1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

3 Ekim: Almanya'nın birleşmesinin yıldönümü

Heinz Dylong2 Ekim 2004

40 yıllık bölünmüşlükten sonra Almanya Federal Cumhuriyeti ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin birleştiği 3 Ekim 1990, Alman tarihinde bir dönüm noktası sayılır. Ancak bu olay ne kadar sevindirici olsa da, birleşmenin halen tamamlanmadığını ve devam eden bir süreç olduğunu kabullenmek gerek. DW editörlerinden Heinz Dylong’un konuyla ilgili yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa0f

Almanya’nın birleşmesi devletler hukuku uyarınca 14 yıl önce tamamlandı. Ancak bütünleşme konusunda aynı sonuca varmak mümkün değil. Dayanışma, aynı kaderi paylaşma duygusu gibi bir ulusu ulus yapan özelliklere sadece nadiren rastlanıyor. Son olarak iki yıl önce özellikle doğu eyaletlerini vuran sel felaketinde doğu ile batı elele vermiş, batıdan yağan bağış yağmuru, ülkenin kendi içinde bütünleşmesine ciddi katkıda bulunmuştu.

Ama diğer yandan iki tarafın da diğer taraftan yakındığı yanlar var. Batı Almanlar, doğudaki eyaletlere yeteri kadar mali kaynak transferi yapıldığını düşünürken, Doğu Almanlar da kendilerini halen ihmal edilmiş hissediyor. Ancak birlik beraberlik hissi, sadece parayla ölçülemez. Doğudaki insanlara, birleşmeden sonra ekonominin güllük gülistanlık olacağı, birleşmenin faturasının çok ağır olmayacağı yönünde masallar anlatıldı.

Fakat o zamanki hatalar, yanlış tahminler, samimiyetsizlikler yüzünden, hayat standartlarının eşit düzeye getirilmesi hedefinden vazgeçmemek gerek. Neyse ki bu hedef Anayasa’da sabit ve hükümet ile parlamento, bu eşitliğe ulaşmak için çaba sarfetmekle yükümlü.

Özellikle doğu eyaletlerindeki insanlar, son dönemde yoğun bir şekilde tartışılan istihdam piyasası reformlarını ciddi bir tehdit olarak kabul ediyor. Bu endişe ve korku, sandıktan çıkan sonuçlara da yansıyor ve aşırı sağcı partiler oylarını arttırıyor. Bu partilere oy veren seçmenlerin sadece küçük bir bölümü aşırı sağcı ideolojiye gönülden bağlı ama oy pusulasına vurdukları damga, demokrasiye güvensizliklerini simgeliyor.

Bu da gerçekten ciddi bir sorun ve sadece doğu eyaletlerine mahsus değil. Diğer yandan Batı Almanlar’ın çoğunluğu da, doğu eyaletlerindeki insanların nasıl yaşadığına, ne düşündüğüne yeterince ilgi göstermiyor, kayıtsız kalıyor ve sadece klişeler çerçevesinde düşünüyor. Ama karşılıklı anlayış, beraber yaşamın vazgeçilmez bir şartı. Duvarlar yıkıldı, coğrafi sınırlar kalktı, ancak kafalardaki sınırların tamamen yokolması için bir kuşağın daha geçmesi gerekecek gibi gözüküyor.