1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 3003 Presseschau 2

30 Mart 2011

Bugünkü Avrupa basının ağırlıklı konuları Japonya'daki nükleer felaket, Londra'daki Libya Konferansı ve Suriye'de şiddetli protestoların hükümetin düşmesine neden olması.

https://p.dw.com/p/10k89

İspanya'dan El Periodico, Fukuşima Dayiçi nükleer santralindeki radyoaktif sızıntı ve santrali işleten Tepco şirketinin yaptığı açıklamaları mercek altına alıyor:

"Japonlar arasında Fukuşima'daki felaketin boyutu konusunda verilen yanlış ya da eksik bilgilere dayanan, insanları yanıltan ve kandıran bir politikanın kurbanı olunacağı yönündeki korku, giderek büyüyor. Santrali işleten firma Tepco'nun açıklamaları hem ağır aksak, hem de güvenilir değil. Açıklamalar sürekli gerçeklerin gerisinde kalıyor. Yapılan tespitler de sistematik olarak yanlış çıkıyor. Hiç kimse bu şirketin, nükleer santraldeki felaketin ardından açığa çıkan plütonyumun insan sağlığına zararlı olmadığı yönündeki açıklamasına inanmıyor. Japon hükümetinin bu krize gösterdiği tepki ile ardından izlediği politikanın bedelini ağır biçimde ödeyeceği kesin. Ancak akla şu soru geliyor: Bir ülke böylesine bir nükleer felakette özel bir firmanın verdiği bilgilere böylesine bağımlı olmalı mı?"

Fransa'dan Oest France ise bugünkü sayısında, Londra'da 40'a yakın ülkeden temsilcilerle BM ve NATO'dan yetkililerin Libya operasyonunu görüştüğü konferansı ele alıyor:

"Libya'daki çatışma ve operasyonların nasıl sonuçlanacağı ve Kaddafi'nin kaderinin ne olacağı konusunda belirsizlik hakim. Libya'ya askerî operasyonunun amacı konusunda da farklı bakış açıları var. AB, NATO, Arap Birliği ve Afrika Birliği içinde görüş ayrılıkları dikkat çekiyor. Libya krizi çelişkilerle dolu ve ne olacağı kestirilemiyor. Londra'daki toplantılarında 40'a yakın ülke ve uluslararası organizasyonlardan temsilciler, askerî operasyona verilen desteği teyit etti. Libya muhalefeti bu toplantıya katılmasa da istekleri dinlendi, dikkate alındı. Koalisyonun amacı, özgür, demokratik ve birleşik bir Libya. Konferans sonunda açıklanan resmî bildiri okunacak olunursa, durumun çok basit olduğu düşünülebilir. Ancak Libya kriziyle ilgili askerî, siyasi ve diplomatik tablo, açık ve net görünmek dışında herşeye benziyor."

Fransız Le Monde gazetesi, günlerdir protesto gösterilerine sahne olan, çok sayıda muhalifin hayatını yitirdiği Suriye'deki gelişmeleri ele alıyor. Gazete hükümetin istifasıyla sonuçlanan protestoları şöyle yorumluyor:

"Suriye, Gazze Şeridi'ndeki İslamcı Hamas'ı destekleyen az sayıda ülkeden biri. Bu nedenle Şam'daki yeni rejim ya da hükümetin yeni bir yön tayin etmesi, bölge genelinde kökten bir değişim anlamına gelebilir. Amerikalılar ve Avrupalılar ihtiyatlılar ve Suriye'deki isyan hareteki karşısında nasıl davranacaklarını bilmiyorlar. Arap Birliği Libya'da olduğu gibi Suriye'ye karışmayı, bu işin içine dahil olmayı kesinlikle istemiyor. Ancak bu konuda takınılacak tavır açık olmalı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad reformlar yapma konusunda cesaretlendirilmeli, ancak Esad başkaldırının, şiddet kullanılarak bastırılması yolunu seçerse de kınanmalı ve izole edilmeli."

Danimarka'dan muhafazakâr Berlingske Tidende ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, hükümetini gözden çıkardı ve görevden aldı. Suriye'de tıpkı eski hükümet üyeleri gibi yolsuzluk yapan ve halkına acımasızca davranan yeni hükümet üyeleri bulunacaktır. Ülkede yaşayanların çok azı 'sözde reformcular'ın istifa etmeyi düşündüğüne, parlamento ve Devlet Başkanı'nın da böylesine bir durumda özgür seçimler yapılması kararını vereceğine inanıyor. ABD ya da AB'nin yardımıyla Esad'ın görevinden uzaklaştırılması hesaplanamaz. Umut edilsin ki Suriyeliler kendi güçleriyle demokrasi ve özgürlük taleplerini kabul ettirsin. Ve bunu mümkün olduğunca kansız biçimde yapsınlar."

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topçu


Editör: Murat Çelikkafa