1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

31.07.2006 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Elmas Topcu31 Temmuz 2006
https://p.dw.com/p/Ablb

İsrail ordusunun Güney Lübnan’ın Kana kasabasına düzenlediği ve çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği saldırıya tepkiler, İran’ın nükleer programı nedeniyle yaptırımlar uygulanması konusu ve 40 yıl sonra Kongo’da düzenlenen ilk demokratik seçimler bugünkü Alman gazetelerine damgasını vuruyor.

İsrail’in dünkü saldırısına tepkilerle başlıyoruz. Almanya’nın en çok satan gazetesi Bild, çok sayıda sivilin yaşamını yitirmesine neden olan saldırıların kamuoyuna savaşın nedenini unutturduğuna dikkat çekiyor:

“Korkulan oldu. İsrail’in saldırılarında yaşamını yitiren çocukların cesetlerinin görüntüleri, Hizbullah ve İsrail saldırıları arasında kalan sivillerin ateşkes çağrıları, İsrail acaba hedefte büyük bir hata mı yapıyor sorusunu akıllara getiriyor. İsrail’in saldırılarında yaşananlar, savaşın nedenini unutturdu. Teröristlerin de istediği bu. Gözyaşının gözleri kör etmesini bekliyorlar.”

Münih’de yayımlanan Süddeutsche Zeitung’daki Stefan Kornelius imzalı yorumda ise “Ortadoğu’da patlayan krizin başında, İsrail ve Hizbullah ile aracı devletler durumun bölgede kalıcı bir çözüme ulaşmak için fırsat olacağına inanıyorlardı. Oysa İsrail’in sivillerin de öldürüldüğü saldırıları bu şansı yok etti” diye vurguluyor:

“İsrail bölgede kalıcı bir ateşkes sağlanması şansını ölçüsüz saldırılarıyla yok etti. Geçen hafta BM çalışanlarının öldüğü bombalamaların ardından, şimdi de Kana kasabasındaki saldırı, belki de bu hafta ulaşılabilecek bir ateşkes umudunu yerle bir etti. Bundan böyle acaba ne zaman bir ateşkes sağlanacak ve dışarıdan müdahale mümkün olabilir sorusuna kafa yorulabilir.”

Alman basınında yer alan diğer konu İran. Nükleer programına son vermediği için Batı’nın tepkisi ile karşılaşan Tahran yönetimine Haziran ayında bir çözüm paketi sunulmuş, ancak BM’in beş daimi üyesi ile Almanya’nın hazırladığı çözüm paketine yanıt verme konusunda İran işi ağırdan almıştı. “Frankfurter Allgemeine” gazetesi yorumunda İran’ın, Ortadoğu’da patlayan savaşı fırsat bilip BM’yi ve Batı’yı oyalama taktiğinin işlemediğini belirtiyor:

“Tahran yönetimi, eğer Lübnan’da yaşananların kendisine yönelik baskıyı azaltacağından yola çıktıysa şimdi iyi ders almış olacak, çünkü BM Güvenlik konseyi İran’ın uranyum zenginleştirmeye son vermemesi halinde yaptırımlar uygulanmasını ön gören tasarı metnini hazırladı bile. Tahran yönetimi ilk kez yaptırımlarla tehdit ediliyor. Bu yöndeki çabalar şimdiye dek Rusya ve Çin engeline takılmıştı, ancak onların da böylesi bir metne yeşil ışık yakması İran’ın diplomatik hesaplarında hata yaptığı gösteriyor. Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ve yandaşları, önemli bir enerji ihracatcısı olarak kendilerini bulunmaz hint kuaşı saydılar, oysa Batının İran’a sırtını dönmesi için Venezuella Devlet Başkanı Chavez gibi birini kazanması yeterli.”

Afrika’nın üçüncü büyük ülkesi Kongo’da 40 yıldan sonra ilk demokratik seçimler yapıldı. “Dresdner Neueste Nachrichten” gazetesi, yolsuzluğun, şiddetin ve iç çatışmaların damgasını vurduğu Kongo’ya, bir gecede demokrasinin götürülemeyeceğini belirtiyor ve asıl işin şimdi başladığı vurguluyor:

“Seçimler, eski Belçika kolonisi olan ve yıllarca diktatör Mobutu Sese Seko’nun terörü ile felakete sürüklenen Kongo’nun demokrasiye dönmesinde bir adım olabilir. Kongolu seçmenler bazı adayların tehdidine, seçimleri boykot etme çağrılarına rağmen bayramlıklarını giyip seçim lokallerini doldurdu. Bu, Kongoluların kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmeye ve daha iyi bir yaşam beklentilerine duyduğu özlemin göstergesi. Ama maalesef sadece seçimlerle onlarca yıldır kanayan bir ülkenin yaralarının sarılması mümkün değil. BM ve Avrupa için Kongo misyonu asıl şimdi, yani seçimlerden sonra başlıyor.”