1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

31.03.2011 - Avrupa basınından özetler

31 Mart 2011

Bugünkü Avrupa basınında, Libya ve Suriye'deki gelişmelerle ilgili yorumlar ön plana çıkıyor.

https://p.dw.com/p/10lEo

Hollanda'dan ‘de Volkskrant' gazetesi, Libya'ya silah sevkiyatı tartışmalarına değiniyor ve sorunlu noktalara işaret ediyor:

“İsyancıların, yetersiz teçhizat ve savaş deneyimi nedeniyle Kaddafi birlikleriyle boy ölçüşemeyeceği açık. Havadan gelen korumaya rağmen, ek yardım gerekli. Ancak bunun için, savaş kazanabilecekleri ölçüde donatılmaları mı gerekiyor? Bu, uluslararası koalisyonu Libya'daki çatışmanın içine daha da güçlü bir şekilde çekecektir. Ayrıca modern silahların, demokrasi ve özgürlüklerle pek işi olmayan grupların eline geçmesi tehlikesi de mevcut. Bunu özellikle de Amerikalıların çoktan anlamış olması gerek: Düşmanının her düşmanı dostun değildir."

Fransız Le Figaro gazetesi de Libya'daki isyancıların durumunu ele alıyor:

“Devrimcilerin silah donanımındaki noksanlar ortada. Özellikle de telsiz cihaz, etkili tanksavar silah ve mühimmat eksikliği var. Libya'daki devrimciler, Çad ya da Çeçenistan'daki gibi savaşçılar değil. Omuzlarına astıkları fişekliklerle her ne kadar cesur gerillacı izlenimi verseler de aslında savaşçı kılığına girmiş göstericilerden başka bir şey değiller. Onlara silah ve telsiz cihaz vermek şüphesiz iyi olur. Ama bu da, eğitimsizlik gibi asıl temelde yatan sorunları çözmeyecektir.”

İtalyan La Stampa gazetesi, AB içindeki Libya ile ilgili çekişmeye dikkat çekiyor ve dış politikada Birlik'in esamesinin okunmadığını belirtiyor:

“Euro krizinin ardından ve Libya'daki olaylar sırasında birleşik Avrupa'dan geriye ne kaldı? Ekonomide çok, ama dış politikada çok az şey. Bu durumu değiştirmek ve Avrupa dış politikasını işler hale getirmek için, Londra'daki Avrupa Reformlar Merkezi Yöneticisi Charles Grant'e göre, AB dışişlerini İngiltere ve Fransa'ya devretmek yeterli. İşte bu tür fikirler daha ziyade endişe veriyor. Libya'da yaşananlar, sorumluluğun paylaştırılmasına alternatif aramanın Birlik'in yok oluşu anlamına geldiğini kanıtlar nitelikte.”

Suriye'de son haftalarda yaşanan protesto gösterileri ışığında Devlet Başkanı Beşar Esad'ın dün halka seslendiği konuşması da bugünün Avrupa basınında geniş yer alıyor. İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung'un yorumu şöyle:

“Ne yapabileceği kestirilebilir bir lider olan Esad'ın yokluğunda Suriye'nin bölgede istikrarı sekteye uğratacağı konusunda dünyada görüş birliği mevcut. İsrail de bu görüşte. Ama bu görüş, haftalardır kıpraşan gençliği etkilemiyor. Suriye nüfusunun dörtte üçü 35 yaşın altında. Gençler arasında isşizlik gibi, zenginle yoksul arasındaki uçurum da büyüyor. Peki ne olacak? Bu soruyu, bölgenin en zengin gücü Suudiler de kendine soruyor. Riyad'da oldukça sevilen Esad'ın, yakında Suudi parasıyla, sokağa dökülenlerin en azından maddi taleplerini karşılaması şaşırtıcı bir durum olmaz. Şark dünyasında, siyasi değişimin parayla en azından yönlendirilebileceği düşüncesi hâlâ geçerliliğini koruyor. Bunun değişmesi, ancak günün birinde para akıtan petrol ve doğalgaz musluklarının kapanmasıyla mümkün olur. Ki bu da kolay kolay olabilecek bir şey değil.”

Avusturya'dan Der Standard gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Esad'ın konuşması, Suriyelilerin ondan bir şey beklememesi gerektiğinin işaretiydi. Öncelikli olarak yapması gereken şey biliniyor, ama belki de bunu yapacak gücü yok. Pekçok kişi tarafından Alevi mafyasının başı olarak görülen ailesi içindeki yolsuzluk ve kayırma uygulamalarına son vermek, Suriye'nin son yıllarda yaşadığı ekonomik açılıma nihayet siyasi açılımı eklemek… Asıl sorunla pek alakası olmayan bir hükümeti feshedip yerine yenisini getirmek çok yetersiz kalıyor.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Murat Çelikkafa