1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

29.12.2009 - Alman basınından özetler

29 Aralık 2009

İran Şiilerinin en önemli matem günü olan Aşure’de meydana gelen kanlı olaylar, 29 Aralık 2009 tarihli Alman gazetelerinin yorum köşelerinde ele alınan konuların başında geliyor.

https://p.dw.com/p/LFzp
Fotoğraf: AP

Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesinin yorumu özetle şöyle:

“Tahran sokaklarında daha fazla kan dökülse de, bu rejim kolay yıkılmaz. Güçlü ve nüfuz sahibi çevreler rejimin değişmesini istemez. Zamanla devletin ve iş hayatının önemli bölümüne hakim olan devrim muhafızları ve maddi çıkarı olan milyonlarca eski milis mensubu bunların başında geliyor. İktidar sahibi bu zümreler, sırf sürekli protestolar meşruiyetlerini kaybettiklerini gösterdi diye ekonomik çıkarlarından vazgeçmeyecektir. Ayrıca, protesto hareketi organizasyondan ve rejime sıcak bakmayan ruhban sınıfı ile farklı bir devlet isteyen kitlelerin kabullenebileceği bir liderlikten de mahrum.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung’da ise şu satırları okuyoruz:

“İran’daki gelişmelerle ilgili olarak kesinlikle söylenebilecek bir şey varsa, o da, yönetimin, Ahmedinejad’ın haziranda tartışmalı oylamayla yeniden seçilmesinden beri ülkeyi sarsan protesto hareketiyle başa çıkamadığıdır. Ne göstericilere yapılan sert müdahale, ne dışa kapanma ve ne de, aralarında eski rejim mensuplarının da bulunduğu muhaliflerin suçlu yerine konması, iktidardaki zümrenin arzuladığı caydırıcılığı kazanamadı. Muhalefet hareketinin önderi olup olmadığı ya da önderliğe ihtiyaç duyup duymadığı bile belli değil. Muhalefetin modern teknolojiler sayesinde artık kendiliğinden organize olacak kıvama gelip gelmediği de kestirilemiyor.”

Hannover’de yayımlanan Neue Presse gazetesi İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın kendini tecrit etmesi yüzünden bazı dini liderlerin de muhalefet saflarına katıldığını vurguladığı yorumunda, ancak farklı muhalif grupların devletin zirvesi için tehlikeli olabilecek ortak bir harekete dönüşüp dönüşmeyeceğinin kestirilemediğini yazıyor. Financial Times Deutschland gazetesinin aynı konudaki yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Çok sayıda kişinin öldüğü muhalefet ile gönüllü milis teşkilatı Besic arasındaki son çatışmalar, Tahran’daki rejimin ayaklanmayı kuvvet yoluyla bastırmasının kolay olmayacağını gösterdi. Aksine, altı aydır arada bir parlayan protestolarda bir bölüm muhalefetin teokratik dikta rejimini yıkmak için her zamankinden kararlı davrandığı göze çarpıyor. Ahmedinejad ve Ayetullah Ali Hamaney hala ayaktalar. Ama, protestoların zamanla ya da coplar sayesinde hızını kaybedeceği şeklindeki hesapları tutmadı. Göstericilerin artık Besic milisleriyle çarpışmaktan korkmadıkları anlaşıldı. Çatışma ne kadar sürer ve ne kadar tırmanırsa, devlet başkanıyla muhalefet arasında siyasi pazarlıkla çözüme varma ihtimali de o kadar zayıflar.”

Mittelbayerische Zeitung havadaki suikast teşebbüsünü konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Yılın sonlarına doğru iki eski tanıdık avdet etti: Terör korkusu ve onun yapışık ikizi olan güvenlik histerisi. Suikast girişiminin kazasız belasız atlatılmasının ardından, daha fazla güvenlik talep edenler sahneye çıktı. Tıpkı arazları ortadan kaldırmaya çalışırken hastalığın nedenlerini dikkate almayan hekimler gibi.”

Basın özetlerine Frankfurter Allgemeine Zeitung'un, İsrail hükümetinin, Kudüs’ün doğusunda yeni yerleşimler kurma kararını konu alan yorumuyla son veriyoruz:

“Buna göre İsrail hükümetinin 700 konutu ihaleye çıkarması kabul edilemez bir durumdur. Başbakan Netanyahu ABD Başkanı’nın, ‘barış görüşmelerinin selameti için yerleşime son verilmesi’ şeklindeki çağrısına aldırmadı. Sadece Batı Şeria’daki inşaatlara on ay ara verileceğini duyurdu. Tabii bu moratoryum, ezeli başkentleri için geçerli değildi. Bu da Netanyahu’nun samimi olmadığını ve davranışlarının eleştiriler dışında hiçbir sonuç doğurmayacağına güvendiğini gösteriyor.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Baha Güngör