1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

29.09.2011 - Alman basınından özetler

29 Eylül 2011

29 Eylül 2011 tarihli Alman gazetelerinde iki konu öne çıkıyor: İsrail’in yeni yerleşim planına tepkiler ve euro kriziyle ilgili son gelişmeler...

https://p.dw.com/p/12inY

Basın turumuza Ortadoğu sorununa dair yorumlarla başlıyoruz. Düsseldorf merkezli Rheinische Post gazetesi, İsrail’in Doğu Kudüs’te bin 100 yeni konut inşa etme kararını mercek altına alıyor:

“Ortadoğu sorununun çözümünü amaçlayan yeni müzakere planının altındaki imzaların mürekkebi henüz kurumadan İsrail, Doğu Kudüs’te yeni konutlar inşa edileceğini açıkladı. Bu adım belki iç politik açıdan Başbakan Netanyahu için olumlu gibi görünebilir. Çünkü bazı koalisyon ortakları, BM nezdinde bağımsız bir devlet kurulması başvurusu yapan Filistinlilere karşı daha sert bir tavır sergilenmesi için Netanyahu’ya baskı yapıyordu. Ancak Filistinlilerin, yeni yerleşim inşaatlarını ‘kasıtlı bir provokasyon’ olarak algılayacakları da muhakkak. Bu adım aynı zamanda iki devletli bir çözümü amaçlayan barış müzakerelerinin İsrail tarafından ciddiye alınmadığının bir kanıtı olarak da görülecektir.  Filistin lideri Abbas da BM’e yaptıkları başvurunun haklılığının teyit edildiğini düşünecektir. Netanyahu ise tüm bu süreçte kendinden emin görünüyor ve bariz bir şekilde zamana oynuyor. Nitekim Filistinlilerin yeni bir ‘İntifada’ hareketi başlatma ihtimali yok denecek kadar az. Zira Filistinliler, şiddete sebebiyet verip BM nezdindeki şanslarını zora sokmak istemeyecektir. ABD Kongresi’nde büyük çoğunluk şimdilik İsrail’i desteklemeyi sürdürürken, Başkan Obama vaziyeti idare etmeye çalışıyor. Avrupa’nın ise her zamanki gibi eli kolu bağlı. Lâkin Batı’nın İsrail’e olan desteği sallanmaya başladı. Netanyahu’nun destekçileri giderek azalacak gibi görünüyor. Zavallı İsrail!”

İsrail’in yeni yerleşim planlarını irdeleyen bir diğer gazete olan Rostock merkezli Ostsee Zeitung’da ise şu satırları okuyoruz:

“İsrail’in bin 100 yeni konut inşa etme kararı, Filistinlilere karşı üstünlük taslama girişimidir. Aynı zamanda müttefiklerini zor durumda bırakarak sukutuhayale neden olmuştur. Ultra Ortodoks politikacıların hâkimiyetindeki Netanyahu hükümeti anlaşılan, barış planını baltalamak için elinden geleni ardına koymamakta kararlı. Yarım milyon kadar yerleşimci, Batı Şeria’nın yaklaşık yüzde 10’una hâkim ve stratejik öneme sahip ulaşım yolları ile hayatî önem arz eden su kaynaklarını kontrol ediyor. Hâl böyleyken Filistinlilerin üç-beş karış toprakla yetinmeyeceğini İsrail de adı gibi biliyor. İsrail, Filistinlileri öfkelendirmek için onları tahrik ediyor. Aynı zamanda, müttefiklerinin sırtını dönüp gitmesi için âdeta özel bir çaba sarf ediyor.”

Geçiyoruz euro kriziyle ilgili yorumlara. Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi, bugün Federal Alman Meclisi’nde yapılacak yeni kurtarma paketiyle ilgili oylamaya değiniyor ve şu saptamalarda bulunuyor:

“Şurası kesin ki, genişletilmiş kurtarma paketinin kabul edilmesi, krize nihai bir çözüm getirmeyecek. Euro Bölgesi ülkeleri bu sayede sadece biraz zaman kazanmış olacak. Ancak şu da bir gerçek ki, kurtarma paketi ne kadar çabuk devreye girerse, temel sorunların çözümü için o kadar çabuk harekete geçilebilir. Euro Bölgesi gibi büyük bir para birliğinde bir devlet iflası nasıl organize edilebilir ve bunun yükü âdil olarak nasıl dağıtılabilir? Ve para birliğini uçurumun kenarına iten olumsuzluklar nasıl bertaraf edilebilir? İşte bu ve benzeri sorulara acilen yanıt bulunması gerekiyor. Ancak çözümü bulması gerekenler, yine para birliğini kuranlar ve onu bu hâle getirenlerdir. Tüm yaptırım mekanizmalarını birer birer devre dışı bırakanlar da zaten kendileri değil miydi?”

Son olarak Dortmund’da yayımlanan Westfälische Rundschau’dan yine euro krizine dair bir yorum aktarıyoruz:

“Sağlam bir bütçe disiplinine kimsenin itirazı olamaz. Ancak sorunlar yumağının çözümü için bu tek başına yeterli değil. Asıl mesele, yatırımcılara devasa kâr vaadinde bulunan, ancak olası risklerin yükünü toplumun tüm kesimlerinin sırtına yüklemeye çalışan finans piyasalarının ıslahıdır. Ne var ki bu ‘küresel kumarhanenin’ tımar edilmesi kısa vadede mümkün görünmüyor. Mali işlemler vergisi belki bu yönde küçük bir adım olabilir; ancak Londra hükümeti böyle bir adımı ısrarlı bir şekilde bloke ediyor. Bunun ceremesini ise doyumsuz hırs odaklarının elinde oyuncak hâline gelenler çekiyor. Sorun, yokluktan değil, var olan zenginliğin nimetlerinin âdil dağıtılmamasından ve bunun sonucunda da sosyal devletin, çöküşün eşiğine gelmesinden kaynaklanıyor.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Murat Çelikkafa

Editör: Başak Özay