1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

30.12.2009 - Avrupa basınından özetler

30 Aralık 2009

Bugünkü Avrupa gazetelerinden derlediğimiz yorum konuları, Çin’de bir İngiliz vatandaşının idam edilmesi ve artan terör tehlikesi.

https://p.dw.com/p/LH48
Fotoğraf: BilderBox

İngiliz The Times gazetesi Çin’deki infazı şöyle yorumluyor:

“Çin, uluslararası diplomatik baskıyı azaltma uğruna yasaların askıya alınamayacağı ve aynı suçtan Çinli mahkûmlar asılırken bir yabancıya ayrıcalık yapılamayacağı gibi tezlerin arkasına sığınabilir. Ama biz, Çin’in bir yabancıya imtiyaz tanımakla prensiplerine ters düşmüş olup olmayacağını sormuyoruz. Çin asıl, süper güçlerin ilk sırasına yükselme gayretlerini insan hakları politikasıyla nasıl bağdaştıracağı sorusuna yanıt bulmalı.”


Viyana’da yayımlanan liberal Avusturya gazetesi Der Standard aynı konuya şu satırları ayırmış:

“Pekin yönetimi idam cezaları yüzünden yeniden eleştirilerin hedefi oldu. Bir İngiliz’in idam edilmesi eleştirilere sadece tetikleyici etkisi yaptı. Avrupa’nın idam kararına duyduğu infialin ardında hakimlerin keyfi ve kibirli tutumları aranmalı. İngiltere ve Avrupa’nın duyduğu dehşet aslında çağdışı ölüm cezasından değil, Çinli hakimlerin şeffaflığa imkan tanımadan ölüm cezası verebilmelerinden kaynaklanıyor. Hakimler şeffaf olsalar ne kaybederlerdi?, sorusunun yanıtı basit. Pekin yönetimi, yabancıların muhakeme usullerini öğrenmelerine yarayacak bir emsal oluşturulmasını istemiyor.”

Yine Avusturya gazetelerinden Die Presse ise Çin adaletinin bir yüz karası olduğunu öne sürüyor:

“Ekonomik başarılar Pekin’deki yoldaşları zafer sarhoşu yapmışa benziyor. Kendilerini, bütün dünyayla alay edebilecek kadar güçlü hissediyorlar. Çin makamlarının merhametsizliğinden yakınıldığında hemen, ‘iç işlerimize karışmayın!’, ihtarı geliyor. Ama bu devden korkmamalı ve susmamalıyız. Çin adaleti, hakimler yasalar yerine partinin direktiflerine uyduğu sürece bir yüz karası olarak kalacaktır.”

ABD’ndeki uçak düşürme teşebbüsü, Madrid’de yayımlanan muhafazakâr İspanyol gazetesi ABC’nin yorum sütunlarına şu satırlarla yansımış:

“Başarısızlığa uğrayan Detroit saldırısı 11 Eylül 2001’den beri bildiğimiz bir gerçeği yeniden ortaya çıkardı. Terörizmin köklerini sefalet ve fakirlikten aldığı tezi tamamen yanlıştır. Saldırı teşebbüsünün ardından yapılan ilk şey, uçak yolculuğunu zorlaştırmak oldu. Yolcu uçaklarındaki hareket serbestisi kısıtlandı. Teröristin bombayı koltuğunda ateşleyebileceğini sorumluların bilmesi gerekirdi. Yolcunun tuvalete girmesi hangi gerekçeyle yasaklanmak isteniyor? Tuvalet yasağı hem hadsizlik olur hem de etkisiz kalır. Böyle saçmalıklara değil, önleyici tedbirlere ihtiyaç var.”

Hollanda’nın Trouw gazetesi, terör saldırılarının önlenmesinde Müslüman ailelere sorumluluk düştüğünü dile getirdiği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Modern terörizm ile mücadeledeki en büyük güçlük potansiyel saldırganı zamanında ele geçirememek. Daha sıkı güvenlik sistemlerine geçmek, cazip gelebilir. Ama teröristin kalabalık bir meydanda kendini havaya uçurabileceği gerçeği karşısında hiçbir modern güvenlik tedbiri işe yaramaz. Kulağa demode çalınsa bile bir babanın, oğlunun radikal eğilimlerini zamanında yetkililerle bildirmesi, terörle mücadele sorumluları açısından en etkili çözümdür. Şiddet eylemlerinin önlenmesi açısından, radikalleşmiş Müslümanların yakın çevresindekilerin uyanık olması son derece önemlidir.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Baha Güngör