyecek.” şeklinde tespitte bulunuyor.

"Kemer sıkmak çözüm değil"

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü'nün baş iktisatçısı Heiner Flassbeck ise AB liderler zirvesinde önemli bir noktanın gözardı edildiği kanısında. Flassbeck şöyle konuşuyor:

“Avrupa Birliği, ekonomileri sallantıda olan ülkeleri kemer sıkmaya zorlamaya devam ediyor. Ama Avrupa bir ekonomik durgunluğun eşiğinde. Bu durumda kemerleri sıkmak sorunları daha da ağırlaştıracaktır. Zira Yunanistan örneğinde de görüldüğü gibi, hükümetler tasarruf etmeye çalışacak ama başaramayacaklar. Neden? Çünkü kemer sıkarak zaten zayıf olan ekonomilerini daha da zayıf düşürecekler. Devletin bir özel hâne gibi işlemediğini, tasarruf ettiği zaman, gelirinin azaldığını hâlâ idrak edemedik.”

© Deutsche Welle Türkçe

Rolf Wenkel / Çeviri: Aydın Üstünel

Editör: Murat Çelikkafa