1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

30 Ağustos 2012

Ortadoğu’da Suriye gerginliği ve Alman-Çin hükümetlerarası danışma toplantıları vesilesiyle ikili ilişkiler, bugünün Alman basınında öne çıkan konuları oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/161Cc
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Maerkische Oderzeitung, Tahran’daki Bağlantısızlar Hareketi zirvesinde Mısır’ın yeni Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin yaptığı çıkışı ele alıyor. Mursi, Suriye’deki Esad rejimini ‚baskıcı’ bir rejim olarak nitelendirmiş ve Suriyeli muhalefete tam destek vererek İran ve Suriye’nin tepkisini çekmişti:

"Mısır, gerçekleştirdiği devrimin ardından yeni bir özgüven kazandı. Mursi’nin Tahran’daki açık ve net sözleri başka türlü izah edilemez. Mursi’nin Suriye rejimine ve İran’ın verdiği desteğe yönelik eleştirisi dinî olduğu gibi stratejik nedenlere de dayanıyor. Mısır ve İran on yıllardır bölgede siyasî önderlik için rekabet halinde. İran, Irak ve Suriye’den oluşan Şii eksen güç kaybederken, Suudi Arabistan ya da Ürdün gibi Sünni komşuları yükselişe geçti. Mısır da burada bir rol oynamak istiyor. Eski Müslüman Kardeşler mensubu Sünni Mursi, ülkesinde ordunun gücünü sorunsuz bir şekilde tırpanlamasından ve halk desteğinden cesaret alarak, şimdi dış politikada ilk çapalarını atıyor. Ama izlediği çizginin bölgedeki durumu pek yatıştırmayacağından korkulur.“

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise Başbakan Angela Merkel'in Pekin ziyareti çerçevesinde iki ülke arasındaki ilişkileri irdeliyor:

"Çin Halk Cumhuriyeti, eski süper güç ABD ile stratejik bir diyalog içinde. Bu, bazen işbirliği, bazense şüphecilik ve rekabetin damgasını vurduğu zorlu bir iş. Bu noktada Alman - Çin hükümetler arası danışma toplantıları protokol açısından bile farklı bir izlenim yaratıyor. Bu protokolün gerçek bir temel üzerinde, cazip bir yönü var. Ekonomik ilişkiler heyecan verici bir gelişme gösterdi. Çin günümüzde Almanya’nın en yakın ekonomik ortakları arasında ve Alman teknolojisine ilgisi büyük. Almanya’nın Çin politikası da büyük ölçüde ekonomik çıkarlar üzerine kurulu. Almanya, Çin tarafından Avrupa’nın öncü gücü olarak görülüyor ve buna uygun bir muamele görüyor. Bu gurur okşayıcı ama aynı zamanda tehlikeli.“

Bild gazetesinin yorumu ise şöyle:

"Çin giderek daha yoğun bir şekilde Almanya’da yatırım yapıyor. Ama evet, biz de Çin pazarına giderek daha bağımlı hale geliyoruz. Çin’in Euro’nun kurtarılmasında aşırı derecede önemli hale geldiği de doğru. Ama bundan korkmak için neden var mı? Hayır! Sadece on yıllardır oturmuş bir ekonomi ve güç sistemi doğuya kayıyor diye saklanmamız gerekmiyor. Tam tersine Çin’den öğrenmemiz gereken şeyler var. Gurur, soğukkanlı ve hedefine kilitlenen bir şekilde çıkarları için çalışmak. Çünkü bizim arz edecek şeylerimiz var. Çin’in de bizim pazarımıza, bilgi ve teknolojimize ihtiyacı var. Ve Çin’in istikrarlı bir euroya ihtiyacı var. Bu nedenle Almanya Uzakdoğu’da kendine güvenen bir dış politika yürütebilir. Yani boyun eğmeden, hem çıkarları hem değerlerinin arkasında durarak. Çin’in saygısını ancak böyle kazanabiliriz.“

Mainz kentinde yayımlanan Allgemeine Zeitung’un yorumu ise şöyle:

„Çin gezisinde Başbakan’a eşlik eden işadamları, kabarık bir sipariş defteriyle geri döneceklerinden emin olabilir… Ama bu sefer Pekin'in elli Airbus uçağı, internet şebekeleri ve geri dönüşüm teknolojileri için saydığı 5 milyar euro ziyaretin odak noktası değil. Euro ve Avrupa borç krizine karşı savaşında Angela Merkel’e sağlam taahhütlerle destek olması için Çin’e acil ihtiyaç var. İlk bakışta 3 trilyon 200 milyar euroluk rezervlere sahip Çin için bu kolay bir iş. Ama Yunanların neredeyse beş para etmeyen devlet tahvillerini milyarlarca euro ödeyip satın almalarının arkasında hayırseverlik yatmıyor. Ciro pazarı olarak Almanlar’ın Çin’e ihtiyaç duyduğu gibi Çin’in de Avrupa’ya ihtiyacı var… Yani çok basit: Avrupa’nın durumu iyiyse Çin’inki de iyi olur. Ve Avrupa’nın durumunun uzun vadede iyi gitmesi, sorunlarını kontrol altına almasıyla mümkün olur.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Hülya Köylü